Ankaragücü’nde genel kurul için tarih belli oldu.
25 Haziran’da çoğunluk toplanması çok zor, genel kurul büyük olasılıkla 2 Temmuz Cumartesi günü yapılacak.
Çok büyük sürpriz olmazsa tek adaylı bir kongre olacak.
Bir ara eski futbol şube sorumlusu Tamer Açar’ın adaylığı konuşuluyordu.
Tamer Açar ile Faruk Koca yakın zamanda bir araya geldi.
Mamak Belediye Başkanı Murat Köse’nin de yer aldığı buluşmada, aradaki soğukluk büyük ölçüde giderildi.
Tamer Açar da adaylık düşüncelerinden vazgeçti.
Mevcut yöneticilerden birkaçı dışında büyük çoğunluğu, yeni spor yasasının ağır hükümlerine rağmen devam etme konusunda istekli.
Bu sezon iddialı bir kadro kurmak isteyen, bu nedenle 350 milyon liralık gelir hedefleyen Faruk Koca ise yönetimde küçük çaplı değişiklik yapacak gibi görünüyor.
Genel beklenti, 4-5 paralı ismin daha yönetime girmesi yönünde.
Kongrede yasa gereği kurulması zorunlu anonim şirket ile gelirin yüzde 50 fazlası borçlanma yetkisi istenecektir.
Bu yetkileri de zorlanmadan, çok rahat şekilde alacaklardır.
Kombine fiyatları açıklandı.
Aslında 15-20 gün önceden belliydi rakamlar ama Eryaman Stadı’nın işletmesindeki değişikliğin netleşmesi beklendi.
Stadı daha önce, Ankaragücü ve Gençlerbirliği’nin ortaklaşa kurduğu bir şirket işletiyordu.
Elektriğe, doğalgaza gelen fahiş zamların ardından işletme giderleri altından kalkılamayacak duruma gelince kulüpler haklı olarak geri çekildi, bu sezon statın masrafları Gençlik ve Spor Bakanlığı’nca karşılanacak.
Ankaragücü ve Gençlerbirliği artık ayrı ayrı kiracı konumunda olacak.
Tabi kiracılık da oldukça masraflı.
Bu yüzden kale arkaları 1.000 TL, Maraton 2.000 TL, Sağ ve Sol Kapalı 3.000 TL, VİP 20.000 TL olarak açıklanan fiyatları çok görmemek gerek.
Loca fiyatları da 500.000 TL’den başlayacak.
Kombine bu fiyataysa maç biletleri büyük ihtimal 75, 150, 250 TL’den satışa sunulur.
Çok açık söyleyeyim, bu hayat pahalılığında bu rakamlara kombine satmak da bilet satmak da çok zor.
Ankaragücü yönetimine tavsiyem, çok iyi tanıtım kampanyaları düzenlemeleri, sponsorluklara ağırlık vermeleri.
Yoksa, 5-6 maç dışında boş tribünlere oynamak zorunda kalınır.
Kombine alımını teşvik edecek paylaşımlar konusunda medya ekibine önemli görev düşüyor, çok önemli bir görev de tabi ki transfer komitesinde.
Sezon biter bitmez yapılan 2 transfer olumlu karşılandı, hemen ardından 11 futbolcunun ilişiğinin kesilmesi bu havayı tersine çevirdi.
Özellikle Murat Uçar, Yusuf Abdioğlu, Erdem Özgenç’in geçen sezon ki performanslarıyla takımda kalmayı hakkettikleri görüşü çok geniş bir kesimde hakimdi.
Geraldo ve hamle oyuncusu olarak Aatıf Şeşu için de aynı şeyleri söylemek mümkün.
Gboly Ariyibi ve Eren Derdiyok kalıyorsa, bu oyuncular da kalmalıydı diyenlerin sayısı hayli fazladır sanırım.
Ayrılan futbolculardan birkaçıyla konuştum.
Çoğu için sürpriz olmuş bu karar.
Çocuğunu okula kaydettiren, yeni ev kiralayanlar bile vardı aralarında.
Yani ayrılığı hiç beklemiyorlardı bazıları.
Görüşmelerimden şunu anladım, kimi Süper Lig için yetersiz göründüğünden yeni sezon planlamasına dahil edilmemiş.
Kimisi de geçen sezon Mustafa Dalcı ile yaşadıkları sürtüşmelerden dolayı uzaklaştırıldıklarına inanıyorlar.
Veda mesajlarının azlığı, ayrılıkların sıkıntılı olduğunun göstergesi.
Karşılıklı suçlamalarla ayrılık daha sert de olabilirdi ama çoğu futbolcunun piyasasının olması, ayrılığın hemen ertesi gün bir başka takıma imza atmaları bunu önledi.
Neyse giden gitti, bizim için şu an için önemli olan kalanlar ve yeni gelecekler.
Sinan Osmanoğlu ve Abdullah Durak ile sözleşme yenilenmesi doğru hamleler.
