Ankaragücü, 2 haftadır olduğu gibi yine kötü oynadığı maçta Eyüpspor’a deplasmanda 2-0 yenildi.
Böylelikle Başkent ekibinin, kupa maçıyla birlikte 11 maçlık yenilmezlik serisi de sona ermiş oldu.
Geçen haftaki Manisa FK maçı sonrası kaleme aldığım yazımda şu ifadeleri kullanmıştım:
“Kötü oyunla bir kazanırsın iki kazanırsın, üçüncüde de kazananı ben bugüne kadar görmedim.
İki hafta önceye kadar kaleci Akın’dan en uçtaki Eren’e kadar herkes mükemmel oynarken, bugün bu kadar kötü oynanmasına anlam veremiyorum.
Sadece formsuzluk değil gibi geliyor bana.
Bakalım, kokusu çıkar yakında.”
Yazının bu kısmını bu hafta da tekrarlamamın sebebi, “Ben demedim mi?” demek değil kesinlikle.
Sosyal medyaya bakarsanız, yüzlerce, binlerce “Ben demedim mi?” diyen zaten var.
Kimse, hazır Ankaragücü yenilmişken “Vurun abalıya” misali bir tekme de benden beklemesin.
Sıfırdan kurulmuş bu kadro için sezon başında “11 maçta 24 puana razı mısın” diye sorsalar, öpüp başıma koyardım.
10 maçta, 7 galibiyet, 3 beraberlik çıkaran bir takımın oyuncusu da hocası da yönetimi de 11’inci maçta yenildiler diye ağır şekilde eleştirilmez.
Ben sadece mesleki sorumluluk gereği, “çıkan kokuları” sizinle paylaşmak istiyorum.
Bunun Ankaragücü’nün son haftalardaki kötü oyununda etkisi olup olmadığının yorumunu size bırakıyorum.
Yönetimi de bu iddiaları cevaplamaya davet ediyorum.
Maça kısaca değinmek gerekirse…
Nasıl bir maçtı sorusunun cevabı, yayıncı kuruluşun özetlerinden belli oluyor zaten.
İlk yarıda bir Eren’in, bir de Umut’un gol olması imkânsız iki vuruşunu alabilmiş yayıncı kuruluş.
Sonra direkt 80’inci dakikalara geçiliyor, önce Umut’un, ardından da Muhammed’in jeneriklik golleri ve genç Erencan’ın vuruşuyla maç özeti bitiyor.
Bu arada Sinan’a yapılan net penaltının özetlerde es geçilmesinin de dikkatlerden kaçmadığını birilerinin yayıncı kuruluşa hatırlatması gerekir.
Eyüpspor teknik direktörü Zafer Turan, Ankaragücü’nü kendi taktiğiyle yendi.
Ankaragücü’nün ikinci bölgede bolca topla oynamasına izin verdi.
Topla oynama oranı haftalar sonra ilk kez bir maçta (yüzde 54/46) Ankaragücü lehineydi.
Hele ikinci yarıda bu oran yüzde 65/35’ti.
Aatıf gibi, Zahid gibi kaybedene kadar topu ayağından çıkarmayan oyuncularla elde edildi bu istatistik.
Aatıf, resmen el freni gibiydi, aldığı her topta rakip ceza sahasına ilerlemek yerine semazen gibi kendi çevresinde bir iki tur döndükten sonra topu rakibe verdi.
Nadir, her maç en az yarım saat oynuyor, insan en azından taraftarı heyecanlandıracak yarım pozisyona girer, maalesef o da yok.
Maçta rakip resmen Ankaragücü’nü uyuttu.
Ta ki Umut’un muhteşem golüne kadar.
Sonra uyandılar ama geri dönüş yapacak ne güçleri ne de zamanları vardı.
Umut, gördüğüm kadarıyla Ankaragücü’ne golünü attıktan sonra pek sevinmedi.
Bunu hep yapıyor, yaptığı bir şey de Ankaragücü maçlarını boş geçmemek.
15 lig maçında 6 gol, 3 asisti olmuş Ankaragücü karşısında.
Başka bir takıma karşı var mıdır böyle bir istatistiği?
En çok golü Fenerbahçe’ye attığını biliyorum da maç başına gol/asist istatistiği bu kadar yüksek bir başka takım olduğunu sanmıyorum.
Umut’un golü, öncelikle defansın önünde oynayan oyuncuların, ardından kaleci Akın’ın hatası.
Diyeceksiniz ki o dakikalarda defansın önünde oyuncu mu kalmıştı.
Haklısınız.
Akın sezon başından beri uzaktan şutlarda çok hata yapıyor.
Maçın son bölümünde saha tamamen ofansif oyuncularla doldurulup, rakip forvetler sadece defans 4’lüsüne bırakılınca bolca şut imkânı verilmiş oldu.
