Ankaragücü, sezonun en kritik maçında Ümraniyespor ile deplasmanda 1-1 berabere kaldı.
Kazansa yüzde 80-90 Süper Lig’de diyebilirdik.
Kaybetseydi de yüzde 80-90 Süper Lig’e direkt yükselme şansını yitirecekti.
Beraberlikte ise iki takım da üzülmeyecek, umutlarını gelecek haftalara taşıyacaktı.
Rizespor iki takım ile arasındaki puan farkını korumak, alttan gelen Gazişehir, Altınordu ve Boluspor da ikincilik şansları olsun diye beraberlik için dua ediyorlardı desek yeridir.
Sonuçta neredeyse Spor Toto 1. Lig’in yarısına yakınının istediği bir sonuç ortaya çıktı.
Aç tavuk misali, herkes bir şey isteyebilir ama bu sonuç, son dakika golüyle büyük bir avantajı yitirmiş görünse de Ankaragücü’nü Süper Lig’e taşımaya yetecektir.
Deplasman özürlü Ümraniyespor’un, play off kovalayan Balıkesir ve düşme mücadelesi veren Samsunspor’u dış sahada, Rizespor’u da kendi sahasında yenip üçte üç yapma ihtimali sıfıra yakındır.
Üç maçta da puan kaybedebilir Ümraniye.
Bana göre Ankaragücü’nün rakibi bu haftadan sonra Ümraniye değil, Gazişehir Gaziantep’tir.
Bu da demektir ki, bir final maçını da gelecek hafta 19 Mayıs’ta izleyeceğiz.
Maça gelirsek…
İsmail Kartal da müthiş bir özgüven oluştu ve bunu takıma da yansıtıyor.
Ligin en kritik maçına çıkmışsın, kimsede stresten eser yok.
Yine çift forvetsin, rakibe “senden korkmuyorum, buraya kazanmak için geldim “ mesajı veriyorsun.
Denizlispor maçı ve sonrasında yaşananlar, takıma hiç yansıtılmamış.
Anlaşılan İsmail Kartal ve yönetimin, hafta boyu yaptığı toplantılar, futbolcuları çok iyi motive etmiş, inandırmış.
Bir kişi hariç.
O da son haftalarda takımın en iyisi olan Anton Putsila.
Geçen hafta Giresunspor karşısında takımının ilk golünü 3. dakikada atmıştı.
Bu hafta rekorunu bir dakika geliştirerek 2. dakikada Ümraniye filelerini, Kenan’ın mükemmel asistiyle havalandırdı.
İsmail Kartal’ın olmazsa olmazı.
O kadar güveniyor ki İsmail Hoca, Belaruslu oyuncuya, boşta gezerken transfer ettirdi, gelir gelmez 11’e koydu, hiç vazgeçmedi.
O da her biri kritik maçlarda üretilmiş 4 gol ve 5 asisitle bu beklentilere karşılık verdi.
Sarı kart sınırında çıktığı bir maçta, bitmiş bir pozisyonun ardından rakip futbolcu ile tartışmaya girmek neyin nesidir anlayabilmiş değilim.
Kimse de anlamadı zaten.
O pozisyonda rakibin elini ittirmesi sadece ve sadece hakem tarafından uyarı ile geçiştirilmesi gerekiyordu.
Direkt kırmızı kart, sadece bu pozisyon için çıktıysa taammüden adam öldürme ile eşdeğerdir.
Tek anlamı: ağzıyla kuş tutsa, bu federasyon, bu hakemler Ankaragücü’nü Süper Lig’de istemiyorlar demektir.
Anton, olsa olsa küfürden atılmıştır.
Bu arada oyundan çıkarken İbrahim’e salladığı yumruğu hesaba katarsak; Ümraniye maçı itibariyle de sezonu kapatmıştır.
Bu maç kaybedilseydi, tek sorumlu o olacaktı, herkes çok ağır eleştirecekti.
Ha şimdi eleştirilmeyecek mi, yapılanların hesabı sorulmayacak mı?
Tabi ki bunlar yapılacak ama sezon sonunda.
Henüz 20. dakikada 10 kişi kalan Ankaragücü, müthiş bir efor sarfetti.
Her futbolcu ayrı ayrı iyiydi ama kaleci Korcan ile Kibong’un performansları olağanüstüydü.
Kibong tek başına iki kişilik oynayarak Anton’un yokluğunu hissettirmedi.
Kaleci Korcan da kariyerinin belki de en iyi maçını çıkardı.
Uzatmada gelen gol, üzdü ama bu takım bir kez daha “Süper Lig’i en çok ben hakkediyorum” diye mesaj verdi.
Ankaragücü kazansaydı her şey çok daha kolay olacaktı ama.
Biliyoruz ki Kupa Beyi zoru sever.
Haftaya bir final daha var.
Herkese büyük görev düşüyor.
En önemli görev de taraftarda.
Ümraniye’de 70 kişilik tribünde stadı inleten Gecekondu’nun bulunduğu Gençlik Parkı kale arkasındaki bloklar Gazişehir maçında cezalı.
Ama o tribünler biliyorum ki yine hınca hınç dolacaktır.
Sadece Gecekondu’nun tribünleri değil, tüm stat dolacaktır.
Ankaragücü tarih yazarken, tanıklık etmemek mümkün mü?