Özellikle Sinan Osmanoğlu’nun duran toplardaki başarısını Süper Lig’de de sürdürebilecek mi, şahsen ben oldukça merak ediyorum.
Erdem Özgenç ve Murat Uçar ile yolların ayrılmasının ardından sağ beke Oğuz Ceylan’ın transferi heyecan yaratmadı.
Ama yabancılar ile ilgili genel düşünce olumlu yönde.
Tasos ve Gigi’nin ardından bugünlerde Pedrinho da açıklanır.
Onun da geçen sezon özellikle asist yönünden performansı oldukça iyi.
Büyük ihtimal çok olumlu karşılanır.
Türkiye’de transferler iki türlü yapılır.
Ya ligi çok iyi bilen oyunculardan bir kadro kurulur, başarı garantiye yakındır.
Örneğin geçen sezon…
TFF 1. Lig’i çok iyi bilen oyunculardan bir kadro kuruldu, birkaç yabancıyla takviye edildi, şampiyonluk rahatça geldi.
Aynı şeyi Süper Lig’de yapan Anadolu takımları var.
Örnek mi: Sivasspor, Konyaspor, Gaziantep FK, Kayserispor.
Ağırlıklı olarak Türkiye’de oynamış yabancılardan bir kadro kuruyorlar, orada da başarı oranı genelde yüksek oluyor.
Riski seven takımlar da oluyor.
Tutarsa, zirveye oynuyorlar, tutmazsa paraşütsüz düşüyorlar.
Kötü örnek bu sezon Altay’dı.
En iyi örnek de son 2 sezondur Hatayspor.
Ağırlıklı olarak yurtdışından, alt liglerden çok ucuza oyuncu getiriyor ve başarılı oluyor.
Karagümrük de riski alıp, başaranlara örnek verilebilir.
Ankaragücü de bu sezon gözünü karartmış durumda.
Süper Lig’i tanıyan, bu ligde oynayan yabancı oyunculardan şu ana kadar uzak durdu.
Ortalıkta gezen isimlere bakıyoruz, gelecekte de pek bu tür oyuncu tercih edecek gibi görünmüyor.
Ankaragücü’nün transferlerini Başkan Faruk Koca, teknik direktör Mustafa Dalcı ve sportif direktör Emre Yıldız yapıyor.
Bu üçlünün ortak özelliği, daha önce hiç Süper Lig kulübünde sezon başı transferlerde yetki sahibi olmamaları.
İlk kez bir Süper Lig takımının kadrosunu kurmak için bir araya gelmiş bir ekip.
Ben daha dengeli bir kadro kurmalarını, ligi bilen yabancı oyuncuları da tercih etmelerini beklerdim.
Umarım Hatayspor’un başardığını başarırlar.
Son olarak yakın zamanda sosyal medyada yaptığım bir yorumu yeniden paylaşma gereği hissettim.
“Her kulüp, tarihinin bir köşesine Kurtuluş Savaşı’nı, Atatürk’ü yerleştirmek için uğraşır. Ama sadece ve sadece Ankaragücü’nün tarihi Mustafa Kemal’in 19 Mayıs 1919’da başlattığı Kurtuluş Savaşı ile iç içedir. Bu kulübün kurucuları Mustafa Kemal’in çağrısı üzerine gizlice İstanbul’dan Ankara’ya geçtiler.
Ankara’daki tezgahlarının başında cephedeki Mehmetçiğe mühimmat ürettiler. Yetinmediler, bataryaların başına geçerek düşmana mermi yağdırdılar. En zor koşullarda dahi futbol oynamaktan vazgeçmediler. Yılmamak, mücadele etmek bu kulübün ruhunda, DNA’sında var.
Bu nedenledir ki “amatöre giderler” diyenlere inat, Ankaragücü ıslak forma giyse de köy, kasaba gezse de bugün yeniden Süper Lig’de. Cumhuriyet’in yılmaz bekçisi olarak da her daim Ata’sının izinde.”
Niye bu ihtiyacı hissetim anlatayım.
6 yıldan beri Ankaragücü’nü takip ediyorum, yorumlar yapıyorum.
Daha önce de 2. Lig ve 1. Lig şampiyonluğuna tanıklık ettim.
Önceki şampiyonluklarda 2 kupa da taraftarla birlikte coşkulu bir şekilde Anıtkabir’e götürüldü.
Başkent’in takımı Ankaragücü’nde bir gelenektir, şampiyonluk kupasının Ata ile buluşturulması.
Umarım Anıtkabir programı sadece unutkanlıktan dolayı bugüne kadar yapılamamıştır.
Umarım, Gençlerbirliği kongresindeki meczuba kulüp resmi hesabından cevap verilirken, hem de İmalat-ı Harbiye’nin önemi anlatılırken, 2 sayfalık metinde Mustafa Kemal Atatürk’ün ismi de sadece unutkanlıktan dolayı yer almamıştır.
METİNER ERDEM