Ankaragücü, 1-1’lik beraberlikle Rize deplasmanından istediği puanı alarak dönüyor.
Maçın önemi, psikolojik açıdan çok fazlaydı.
Konya ve Beşiktaş maçlarında kaybedilen üç puandan çok, oyun fena halde can sıkıcıydı.
Herkesin aklında ister istemez “maddi sorunlardan dolayı mı takım gerçek performansını sahaya yansıtamıyor” sorusu geldi.
Bugün ilk yarıda en azından bazı oyuncuların takımı için varını yoğunu ortaya koyduğunu görmek gelecek adına umut vericiydi.
Ankaragücü sahaya yine ciddi eksiklerle çıktı.
Faty cezalı, Hopf, Erdem, Kenan, Bifouma ise sakat oldukları için Rize kadrosunda yer almadılar.
Maç öncesi ilk 11’de adı olan Alihan Kubalas’ın ısınırken sakatlığının nüksetmesi üzerine de stoper Yalçın-Kone ikilisinden oluştu.
Erdem’in yokluğunda sağ bek mevkinde oynayan Djedje, defansif anlamda çok iyiydi ama hücuma katkısı çok sınırlı kaldı.
Umarım Erdem kısa sürede takıma döner.
Bu takımın Djedje’nin önlibero mevkiindeki performansına çok ama çok ihtiyacı var.
Faty’nin boşluğunu yaşlı kurt Sedat doldururken, Cerci’nin Kenan’ı arattığı görüldü.
İlhan ise enerjisi ile bencil Bifouma’yı aratmadı.
Maçın yıldızı tabii ki 20 yaşındaki kaleci Altay Bayındır’dı.
Sadece kurtardığı penaltı ile değil, maç boyu performansı ile Hopf’dan da Korcan’dan da iyi kaleci olduğunu ispatladı.
Umarım İsmail Kartal, verdiği bu cesur kararın arkasında durur, Türk futbolu bir yıldız kazanır.
Altay, bir iki maç daha aynı performansı gösterirse, geçen yıl kapısından döndüğü Galatasaray ya da bir Avrupa takımına transfer olarak, Ankaragücü’ne ciddi paralar da kazandırabilir.
Penaltının gole dönüşmemesinde Altay kadar, dönen topu kornere çelen Pinto’nun rolü vardı, onu da unutmamak gerek.
Maç öncesi stoper mevkisinin Yalçın ve Kone’den oluştuğu belli olunca, herkeste bir tedirginlik oluştu.
Özellikle Kone’nin performansı sezon boyunca beklentilerin çok altındaydı.
Bu maçta ilk kez vasatın üzerine çıktı.
Bu maçta iki teknik direktör de çok formda değildi.
İsmail Kartal, ilk yarı başa baş oynayan takımı gereksiz yere geriye yasladı.
Kubilay ve El Kabir ileride yalnızları oynayınca top da tutamadılar.
Böyle olunca da ilk yarıyı önde bitiren Sarı Lacivertliler, 1 puanı bile Altay’ın mucize performansı sayesinde kazanabildiler.
Cerci’yi zamanında aldı ama onun yerine oyuna Putsila’yı alması soru işaretleri bıraktı.
Sezona mükemmel başlangıç yapan Mokhtar niye düşünülmüyor, neden oynatılmıyor anlayabilmek mümkün değil.
Sanırım, sorunlar kol kırılır yen içinde kalır misali kamuoyundan saklanıyor.
Rizespor Teknik Direktörü Okan Buruk da Ankaragücü’nün belalısı Samudio’yu koskoca 45 dakika yanında oturtarak, puan kaybında önemli rol oynadı.
Gelelim maçın hakemi Fırat Aydınus ve VAR hakemlerine.
Ankaragücü’nün Konya ve Beşiktaş maçlarında 2 penaltısı es geçilmiş, VAR hakemleri de bu pozisyonları görmezden gelmişlerdi.
Djedje’nin Samudio’ya hiçbir müdahalesi olmamasına rağmen Fırat Aydınus nasıl o penaltıyı verdi, kimse anlayamadı.
Fırat Aydınus penaltı noktasını gösterirken, eliyle Djedje’nin rakibi biçtiği yönünde işaret yaptı.
Kameralarda çok açıkca Djedje’nin rakibe müdahalesinin penaltı olmadığı görülmesine karşın, VAR hakemleri niye Fırat Aydınus’un kararını onayladılar, iyi niyetle izah etmek mümkün değil.
Aynı Fırat Aydınus, bir kaç dakika sonra Djedje’nin sırtına çarpan topa da elle müdahale etmiş gibi serbest vuruş vererek, adeta Rize’nin maçı kazanması için elinden geleni yaptı.
Pozisyon birkaç santim içeride olsa neredeyse o pozisyon için de penaltı çalacaktı.
Aynı pozisyon, Antalyaspor maçında da yaşanmış, Erdem’in sırtına çarpan topa serbest vuruş verilmiş ve bu vuruştan atılan golle Ankaragücü 3 puan kaybetmişti.
Aydınus, bu maçta belki amacına ulaşamadı ama El Kebir’in normal gol sevincine sarı kart göstererek , Başakşehir maçında Ankaragücü’nü en önemli gol silahından mahrum bırakmayı başardı.
Şimdi Ankaragücü yönetimine soruyorum.
Hafta içinde Beşiktaş , Fenerbahçe ve Başakşehir, Galatasaray’a karşı güç gösterisi yapmış, Anadolu kulüplerini de yanına alıp MHK’yı uyarmıştı.
Ankaragücü’nün Beşiktaş maçından önceki mağduriyeti ise bu bildiride bir kelime dahi yer almamıştı.
Ankaragücü’nün hakkını aramak ise Galatasaray Başkanı Mustafa Cengiz’e kaldı.
Eyyyy Ankaragücü yönetimi, haftalardır en büyük mağduriyetleri yaşıyorsunuz, kendi hakkınızı aramak yerine İstanbul takımlarının değirmenine su taşımak neyin nesi?
Bu kadar mağduriyetin üzerine Rize’de de hakkınız yenmek istendi.
Şimdi sizin için kim imza verecek.
Futbol tarihinde görülmemiş mağduriyeti yaşadınız, maçtan bir gün önce stat değişti.
Bunun tepkisi bu kadar cılız mı olmalıydı.
Ankaragücü Başkanı dururken, basın sözcüsü aracılığıyla sosyal medya üzerinden açıklama yaptırmak, onu cezalı duruma düşürmek de nedir Allah aşkına?
Basın Sözcüsü Tuna Yılmaz açıklamasında, şu soruları sordu:
“1- Yenikent Stadı’nda sezon başından bu yana 20’ye yakın müsabaka oynanmışken ne oldu da birden stadın zemini bozuldu?
2- Buna rağmen maç saatine kadar stat zemini oynanabilecek hale getirilecekken kimler zemini bozdu? Bu yüzden personel işten çıkarıldı mı?
3- Kimler stadın zeminini bozuk göstermek için Beşiktaş JK kulübüne eski bozuk zeminli fotoğrafları gönderdi? “
Sevgili Ankaragücü yönetimi ve İsmail Kartal, medya gereken desteği vermiyor diyorsunuz?
Bu soruların cevabı sizde, niye medya ile paylaşmıyor, kamuoyu oluşturmuyorsunuz?
Kimden çekiniyorsunuz?
Sorular çok ama bugünün konusu değil?
Ama şahsım adına bu soruların takipçisi olacağım.
Son olarak binlerce kilometre yol kateden taraftara binlerce teşekkür.
Yine muhteşemdiniz…
METİNER ERDEM