Ankaragücü transfer yasağını kaldıracak mı?
Henüz cevabı verilmemiş bir soru gibi duruyor ama aslında ilk cevap Denizlispor maçından sonra teknik direktör Mustafa Kaplan tarafından verildi.
Hatırlarsanız Mustafa Hoca, maçtan sonra basın toplantısında çok net bir şekilde bazı futbolcular ile yolların kesin olarak ayrılacağını söyledi.
Bu futbolcular kim?
3 hafta önce sayıları o kadar fazlaydı ki?
Hoca’nın kafasında geçen yıl ki gibi sıfırdan kadro kurmak vardı.
Ama son 3 haftadaki performans, bu düşünceyi değiştirdi.
Galatasaray maçındaki tarihe geçen muhteşem geri dönüş, takımdaki bazı futbolculara kimliklerini hatırlattı.
Performans artışı, Mustafa Hoca’nın da bu futbolculara yeniden güvenmesini sağladı.
Hoca’nın kafasında şu an daha çok takımı gençleştirme düşüncesi olduğunu duyuyorum.
Emeklilikte yaşa takılmışlar gibi, emeklilikte Ankaragücü’ne takılanlarla artık yolların ayrılmasını istiyor.
Bu sadece onun değil, Ankaragücü’ne gönül vermiş herkesin ortak görüşü.
Tekrar gelelim yasak konusuna.
Bazı sorulara cevap bulmak için illaki de net açıklama almak gerekmiyor.
Yaşananları doğru okuyarak da cevaplara ulaşmak mümkün.
Mustafa Hoca’yı tanıyanlar iyi bilir.
Kriz anlarında futbolcudan çok yönetimden yana taraf alır.
Yönetimin bilgisi olmadan çıkışlar yapmaz.
Bu kadar dar bir kadroda, futbolcuları nasıl gönderebilirsiniz?
Ancak, yeni futbolcu transferiyle.
Yani Mustafa Hoca, transfer yasağının kalkacağı yönünde yönetimden ışık almasa bu açıklamayı yapmaz, yaptırmazlar.
Mustafa Hoca’nın sözünü ettiği futbolcular kendilerini biliyor.
Sizler de biliyorsunuz.
Bu açıklamanın üzerine eğer yasak kalkmaz ise yönetimin ilk işi Mustafa Hoca ile yolları ayırmak olmalı.
Çünkü artık bu futbolculardan, Mustafa Hoca görevde olduğu sürece verim almak imkânsız.
Yasağın kalkacağına dair ikinci işaret, alacaklılarla yapılan anlaşmalar.
Puan silme cezasına neden olabilecek 5 dosya vardı.
Putsila, Kone, Kibong, Orgill’in takımı Wolfsberger, Bifouma…
Bunlardan Bifouma ve Kone’nin dosyaları kaldı.
Şu satırları yazarken bile bir tuhaf oluyorum.
3 ay oynamış Bifouma’ya ödenen yüzbinlerce Euro’nun üzerine 2,5 milyon Euro daha ödenecek.
Tek yaptığı kendi kalesine gol atmak olan Kone’ye de 500 bin Euro’ya yakın ödeme yapılmıştı, üstüne 1,5 milyon Euro daha.
Ah Mehmet Yiğiner ahhh, ne demeli sana bilemiyorum.
İlk görüşmelerde çok düşük rakamlar teklif edilerek, (aslında bu paralar bile fazla ama) anlaşma teklif edildi.
Doğal olarak futbolcular reddetti.
Futbolcuların bu teklifi reddetmesini Murat Ağcabağ ve İstanbul ekibine bağlayanlar da var.
Bu yüzden Denizli maçında istenmeyen olaylar oldu.
Bu konuya yazının sonunda değineceğim.
Bifouma ve Kone ile görüşmeler yoğun şekilde sürüyor.
Aldığım duyumlara göre, şu ana kadar yukarıda saydığım 3 dosya dışında alacaklı futbolculardan Kehinde ve Ferhat Kiraz ile Faruk Koca’nın dairelerinden verilerek anlaşılmış.
Youness Mokhtar da alacaklarının önemli bir bölümünden feragat ederek gerekli imzayı vermiş.
Bazı küçük borçlarla ilgili sorunlar da çözülmüştür mutlaka.
Şu anda en büyük sorun Bifouma, Kone ve kaleci Hopf’un dosyaları.
Yıllık 650 bin Euro’dan 3 yıllık sözleşme yapılan Hopf’a, bugüne kadar yapılan ödemelerin dışında hala faiziyle birlikte 2 milyon Euro‘ya yakın borç var.
