Ankaragücü, BTC Türk Yeni Malatyaspor’a 4-0 kaybetti.
Sezonun ilk mağlubiyeti, moral bozmamak gerekir, önümüzdeki maçlara bakalım diyeceğim de olmuyor.
Bu takım düzelir diyenlere de katılmıyorum.
Mehmet Yiğiner bu kafayı değiştirmezse, bu takım düzelmez, aksine her hafta kötüye gider.
Tüm bunları Malatya maçındaki kötü futboldan dolayı değil, maç sonu şahit olduğum bir konuşmadan dolayı söylüyorum.
Ankaragücü’nün bugün en büyük sorunu yetersiz kadrosu olması değil.
Taraftar ile yönetim arasındaki soğukluk.
Ankaragücü, taraftarını tam kadro arkasına alsın sahasında yenilmesi en zor takımlardan biri olur.
Uzun yıllardır Ankaragücü’nü hem taraftar hem de basın mensubu olarak takip eden Ahmet Sülak hatırlattı.
Ankaragücü, Malatya maçından önce, Eryaman’daki son lig yenilgisini stadın açılış maçında ne tesadüftür ki yine Sergen Yalçın’a karşı aldı.
Tarih 28 Ocak 2019.
Neredeyse 9 ay geçmiş üzerinden.
O maçta da kadrosu çok yetersizdi, birkaç gün sonra 12 futbolcu transfer etti, sahasında yenilmez armada oldu.
Yenilmez armada kadro 2-3 futbolcu dışında Malatya maçındaki ile neredeyse aynıydı.
Aslında o zaman da yetersiz olan kadro, taraftarla bütünleşip Eryaman’da sezon sonuna kadar hiç kaybetmedi.
Ya şimdi…
Malatya maçında gördük ki efsane Maraton Tribünü artık bitmiş.
Küçük bir grup dışında hiç ses yok koskoca tribünde.
O güzel tribünü bölerek, parçalayarak amaçlarına ulaşmışlar anlaşılan.
Gecekondu, Sağ ve Sol Kapalı ile BEÇ ayrı ayrı takılarak bir şeyler yapmaya çalışıyorlar ama ne yaptıklarını anlayan yok.
Gecekondu, stadın tek hakimi.
Takımı destekledi ama diğer yandan birinci dakikadan doksanıncı dakikaya kadar “yönetim istifa” diye bağırdı.
Böylesina dağınık tribünleri bir araya getirmek, organize etmek, aradaki soğukluğu gidermek kimin görevi?
Tabi ki yönetimin.
Ama Başkan Mehmet Yiğiner’e bakıyorum, maç sonu röportajında sadece ve sadece taraftarlara gözdağı vermekle meşgul.
Takımı 4-0 kaybetmiş pek de umursuyor gibi görünmüyor.
Onu kızdıran kötü futbol, farklı mağlubiyet değil, taraftarın kendisini istifaya davet etmesi.
Kendisine göre sorunu çözmek için reçetesi de hazır.
Taraftarla barış istemiyor, adeta yangına körükle gitme peşinde.
“Görecekler onlar Gençlerbirliği maçında bilet fiyatları ne olacak” diye bağırıyor.
Belli ki fahiş fiyatlarla taraftarı maça getirtmemeye kararlı.
Çok açık ki Başkan Mehmet Yiğiner, kendi geleceğini, Ankaragücü’nün geleceğinden daha çok önemsiyor.
Kendisinin istifaya davet edilmediği boş bir stat hayal ediyor anlaşılan.
Ankaragücü takımının taraftar desteğine ihtiyacı varmış, önemli değil belli ki Mehmet Yiğiner için.
Gecekondu niye birinci dakikadan itibaren istifa diye bağırdı, hatayı kendinde de aramıyor.
Öyle ya, koskoca Mehmet Yiğiner hiç hata yapar mı?
