Ankaragücü, Gaziantepspor’u 4-0 yendi.
Maçtan çok, maç sonunu yorumlamak istiyorum.
Çünkü maçın yorumlanacak çok özel bir durumu yok.
Rakip, 20 yaş ortalamasına sahip, beş parasız, ligden düşmesi kesin olan, ama onurlarıyla mücadele eden bir ekip.
Çok özel bir durum olmazsa her maçta ortalama 5-6 gol yiyorlardı, Ankaragücü’nden de 4 yediler.
Ankaragücü’ne bir devre çok iyi dayandılar, yapacaklarının maksimumunu yaptılar.
O kadar…
Ankaragücü, teknik direktör İsmail Kartal’ın rotasyon uyguladığı bu maçta gecikmeli olsa da istediğini aldı, bitirdi maçı.
Başkent ekibinin yapacağı tek iş ilk yarıdaki futbolu sorgulamak olmalı.
Enes’in kilidi açması hem kendisi hem de takım için iyi oldu.
Kadro derinliği neredeyse sıfır olan Ankaragücü’nde Umut’a, Kenan’a; İlhan’a ciddi bir alternatif olduğunu gösterdi.
Artık bundan sonraki maçlarda kulübede olsa bile, Kehinde ve Tisdell ile birlikte oyuna girerken taraftarın heyecanlanacağı bir oyuncusu olacak Ankaragücü’nün.
Gaziantepspor maçı, ne önceki maçlar ne de sonraki maçlar için bir ölçü olamaz.
Bu maç sadece ve sadece Ankaragücü’nün ne kadar büyük bir camia olduğunu dünya aleme göstermesi açısından bir ölçü olabilirdi.
Nitekim de öyle oldu.
Bu maç bir başka statta oynansa ve Gaziantepspor ilk yarıdaki direnci bir başka takıma karşı gösterse, maç 4-0 bittikten sonra tribünler “Gaziantep Kümeye” diye bağırır, rakibi küçümsemeye çalışırdı.
Büyük Ankaragücü’nün taraftarı ne maç içinde ne de maçtan sonra rakibi asla küçümsemedi.
Düşenin halinden en iyi düşen anlar.
Yönetimlerden kaynaklanan sorunlar yüzünden koskoca camiaların ne durumlara düşebileceğinin örneğini çok değil 5-6 sene önce Ankaragücü bizzat yaşamıştı.
Yine de şanslıydı Ankaragücü…
Asla ve asla onu yalnız bırakmayan, sonsuza kadar da bırakmayacak taraftarı vardı.
Ve asla pes etmeyen Mehmet Yiğiner ile arkadaşlarının mücadelesi, en dip noktayı gören Ankaragücü’nü, yeniden aydınlık günlere taşımıştı.
Sarı Lacivertli taraftarlar, 17, 18 yaşındaki gençlerin mücadelesini, her maç 5-6 gol yemelerine rağmen büyük fedakarlıklarla takımını deplasmanda desteklemeye gelen Gazlantepli taraftarları görünce eminim o acı günler gözlerinin önüne gelmiştir.
Gaziantepspor futbolcuları ve taraftarları onurlu bir mücadele veriyor.
Büyük Ankaragücü taraftarına, bu onurlu mücadeleye destek olmak yakışırdı.
Onlar da kendilerine yakışanı yaptılar.
Maç sonu görüntüler muhteşemdi.
Gecekondu’nun, kendi futbolcuları ile birlikte rakip Gaziantepsporlu oyuncuları da tribünlere çağırması, onları da ayakta alkışlayarak bağrına basması müthiş bir güzellikti.
Bu tablo karşısında Gaziantepsporlu taraftarların hüngür hüngür ağlaması; hem stattaki binlerin, hem de maçı televizyondan izleyen, o fotoğrafları internetten gören milyonların içini acıttı.
Umarım Gaziantepspor da bir Mehmet Yiğiner bulur, yeniden şanlı günlerine döner.
Ankaragücü bugün büyüklüğünü bir kez daha gösterdi.
Bu büyüklüğü tarif edecek kelimeleri ararkan, aklıma merhum İslam Çupi’nin Fenerbahçe için söylediği bir söz geldi, onu Ankaragücü’ne uyarlamak istedim.
Çok da oturuyor çünkü bu sözler Ankaragücü’nün büyüklüğünü tarif etmeye:
“Ankaragücü’nün büyüklüğü ne şampiyonluk büyüklüğü, ne kupa büyüklüğüdür. Onun büyüklüğü başka bir büyüklüktür işte, adı konulamaz”…