İsmail Kartal…
Futbolcuyken lakabı, ten renginden dolayı “Arap İsmail”di. Sonra önce yardımcı antrenör, ardından da teknik direktör oldu. Bu kez hep futbolcunun arkasında durduğu için lakabı “Baba İsmail” olarak değişti.
“Baba İsmail” işini çok iyi yapan ama çok konuşmayan mütevazı yapısıyla tanınan bir teknik direktör. Ankaragücü ile çalıştığı 2 yıl boyunca basın ile çok fazla özel söyleşi yapmadı.
Basın toplantıları ile yetinmeyi tercih etti.
VİRALSPOR, O’nu ikna etti, Fenerbahçe maçı öncesi her şeyi sordu.
“Baba İsmail” de tüm samimiyetiyle tüm sorulara yanıt verdi.
Yazılmamak kaydıyla söylediği sözler, o onay vermediği sürece sır olarak kalacak.
İsmail Kartal, sezon sonunda kalacak mı, ayrılacak mı?
Bu sorunun yanıtını da bu söyleşiyi okuduğunuzda büyük ölçüde öğrenmiş olacaksınız.
Ailesi, hele de 15 yaşındaki oğluyla ilgili anısını anlattığında gözleri dolmuştu, mutlaka siz de duygulanacaksınız.
Fenerbahçe altyapısında futbol oynayan oğluyla pazar günü Şükrü Saraçoğlu Stadı’nın çimlerinde birlikte olacaklar.
Peki oğlu o maçta hangi takımı tutacak?
Tüm bu soruların yanıtını, Viralspor Genel Yayın Yönetmeni Orhan Karadağ ve Viralspor Ankaragücü Yazarı Metiner Erdem’in kaleminden çıkan bu özel söyleşide bulacaksınız.
Fotoğraflar ise Sultan Yavuz’un objektifinden…
Viralspor: İlk 9 haftanın değerlendirmesini yapar mısınız? Hedeflediğiniz yerde misiniz?
Sezon iyi başladık gibi görünüyor ama aslında iyi başlamadık. Çeşitli sıkıntılarımızın olduğunu artık herkes biliyor. Almak isteyip de alamadığımız oyuncular oldu. Bazılarını Türkiye’ye getirdik, olmadı başka kulüplere gittiler. Ekonomi ile alakalı şeyler. Erzurum’daki ilk hazırlık kampına 13-14 kişi ile gittik. Altyapıdan genç arkadaşları aldık. Transfer edilen oyuncularla beraber takımı tamamlamaya çalıştık. İkinci etap kamp çalışmalarımızda bir takım gibi olmaya başladık. Asıl istediğimiz oyuncular son ana kadar imza atmadılar, beklediler. Daha iyi yerlere gidebilmeyi umuyorlardı. Avrupalı oyuncular Türkiye’nin şartlarından dolayı çok fazla bizi tercih etmiyorlardı. Sonunda başkanla ortak yaptığımız bütçe planlamasını aşmadan transferleri yaptık. Bazı oyuncular aramıza çok geç katıldılar. Hazırlık kampı yapamadıkları için sıkıntılar yaşıyoruz. Sakatlıklar oluyor. Hazırlık maçı yapamadık. Çok zor şartlarda başladık. O kadar kaos bir durum var ki ortada. Hazırlık maçı yapamıyorsunuz stadınız yok. Transferin son günü oyuncular gelmiş, bunların hazırlanması 4-6 hafta sürer. Zor bir süreçti. Buna rağmen takımı fizik olarak, teknik olarak, taktik felsefe olarak kısa vadede ne yapabileceğimizi planladık ve lige başladık. Sıkıntılara rağmen şu an 3-4 puanımızın daha olabileceğini düşünüyorum. Bir tek Bursaspor maçında vasat oynadık. Onun haricinde iyiydik. Kaybettiğimiz maçları kazanmış olsak, kimse tesadüf diyemezdi. Galatasaray maçı berabere bitebilirdi. Trabzon maçında 1-1’ken yakalanan pozisyonlardan birini değerlendirebilsek, Kasımpaşa maçında penaltıyı kaçırmasak… Antalyaspor maçını tek kale oynadık.