Ağır bir sakatlık geçiren Hopf, Ankaragücü’nden sonra hiçbir kulüpte çalışmadığından bu paranın tamamını Başkent ekibi ödeyecek.
Futbolcu da kağıt üzerindeki alacağının tamamını istiyor.
Söylemek istediğim, şu ana kadar ciddi ödemeler yapılarak bazı dosyalar çözüldü.
Diğer dosyalar üzerinde de yoğun bir görüşme trafiği var.
Yasağı kaldırmayacak bir yönetim, bu ödemeleri yapmazdı.
Elindeki paranın tamamını, mevcut kadroya harcar, onların performansını yükselterek ligde kalmaya çalışırdı.
Transfer yasağı kaldırılacaktır, kaldırılmasına da geçen yıl ki gibi son gün beklenecekse, hiç kaldırmayın daha iyi derim.
Şubat ayına kadar Ankaragücü, son derece kritik 3 maçı oynamış olacak.
Evinde Konya ve Kasımpaşa, deplasmanda Kayseri.
Üçü de direkt rakipler ve her biri 6 puanlık maçlar.
Bu maçlardan en az 7 puan alması şart.
Rakipler, ciddi takviyeler yapıyor.
Onlar da Ankaragücü maçını hedef maç olarak görüyor.
Yani bu maçlara kadar, yasak kalkıp takviyeler yapılmalı.
Antalya kampına yeni transferler de katılmalı.
Geçen sezon yaşananlar bir masaldı.
Masallar bir kez yaşanır.
Şimdi gelelim Denizli maçında yaşananlara.
O gün Murat Ağcabağ’ın listesinde yer alan Mert Gencer sosyal medya hesabından bazı şeyler paylaştı, kendisiyle görüşüp ayrıntıları almıştım.
Mustafa Kaplan’ın açıklamalarını dinledikten sonra yasağın kalkacağına yönelik inancım arttığından bu konulara fazla girmek istememiştim.
Ama birileri konuya girdi, ben de bu konuyla ilgili düşüncelerimi paylaşmak istiyorum.
Bir kere o gün sadece Murat Ağcabağ ve arkadaşlarının değil, Abidin Doğan ve Tuna Yılmaz’ın da biletleri iptal edilmişti.
Bildiğim kadarıyla Murat Ağcabağ ve arkadaşları ATO Locası’nda, Abidin Doğan ve Tuna Yılmaz ise Büyükşehir Belediyesi Locası’nda maçları izliyorlar.
Locaların sahibi kurumlar maç öncesi locada kimlerin maç izleyeceğini antetli kağıtla kulübe bildiriyor.
Kulüpte bu kişilerin Passolig kartlarına bilet yüklüyor.
Kulüp kendisine bildirilen isimlerin biletlerini karta yüklemekle yükümlü.
Buna rağmen, Murat Ağcabağ ve akadaşlarının, Abidin Doğan ve Tuna Yılmaz’ın biletleri iptal ediliyorsa, burada yüzde 100 kasıt vardır.
Başkan Fatih Mert, bilgim yok diyor.
Bilgisinin olmaması kulüpte çok başlılık olduğunu gösterir ki, bu daha tehlikeli, mutlaka önlem alınmalı.
Benim şahsi fikrim; yönetim bu kişilerin bazı futbolcuların kafasını karıştırdığını, bu yüzden anlaşmaların engellendiğini düşünüyor.
Ayrıca bu isimler, 31 Ekim’deki kongrede liste çıkaracaklardı ancak, Mehmet Yiğiner tarafından engellenmişlerdi.
Son günlerde yaşananlar, Haziran 2020 kongresi öncesi hesaplaşmalar olarak da görülebilir.
Hep yazdım bir kez daha yazayım.
Murat Ağcabağ’ın geçen sezon ofisinde futbolcular ile çektirdiği fotoğraf, hafızalarda sabıka kaydı gibi duruyor.
Bu fotoğraf hala hafızalardayken, yönetim haklıysa ve bunu ispat ederlerse, Ağcabağ bir daha bu kulübün yakınından bile geçemez.
Evet seçimden sonra Murat Ağcabağ ile yönetim arasında limonilik olduğunu biliyorum ama futbolcuları ayartma iddiasına yönelik hiç duyum almadım.
Zaten mantığa da sığmaz.
Yasağın kalkmaması demek, bu takımın düşmesi demek.
Düşen bir takıma başkan bulmak kolay olmaz.
Ağcabağ, Haziran 2020’de aday olacaksa, takımın düşmesi onun da işine gelmez.
Yönetim haklı mı değil mi bilemem.
Ama bildiğim, nur topu gibi bir sorunumuzun daha doğduğu.