Eryaman Stadı’na kavuşan Ankaragücü, bu tarihi günde Alanyaspor’a 2-0 kaybederek galibiyet hasretini sekiz maça çıkardı.
Bir mucize bekleniyordu, VAR’ın da etkisiyle beklenen mucize gerçekleşmedi.
Konya ve Beşiktaş maçlarında Ankaragücü için çalışmayan VAR, iki pozisyonda da Alanyaspor’un lehine çalıştı, rakip altın değerinde 3 puanla Ankara’dan ayrıldı.
Aslında iki takımın kadrosu karşılaştırdığında, son derece normal bir skor vardı, 90 dakikanın sonunda.
Henüz 3. dakikada yenilen golün ardından Galatasaray maçındaki tarife tekrarlanmadıysa, önce taraftara, sonra da yeniden sakatlanma riskleri olmasına karşın özveride bulunarak maça çıkan Erdem Özgenç, Yalçın Ayhan ve Sedat Ağcağ’a teşekkür edilmeli.
Son 10 günde ayrılan oyuncularla Ankaragücü çok büyük kan kaybetti.
Kalan oyunculardan en iyi 11’i çıkartmakla görevli Mustafa Kaplan ise Amerika’yı yeniden keşfetme peşinde.
CV’lerinde “sağ bek de oynar” yazan Thomas Heartaux ve Sedat Ağcağ dururken, geçen hafta İlhan Parlak ve Kenan Özer’i sağ bek oynatması yetmemiş ona anlaşılan.
Bu hafta da Alessio Cerci ve Nduka Ozokwo’yu yanında oturtup Thibault Moulin’i hayatında ilk kez kanatta oynatmayı başardı.
Faty’yi de on numara pozisyonunda oynatmak sanırım ilk ve son kez Mustafa Kaplan’a nasip olacaktır.
Mustafa Hoca, bu hataları yaparken, taraftarın “İsmail Kartal” diye tezahürat yapmasına içerlemiş olacak ki, basın toplantısına başlar başlamaz istifa sinyali verdi.
Başkan Mehmet Yiğiner ile görüşüp, gerekirse Ankaragücü’nün önünü açabilirmiş.
Karar tabii ki Mehmet Yiğiner’in ama baştan aşağı yenileyeceği kadroyu Süper Lig deneyimi olmayan Mustafa Kaplan’a emanet edecekse, taraftarın ikinci golden sonraki protestosunu daha çok duyar, bizden söylemesi.
Bu maçın önemini sadece ve sadece taraftar özümsemiş.
Gecekondu, Maraton, Bekar Evi Çocukları, Sağ – Sol Kapalı tribünleri grupçuluk yapmadan birinci dakikadan ikinci golün geldiği 55’inci dakikaya kadar hiç susmadan takımın arkasında durdular.
Tüm tribünler ortak marşlar söyledi, ortak tezahüratta bulundu.
55’inci dakikadaki golden sonra ise bastırılan duygular açığa çıktı.
Taraftar, tepkide ne kadar haklıysa, “Dolmuşcu İstifa” diye bağırmakta o kadar haksızdır.
Fenerbahçe taraftarının yıllar önce Rıza Çalımbay’ı, baba mesleği olan kapıcılıktan dolayı sözde aşağılamak için açtıkları o çirkin pankarttan bir farkı yoktu, Eryaman’da yaşananların.
Bir insanı mesleğinden dolayı aşağılamak, Gecekondu’ya hiç ama hiç yakışmadı.
Ankaragücü, son 1,5 ayda nereden nereye geldi.
Avrupa kupaları, hatta şampiyonluk türküleri yakılırken, bir anda kümeden düşmeye en büyük aday takım oldu.
Bunun tek sorumlusu Mehmet Yiğiner’dir.
Mehmet Yiğiner, 6 sezon boyunca Ankaragücü için çok büyük fedakarlıklarda bulundu.
Zoru başardıysa, bu başarıyı taraftarın her şartta kendisini sonuna kadar desteklemesine borçludur.
Takım bugün Süper Lig’deyse, 6 yıl boyunca takımından hiç umut kesmeyen, köy, kasaba demeden peşinden giden taraftarın payı büyüktür.
Taraftar, bugüne kadar Mehmet Yiğiner’in başarıyı tek başına üstlenmesine ses çıkarmadı, aksine başkanının arkasında durdu.
Yiğiner ise bu sezon yaptıklarıyla 6 yılın kendisine kazandırdığı krediyi elinin tersiyle itmekte.
Fahiş rakamlarla sözleşme imzalattığı futbolcular, bir bir takımdan ayrıldı.
Hepsi, sözleşmelerindeki parayı öyle ya da böyle alacak.
Takım, büyük bir borç yükü ile karşı karşıya.
Bu sezon ligde kalmayı başaramazsa, bu borcun altından kalkmak imkansız gibi bir şey.
Kandırıldım demekle de olmuyor bu işler.
Anlaşılıyor ki artık taraftarın Yiğiner’in yaptığı hatalara tahammülü kalmamıştır.
O’nun darbeci dediği İsmail Kartal’a tüm stadın sahip çıkması da bunu gösteriyor.
Yiğiner, bu mesajı almalı, artık ona buna suç atmak yerine mazeret üretmeden bu takımı lige tutunduracak adımları atmalı.
Yoksa, ”darbeci diye itham ettiği eski teknik direktör İsmail Kartal’ın yapamadığı Ankaragücü yönetimini görevden göndermeyi!” protestolarıyla bu taraftar yapacak güce sahiptir, o da bilinmeli.
METİNER ERDEM