Fenerbahçe Kulübü Başkanı Ali Koç, Fenerbahçe Televizyonu’nda Gündem Özel programına katılarak açıklamalarda bulundu.
Ali Koç, TFF Başkanı Nihat Özdemir’e sert eleştirilerde bulunurken, yeni teknik direktör ve transfer çalışmaları hakkında da önemli mesajlar verdi.
TFF Başkanı Nihat Özdemir’in 2010-11 sezonuyla ilgili beyanatlarına ve Kulübümüzün sportif durumuna dair konuşan Başkanımız Ali Koç’un açıklamaları şöyle:
“Öncelikle bugün Max Kruse hiç beklenmedik bir şekilde saat 19.00’da ameliyata alındı ve apandisit ameliyatı oldu. Beni de şaşırttı, toplantıdayken haber geldi. Ameliyatı biraz önce tamamlandı. Kendisine acil şifalar diliyorum. Sağlık konusunda Max bu sene çok talihsiz bir dönem yaşıyor. Halbuki sezonun geri kalan bölümünde ondan yararlanmak istiyorduk. Kendisine, ailesine acil şifalar diliyorum.
Dün sadece Galatasaraylıları değil tüm sporseverleri üzen bir hadiseye tanıklık ettik. Muslera, çok talihsiz, şanssız bir olayla ağır bir sakatlık geçirdi. Bacağı iki yerden kırıldı. Kendisine, Galatasaray camiasına çok çok geçmiş olsun diliyorum. Muslera bizim Alex gibi her camia tarafından sevilen, beğenilen, saygı duyulan sadece sportif başarılarıyla değil aile hayatıyla, sahadaki duruşuyla, centilmenliğiyle tüm camialar tarafından sevilen ve örnek bir oyuncu. Çok üzüldük. Fenerbahçe Spor Kulübü olarak da şahsım olarak da kendisine ve ailesine ve Galatasaray camiasına çok çok geçmiş olsun diliyorum. Çok talihsiz bir olaydı, dün içimizi acıttı.
Fenerbahçe için çok çok önemli bir konu. 3 Temmuz Kumpas süreci ve aradan geçen 9 sene içinde Fenerbahçe’nin mağdur olması, maruz kaldığı iddialar ve sorular, bununla ilgili başka camiaların durumu vazife etmesi, bu konunun Fenerbahçe’ye verdiği maddi ve manevi zarar dolayısıyla bizim için çok önemli bir konu. Hafif bir konu değil. Fenerbahçe konusudur. Bu konu Fenerbahçe Spor Kulübü’nün kırmızı çizgisidir. Türkiye’de medya da çok değişik. Medya da eski medya değil. Medya, kamuoyunu en şeffaf, en doğru ve en etik bilgilendirme görevini ne yazık ki son dönemlerde sadece spor için değil; medyanın geneli için yerine getirmiyor. Bizler de medya tarafından pek sevilen bir kulüp olmadığımız için belki rahatsız edici gerçekleri rahat bir şekilde ifade ettiğimiz için bizim söylemlerimiz genelde hak ettiği şekilde, olması gerektiği şekilde ele alınmıyor. Ya daha küçülterek ele alınıyor ya da çarpıtılarak ele alınıyor.
Şimdi 3 Temmuz’u tekrar burada ifade etmek istiyorum. Bilen bilir. Aradan 9 sene geçmiş, bugün 14, 15, 16 yaşındaki çocuklar o zaman neler yaşandığını bilmeyebilirler. Başta Başkanımız Sayın Aziz Yıldırım, yöneticilerimiz ve diğer arkadaşlarımızın 1 yıl boyunca özgürlükleri elinden alındı. Alınmadı, çalındı. Fenerbahçe Spor Kulübü’nün itibarına müthiş bir saldırı yapıldı hem Türkiye içinde hem Türkiye dışında. O dönem sportif ve maddi açıdan rakiplerimizin fersah fersah önündeydik. Hatırlarsan 5’te 5 yapmıştık. Çok iyi bir takımımız vardı, mali problemlerimiz yoktu.