Viralspor: İki yıldır çok ciddi sorunlarla boğuşuyorsunuz. Evde bir kombi arızalandı diye bizim midemize kramplar giriyor. Siz herbiri devasa birçok sorunla başa çıkıyorsunuz. Ankara’nın, Türkiye’nin gözü de üzerinizde. Bu sorunlarla nasıl başa çıkıyorsunuz? Motivasyonuzu nasıl sağlıyorsunuz?
Buraya geldiğimde başkanımıza, yönetimimize, bazı dostlarımıza söz verdim. Ben işimi çok seviyorum, işimi en iyi şekilde yapmaya çalışıyorum. Bir Türk, bir antrenör olarak, vatansever bir kişi olarak bu köklü camiada nasıl iz bırakabilirim diye düşünmeye başladım. Sahanın içi işin en kolay kısmı, asıl sorun saha dışındakiler. Buraya geldiğimde odalar futbolcuların kamp yapmasına uygun değildi. Başkanımızla konuştuk, bazı dostları devreye soktuk, kısa sürede bu tesisin tuvaletlerinden klima, televizyon, buzdolabı, yatak, yorgan, koltuklarına kadar her şeyini yenilettim. Badanası boyasına kadar pırıl pırıl oldu tesislerimiz. Antrenman sahamız da hazır oluyor, haftaya başlayacağız. . Gençlerbirliği başkanına, yöneticilerine çok teşekkür ediyorum. Bize birkaç haftadır sahalarını verdiler, oraya gidiyor anrenmanlarımızı yapıyoruz. Bu sıkıntılar içinde oyuncularımı da motive etmem gerekyor. Bunu nasıl yapıyorum. Birincisi samimiyet. Ben samimi bir insanım. Asla boş konuşmam, fazla konuşmayı seven bir insan da değilim. İşimi çok seviyorum, sevdiğim için de çalışmayı çok seviyorum. Ankaragücü’nde çok başarılı olmak istiyorum, burada iz bırakmak istiyorum. Türk futboluna hizmet etmek istiyorum. Ben hayatımda hep başarılı oldum, hayatım şampiyonluklarla dolu. Futbolcu olarak da antrenör olarak da. Dünyanın en büyük teknik direktörleri ile çalıştım. Şimdi ekibim çok iyi. 5 yıldır beraberiz. Hepsi yabanci dil biliyor, hele ikisi 2-3 dili konuşabiliyor. Dünyada uygulanan fiziksel antrenman tekniklerini, Fenerbahçe’deyken Aykut Hoca ile ben getirtmiştik. GPS’leri getirttik. Koşu mesafesi, sprintler hepsi bilime dayalı çalışmalar. İki haftadır bunları Ankaragücü’nde de uyguluyorum. 4 aydır gümrükte bekledi, 2 hafta önce geldi. Çok güzel kondisyon salonu var. Sahası, tesisleri mükemmel. Artık burası gerçek anlamda profesyonel bir kulüp oldu. En azından bunları sağlayabildik. Futbolcular yapılanları gördü, onları ayrıca motive etti. GPS’leri gelince hepsi ben ne koştum diye merak eder oldu, bir rekabet başladı. İçsel rakabet var. Oyuncularıma inanan, güvenen bir insanım. İyi niyetimi suiistimal eden olursa onun da gereğini yaparım. Ona da acımam. Bizler profesyonel insanlarız hepimizin sorumlulukları var. Benim nasıl başkana, yönetime, camiaya karşı sorumluluklarım varsa, futbolcuların da bana karşı sorumlukları var.
Viralspor: Sizi üzen var mı?
Ara ara üzüldüğümüz oluyor tabii ki. Ama çok fazla üzen olursa gereğini yaparım.
Viralspor: Bursaspor maçında kaybedilen 3 puandan çok, oynanan oyun herkesin canını sıktı. Sizi de rahatsız etmedi mi?
Kaybedebilirsiniz ama enerjinizi ortaya koyarsınız. Enerjiniz yoksa, yüreğinizi ortaya koyarsınız, aklınızı, bilginizi ortaya koyarsınız. Bunlar da yoksa tekniğinizi, bir şeyinizi ortaya koymanız lazım. Ben bunu yaşadım. Ben bunu biliyorum, görüyorum. Her maçı analiz ediyoruz. Kim ne koşmuş, ne yapmış. Nerde durmuş, gelmiş mi, gitmemiş mi, kaçamazlar yani.