Bugüne kadar kazanılan 24 puanda, kupa ile beraber 11 maçlık yenilmezlik serisinde alın teri olan Mustafa Dalcı, maalesef bu başarısını hatalı oyuncu değişiklikleri ile kendisi gölgeliyor.
Eyüpspor, oyuncu değişikliklerinin karşılığını gol ve asistler ile alırken, Ankaragücü sezon başından beri olduğu gibi, bu maçta da her oyuncu değişimiyle güç kaybetti.
Eyüpspor teknik direktörü Zafer Turan, en kritik dakikalarda oyuna 19-20 yaşında oyuncuları alırken, Ankaragücü teknik direktörü Mustafa Dalcı, gençleri yanında oturtup, 35-36’lık oyunculardan medet umdu.
Kazanan, gençlerine güvenen Zafer Turan oldu.
Herkesin dileği, kötü oyunun artık son bulması, bu maçtan ders çıkarılıp yola devam edilmesi.
Ankaragücü bunu başarabilir mi, bilemiyorum.
Koku meselesine kısaca değineyim, kararı siz verin.
3 haftalık kötü oyunun bir nedeni olmalı diye Ankaragücü’nün içini çok iyi bilen dostları aradım.
Çok değişik cevaplar aldım.
En önemlisi, bir dost benden kötü sonuçlarla, kulüpte sportif direktör atamasının aynı tarihlere denk gelmesinin nedenlerini araştırmamı söyledi.
Utana sıkıla, kim sportif direktör atandı ki diye sordum.
Meğer, Başkan Faruk Koca’nın gözdesi Emre Yıldız, sportif direktör olmuş, birkaç hafta öncesinden koltuğuna oturmuş da haberimiz olmamış.
Bir kulüpte teknik direktörlüğün ardından en önemli profesyonel görev sportif direktörlüktür, medya birimine atamalar bile açıklanırken, böyle bir atama neden medyadan saklanır ki anlam veremedim.
Başkan Faruk Koca, her seferinde “Emre Yıldız menajer değil” dese de konuştuğum her menajer aksini söylüyor.
İddia, oyuncular ile menajerlerin arasını bozmaya çalışmak, oyuncuları bazı menajerlerle çalışmaya zorlamak…
İnanın Emre Yıldız’ı yolda görsem tanımam, hiç muhataplığım olmadı, fotoğrafını da yönetici Kamil Karip’in geçen günlerde yaptığı bir paylaşımda ilk kez gördüm.
Yani bir takıntım olması için gerekçem yok.
Ama Borven’de, Kitsiou’da, Endri’de, halen devam eden Lukasik sorununda da bu iddialara bire bir şahit olduğumdan son iddiayı yabana atamadım, sizlerle paylaşmak istedim.
Emre Bey, yeni görevin verdiği gücü, iddia edildiği şekilde kullanıyorsa huzuru bozar, ciddi sıkıntı yaratır, şimdiden uyarmış olayım.
Bir başka dost, 2 aya yakın süredir maaşların ödenmediğini söyledi.
Önemsemedim, her kulüpte 2 aylık gecikme olur diye.
Umarım kaynak bulunur, daha da gecikmeden ödemeler yapılır.
Diğer bir dost da kulüpte güç sahibi olan bir menajere bağlı bazı futbolcuların sözleşmelerinde şampiyonluk ya da belirli sayıda maç oynanması halinde sözleşmenin uzayacağı şeklinde özel maddeler olduğunu, bu nedenle o oyuncuların sürekli oynatılmasının, diğer oyuncuları küstürdüğünü iddia etti.
Başkan Faruk Koca ve teknik direktör Mustafa Dalcı, aylardır Başkent medyasından uzak duruyor.
Karar almışlar, yayıncı kuruluş ve TRT dışında kimseye röportaj vermeyeceklermiş.
Belki röportajcı arkadaş için istisna yaparlar, bu iddiaları onun aracılığıyla cevaplarlar da o da en azından aldığı reklam paralarının hakkını verir.
Yazının sonuna özellikle sakladım.
Bir kişinin hakkını özellikle teslim etmek istedim.
Sinan Osmanoğlu.
İyi ki cezasını kupa maçında çekti, bu maçta olmasaydı sonuç ne olurdu düşünmek bile istemiyorum.
Eyüpspor maçında defansta mükemmel ötesi oynadı.
Rakip ceza sahasına gittiğinde de forvetlerden daha tehlikeliydi.
Net penaltı olan bir pozisyonu vardı, maçın sonlarında hoca onu forvete gönderdi, bir kafa vuruşu çizgiden çıkarıldı.
Rabbim nazarlardan korusun, ayağına taş değmesin.
METİNER ERDEM