Mali problemlerimiz yoktu fakat bu kadar öndeyken ondan sonraki 9 yıl içerisinde maddi ve manevi her türlü çileyi çektik. Bunu yaşayanlar bilir. Ancak Fenerbahçeliler bilir. Hafife alınacak, ‘yanlışlıkla ifade ettim, ne var bunda, beni bilen bilir’ diyerek ele alınacak bir konu değil. Bu kahpe örgütün en güçlü oldukları dönemde en ihtişamlı oldukları dönemde insanların onlardan en çok korktukları dönemde bize saldırdılar. 7’den 70’e bütün Fenerbahçeliler, bir adım geri atmadan mücadele ettik. Zamanla neyin ne olduğu ortaya çıktı. Belki de bu ülkede mücadelenin fitilini ateşleyen belki değil kesinlikle öyle ateşleyen kurum Fenerbahçe Spor Kulübü’dür. Çağlayan adliyesinde yaşadıklarımızı, 10 gün boyunca Başkanımıza yaşatılanları Bağdat Caddesi’nden başlayan köprüye kadar uzanan yürüyüş. 12 Mayıs 2012 yılında şampiyonluk maçında kendi stadımızda yaşadığımız bize yaşatılanlar maç başlamadan biber kokusu, gaz kokusu geliyordu, daha sonraki olaylar. Bunların hepsinin daha sonra planlı bir kumpas olduğunu zaman içerisinde gördük. Burada net bir şekilde danışıklı dövüş var.
FENERBAHÇE KOSKOCA LİGDE TRANSFER YAPMA İZNİ OLMAYAN TEK TAKIMMIŞ
Nihat Özdemir ceketini çıkartmış. Doğru, çıkarmalı da. Biz de başından beri ‘federasyonda herkes formasını, tuttuğu takımın renklerini çıkarmalı’ diyoruz. Onun için hiçbir kişiyi ne kurullara ne de yönetim kuruluna tavsiye etmedik. Sezonun içinde hakem atamaları, harcama limitleriyle yaşadıklarımız, Fenerbahçe tek bir takımmış. Koskoca Süper Lig’de transfer yapma izni olmayan tek takımmış. 18 takımın 17 tanesi yapabilir ama Fenerbahçe yapamaz. Artık hakem atamalarını, hakem hatalarını geçtim. Yok Zorlu’su, yok harcama limitlerinin 30’dan 40’a çıkmasını Fenerbahçe istiyor iddialarını ki Fenerbahçe’nin hiçbir talebi olmadığı halde aylar sonra ‘Fenerbahçe’nin böyle bir talebi olmadı’ dendi.
Futbol Federasyonu Başkanının, Türkiye’nin en büyük kulüplerinden biriyle husumet içinde. Bu, Türk futbolunu sağlığı için de federasyon için de Fenerbahçe için de sürdürülebilir bir durum değil.
BASKETBOL BÜTÇEMİZİN GELECEN SEZON 30 MİLYONLAR SEVİYESİNDE OLMASI MÜMKÜN DEĞİL
Sayın Obradovic bugün İstanbul’a geldi. Şu an kendisi Maurizio Gherardini ve Başkan Vekilimiz Semih Özsoy yemekteler. Önümüzdeki sezon ne olacağını yarın oturup konuşacağız. Her zaman söylediğim bir şey vardır. Sayın Obradovic burada kalmak istediği müddetçe burada kalabilir. Obradovic, sadece buranın değil; basketbolun efsanesidir ama Fenerbahçelilerin kalbinde de yeri bambaşkadır. Fenerbahçe Spor Kulübü’nün basketbol bütçesinin önümüzdeki sezon ne yazık ki 30 milyonlar seviyesinde olması mümkün değil. Şu an basketbolun açığı, futbolun açığının yarısı kadar. Bu yeni şartlar, hocamızın kabul edebileceği, kalmak isteyeceği, liderlik etmek isteyeceği şartlar ise o kalmak istediği müddetçe biz onun liderliğinde olmayı istiyoruz.
Sadece futbola değil; basketbola da çok büyük etkisi olacak. Sponsorluk seviyesinde, kombine seviyesinde, loca seviyesinde ciddi etkileri olacak. Basketbolda şöyle bir özelliği var; basketbolda 68 bin Euro bir EuroLeague maçı galibiyeti. Bu bizim seyahat masrafımızı bile karşılamıyor. EuroLeague şampiyonluğu 1 Milyon Euro, EuroLeague şampiyonuna verdiğimiz primler çok daha fazla ama bir EuroLeague şampiyonunun, bir kulübün markasına getireceği değeri de hiç kimse parayla ölçemez.
