Ankaragücü, hayati önem taşıyan maçta Sivasspor’a evinde 3-0 yenildi.
Maçtan sonra teknik direktör Mustafa Reşit Akçay basın toplantısına, “Ben takımımdan son derece memnunum.” cümlesiyle başladı.
Sonra takımın sahadaki duruşunun mükemmelliğinden, mücadelenin kalitesinden bahsederek konuşmasına devam etti.
Maçı izlemeyip, hocayı dinleyen biri olsa “Maçı herhalde Ankaragücü kazandı” der.
Mustafa Hoca’da öyle bir rahatlık var ki sormayın gitsin.
Fenerbahçe’yi yenip şampiyonluk yarışının dışına attı ya, bir Trabzonlu olarak görevini yapmış, Ankaragücü’nde işi bitmiş havasında.
Geçen hafta Gençlerbirliği maçından sonra yönetim kurulu kadro tercihlerini eleştirdi diye, istifanın eşiğine geldi, futbolculara veda anlamına gelen bir konuşma yaptı.
Eleştiriye de tahammülü yok yani.
Daha sonra araya girenler tarafından ikna edildi de bugün hala takımın başında.
Maçta taraftar istifasını istiyor, stada gelen 20 bine yakın kişi oynanan futbola, yapılan değişikliklere isyan ediyor.
Hoca çıkıyor, basın toplantısında Nürnberg’in Bundesliga’da küme düşerken, nasıl taraftarlarınca alkışlandığından bahsediyor.
Küme düşmenin namussuzluk olmadığını söylüyor.
Hocam haklısınız, kimse küme düşen için namussuz demez, diyemez, demelerine de en başta bu taraftar izin vermez.
Almanya’da, İspanya’da velhasıl tüm Avrupa’da kurumsallık esas. Orada bir takım küme düşer, ertesi yıl toparlanır, yeniden eski ligine yükselir.
Türkiye’de ise kurumsallık hak getire.
Kulübün borcu 300 milyonun üzerinde.
Yönetim kurulu, canını dişine takmış, transfer yasağını kaldırmış, 15 yeni futbolcuyla takviye edilmiş bir takım teslim etmiş size.
Ankaragücü, bu sezon küme düşerse tabi ki kimse namussuz olmayacak ama bu borçla, bu takım Süper Lig’e zor döner Hocam.
Ankaragücü, 110 yıllık bir camia, son 7-8 senede yaşadığını biri size anlatsın Hocam.
Görev yaptığın camiayı iyi tanı Sevgili Mustafa Reşit Akçay.
Ankaragücü’nü, eskiden çalıştırdığın Osmanlıspor ile karıştırma Hocam.
Ankaragücü Osmanlıspor değil, olamaz.
Hata yaparsan, bu camia seni bir dakika durdurmaz Sevgili Hocam.
Sevgili Ankaragücü yönetim kurulu.
Mali anlamda çok başarılı işlere imza attınız ama maalesef bunu sportif başarıya çevirmekte zorlanıyorsunuz.
Mustafa Reşit Akçay ile görüştüğünüzde, sizi etkileyen şeyin “transfer yasağı kalkmasa da Ankaragücü’nde çalışırım” sözü olduğunu bizzat kendiniz söylediniz.
Geçen hafta yaşananlardan belli ki, kadro tercihleri ve oynanan oyundan memnun değilsiniz.
Bunu da açıkca ifade etmişsiniz.
Hoca maç sonu açıklamasında “yönetim kurulu tamam derse gereğini yaparım” diyor.
Bu taraftar bugün net bir şekilde Mustafa Reşit Akçay ile bu işin olmayacağının mesajını size verdi.
Lütfen size iletilen mesajı dikkate alın.
Hele de bu mesaj “Gecekondu” tarafından verildiyse daha bi dikkate alın.
Maça gelirsek…
Mağlubiyet adeta bas bas bağırarak geldi.
Maç başlama düdüğünden bitiş düdüğüne kadar kırılma anlarıyla doluydu.
Birincisi Milos’un kırmızı kartı.
Maçta tepki gösterildi ama özetlerde izliyorsun, evet eliyle rakibinin yüzüne müdahalesi var.
Maalesef bu hareketlere yeni oyun kurallarında sarı kart gösteriliyor.
Milos adeta bile bile kırmızı kart gördü.
1500 futbolcu izlediniz de bula bula bunu mu buldunuz, demek geliyor insanın içinden.
Milos kırmızı görüp çıkınca, ayağında top tutabilecek Sedat’ın yerine top kaybetme rekortmeni Faty’yi almak da kırılma anlarından biriydi.
Hele ki, sürekli pas hatası yapan, top kaptıran Rodrigues dururken; 10 kişi kalmış Ankaragücü’nün üstüne topuyla tüfeğiyle gelecek Sivasspor’u avlayabilecek bir iki isimden biri olan Michalak’ı çıkartmak da bir başka kırılma anıydı.
Saba’nın ilk yarının son dakikasında kaleci ile karşı karşıya kaldığı pozisyon da kırılma anıydı.
Saba o golü atsa belki çok farklı şeyler konuşuyor olacaktık şu anda.
Son 3 hafta hatasıza yakın oynamasına karşın, Alihan’ın bu hafta kesik yemesini de bir başka kırılma anı olarak görebiliriz.
Alihan’ın yerine tercih edilen Pazdan’ın ilk golde rakibini iki kez kaçırması da kırılma anıydı.
Bir başka kırılma anı, gerçek mevkisi sol bek olan Atila Turan’ın hiçbir açıklama yapılmadan kadroda yer almaması, yerine sağ bek Cebrail’in ilk 11’de başlatılması.
Nitekim ikinci gol, Cebrail’in kaptırdığı top sonrası gelişen atağın penaltıyla sonuçlanmasıyla geldi.
Anlayacağınız o kadar çok kırılma anı vardı ki maçta.
Maçın başlama düdüğü ve takımın başında Mustafa Reşit Akçay’ın çıkması diye kırılma anlarını toparlayalım gitsin en iyisi.
Maçın sonucu üzse de stada gelenler çok özel anlara tanıklık ettiler.
İdlib’de şehit edilen askerlerimiz için her şey yapıldı.
Yönetim Kurulu’nu bu anlamda tebrik etmek istiyorum.
Tribünlerdeki maç öncesi dostluk görüntüleri mükemmeldi.
Maç boyu da bu güzellik sürdü.
Ankaragücü’nün bu maçı kaybettiği için söylemiyorum, bu düşüncemi maç öncesi de paylaşmıştım.
Bu hafta maçlar oynanmamalıydı.
İnsanların futboldan bahsetmeye bile utandığı bir dönemde bu maçlar niye oynandı, anlamak mümkün değil.
TFF, bir sınavdan daha sınıfta kaldı.