Gecekondu olsun, diğer muhalif gruplar olsun, önceliği takıma desteğe vermişken, maçtan iki gün evvel saçma sapan iddiları gündeme getirtmek tabi ki hata değil onun için.
Sayın Yiğiner, tüm eleştirileri göğüslerek, diğer tribündeki arkadaşları gaz yerken kongreye katılan BEÇ bile artık sizi istifaya davet ediyor.
Sorun taraftarda değil başkan sende, anla artık lütfen.
Sorun demişken.
Bugün Ankaragücü’nün onlarca sorunu var.
Bu sorunlar çözülür mü, çok zor.
Çünkü, sorunu çözecek kişi, bizzat bu sorunların kaynağı olmuş durumda.
Transfer yasağı kalkmadıysa, parasızlıktan değil, Mehmet Yiğiner’in tercihinden dolayıdır.
Borç yapılandırması olmadıysa, siyasi iradenin engellemesinden değil, Mehmet Yiğiner’in bankaların istediği şartları yerine getirmemekte ısrar etmesinden dolayıdır.
Aksini ispat ediyorsa, koysun Ziraat Bankası ile aralarındaki yazışmaları, biz de öğrenelim.
Kulübün bugün 200’mü, 300 milyon mu bilinmeyen borçlarına neden olan tüm işlemlerde kimin imzası var?
Mehmet Yiğiner’in.
Malatya maçında takım üzerinde negatif bir enerji vardı, ilk dakikadan itibaren göze çarpıyordu.
Kasımpaşa maçının galibiyet primi ödenmediğinden diye iddia edildi.
İddia doğrudur ya da yanlış, eskiden primler gününde yatardı, kim yatırmıyor şimdi?
Zor günler çoğu zaman insanları bir araya getirir, kader birlikteliği yaparlar.
Ankaragücü’nde de öyle oldu.
Takım ile Aykan Atik, Adnan Erkan hocalar arasında güzel bir bağ oluşmuştu ve bu sahaya yansıyordu.
Kim kopardı bu bağı?
Metin Diyadin ile kim sözleşme yaptı?
Mehmet Yiğiner.
Hem sorunların kaynağı olacaksın, hem de mevcut sorunları daha da derinleştirecek adımlar hayal edeceksin.
Kim böyle bir zihniyetin yönettiği takımdan başarı bekler?
Şahsen ben artık umudu kesme noktasındayım.
Bu takımın düzelebilmesi için öncelikle Mehmet Yiğiner’in zihniyetinin değişmesi gerekir.
Bunu da ancak yönetim kurulundaki arkadaşları başarabilir.
Kim isteyecek bunu Yiğiner’den?
O kişi bilecek ki, anında istifası istenecek.
Kim protokol tribünündeki koltuğunu kaybetmeyi göze alır?
Ben bu soruların cevaplarını bilmiyorum.
Aslında biliyorum da söylemek istemiyorum.
Mehmet Yiğiner konusunu kapatalım, bir çift söz de Metin Diyadin’e edelim.
Hocam ilk basınla tanışma toplantında ne dedin:
“Evet çok dar bir kadro var ama asla kötü bir sonuçta bu kadro yetersizliğini bahane etmeyeceğim.”
Böyle demedin mi?
Maçtan sonraki açıklamalarını dinliyoruz, yarım saat konuşuyorsun tek konun kadro yetersizliği.
Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu…
Aydın Karabulut 10 gündür sakat, son dakika kadroya alıyorsun.
Adamın kafasında birçok şey zaten bitmiş, bir de hazır değil, niye ısrar ediyorsun?
Taraftarla papaz olmuş, top ayağına geldiğinde ıslıklanıyor, o da top gelmesin diye kaçak oynuyor, görmüyor musun da ikinci yarıya da onunla başlıyorsun?
En az 6-7 teknik direktör kadro yetersiz diye Ankaragücü’nü reddetti.
Sen bu kadroyu kabul ettin, bahane üretme hakkın yok.
Bahane değil, çözüm ara sevgili Metin Diyadin.