EuroLeague’de olduğu gibi herkes şu formülü uygulayacak diye bir şey yok. Herkes kendi dünyasında oyuncular kulüpler arasında çift taraflı görüşmeler sonucu bir yere varmanız gerekiyor. Oturduk, çalıştık. Profesyonel arkadaşlar çok güzel bir iş çıkardılar. Geçen hafta bunu oyuncularımıza sunduk. Oradaki son durumu söyleyeyim, çünkü bu işin bir 2019-20 ayağı var, bir de 2020-21 ayağı var. 2019-20’de şu anda kesin kaybettiklerimiz var. Bununla beraber tamamlanacak mı, tamamlanmayacak mı, bir kısmı seyircili mi olacak, seyircisiz mi olacak, yani kaybedilecek değerlerin de şu an hesaplaması da çok çok zor. Dolayısıyla biz oyuncularımıza geçen hafta iki opsiyon sunduk. İsterseniz onu bir ekrana getirelim. Birinci opsiyon; yıllık gelirler üzerinden %15 indirim. Yani bu ne demek? Kalan 3 ay (Mart, Nisan, Mayıs) garanti ücretlerin oynandıkça yarısının ödenmesi. Son 3 ayın yarısı ödendiği taktirde yıllık da %85’e tekabül ediyor. Dedik ki isteyen bunu kabul edebilir. İstemiyorsanız ikinci bir opsiyon sunduk. Daha cevaplarını almadık. Bizim yaklaşımımız bu oldu. Her kulübün kendine göre bir yaklaşımı var.
Bu 2019-20 sezonu için ama esas soru işaretleri yayıncı kuruluş ne olacak? Ne yapacak? Yayıncı kuruluş ile federasyon arasında baya bir görüş ayrılığı olduğunu duyuyorum. Ama bir şey biliyorum ki ödemeler şu an yapılmıyor. Mart ayında bir maç daha oynasaydık, mart ayının taksitini alacaktık. Yanılmıyorsam 196 Milyon Euro idi. Ama şu an geldiğimiz noktada bunu alamıyoruz. Tabii burada kulüpler muhatap olmadığı için, federasyon muhatap olduğu için yayıncı kuruluş da onlarla görüşüyor.
FUTBOL TAKIMI İÇİN AKLIMIZA YATAN HOCA PROFİLİ SEZON SONUNDA GELEBİLİYOR
Hem spor ekonomisi ama futbol ekonomisi özelinde özellikle futbol ekonomisi ciddi anlamda etkilenecek ve ileriye dönüş olarak da eski maaşlar, eski kontratlar olmayacak. Bunlar çerçevesinde bizler de Fenerbahçe olarak en iyi ne yapabilirizi çalışıyoruz.
Biliyorum pandemi süresince hoca konusu çok gündeme geldi. Hatta çok tenkit edenler oldu. Biz gerek yabancı gerek yerli hocalar üzerinde çalıştık. Görüşmeler yaptık. Bir hocayı da çok arzuladık, kimyamız uydu. İyi inceledi takımı ama Euro 2020’nin 2021’e ertelenmesi sebebiyle neredeyse sonuçlandıracağımız görüşmeleri sonlandırmak durumunda kaldık. Benim arzum bu 8 haftalık sürede yeni bir hocanın gelmesi, takımı görmesi, tanıması, ona göre planlama yapması ama geldiğimiz noktada aklımıza yatan hoca profili ne yazık ki sezon sonunda gelebiliyor. Fenerbahçelilerin içinin rahat olmasını istiyorum. Gerek Marco’nun dönmesi gerek Emre’nin yeni pozisyonu, Tahir hoca… Bunlarla ilgili bizim bir yapılanmamız var. Bunları da kısa zamanda açıklayacağız. Hiç acele etmiyorum. Hani biz sosyal medyaya göre kulüp yönetiyoruz ya… Şimdiye kadar 10 kere söylemiş olmamız lazımdı. Bütün taşları yerine oturtacağız. Enteresan transfer hamlelerimiz var, onu da söyleyeyim. Biliyorum son 2 sezonda yaşadıklarımız sıkıntılı. ‘İçiniz rahat olsun’ deyince belki ‘nasıl olsun’ diyebilirsiniz ama ben içinizin rahat olmasını istiyorum. Bu seneki planlamamız geçen 2 seneye göre hem altyapıda hem üst yapıda farklı ve bunun meyvelerini toplayacağımızı düşünüyorum. Evet iki, üç tane direkt kadroda oynayabilecek isme odaklanıyoruz. Aynı zamanda gençlere de yatırım yapıyoruz. 2 türlü genç var. Direkt A Takıma gelip belki yaz kampına katılıp sonra kiraya verilecekler ve direkt altyapıya gelecekler.