Bursaspor maçında da herkesin performansını tek tek ortaya koyduk, kendileri ile konuştuk.
Teknoloji artık çok gelişti. Bu teknolojiyi, anlamak ve yorumlamak önemli. Biz bunu yapınca futbolcu kaçamıyor. 6-7 antrenör burada yatıp, kalkıyoruz. Gece 12’lere, 1’lere kadar buradayız, oturuyor, en iyi nasıl yapabiliriz diye tartışıyoruz.
Bütün hedefimiz bu takımı bu sene ligde tutmak. Yeni kurulan bir takımız. Şu ana kadar 2 maç üst üste aynı 11 ile çıkamadık. Bunun sıkıntılarını yaşıyoruz. Her hafta başka 11. Bu da kolay değil. Oyuncularımız bize biat ettiler, seviyorlar, sayıyorlar. 3 ay sonra hem kendiniz, hem takım gelişecek dedim Bunu kendileri de fark ediyor. Bu sezon koşu mesafesi açısından, sprint açısından kendi rekorumuzu kırdık. Oyuncular, iyi durumdayız, kendimizi güçlü hissediyoruz, yoruluyoruz ama memnunuz diyorlar. Bunları duymak güzel şey.
Amiyane tabirle “kasap”a çıktı adınız. İki antrenörü gönderdiniz. Bunu nasıl yorumluyorsunuz?
Tesadüf diyelim. Hiçbir antrenörün işine son verdirmek gibi bir düşüncemiz olamaz. Biz antrenörler Türkiye’de bu işlerin en zayıf halkasıyız. İşler kötü gidince maalesef antrenör yapamadı oluyor. İstikrar her zaman kazandırır.
Erzurumspor maçından önce, Ankaragücü hakkında küçümseyici açıklamalar yapan Mehmet Altıparmak’a, “Maçtan sonra bir çift sözüm olacak” dediniz ama sözü söylemediniz? Neden?
Sahada verdim cevabımı, yeterli gördüm. Onun düştüğü durum da kolay değildi. Rakip küçümsemek doğru olmaz. Malatyaspor maçından sonra Fenerbahçe maçı ne olur denildi. İddialı konuşmadan, her antrenörün söyleyeceği gibi, kazanmak istiyoruz. Kazanamasak da kaybetmek istemiyoruz dedim.
Fenerbahçe büyük bir takım, büyük bir camia, Kadıköy’de maç kazanmak, puan almak zor, kolay değil. Onlar da çok zor durumda, biz de zor durumdayız. Bu takımı ligde bırakmaya çalışıyoruz. Başarabilirsek, bu takımın borçları azalacak, bu takımın önü açılacak. Her sene üstüne koyarak daha da feraha çıkacak. Daha rahat transferler yapacak.
Her hafta oynayacağımız takıma göre antrenman yapıyoruz. Klasik, yat, kalk, koş değil antrenmanımız. Tamamen baskı pres üzerine kurulu antrenman yaptık, sahada da bunu uyguladık. Rakibi şaşırtmamız lazımdı. 10 dakikada işi bitirdik. İlhan bu maçta koşu ve sprintte Türkiye rekoru kırdı. İngiltere Primeire Lig’inde yok böyle bir performans. Faty de aynı. Kubilay öyle, Dje öyle. Olağanüstü mücadele ettiler, verdiğimiz taktiği sonuna kadar uyguladılar.
İkinci yarı ise biraz kompakt, skoru koruma amaçlı oyun oynadık. Saha ağırlaşmıştı, elimizde fazla alternatif de yoktu. Hamle oyuncusu olacak Bifouma vardı, o da sakattı. Onu riske atmak istemedim.
Malatyaspor maçında 6 oyuncunuzdan sakatlık nedeniyle yararlanamadınız. Onların durumu nedir?
El Kabir ve Mokhtar normal takım idmanlarına çıkıyor, bir sıkıntı yok. Moulin hafta sonunda koşulara başlar, iki hafta sonra oynayacak duruma gelir. Heurtaux da 3 hafta sonra sahada olur. Hopf’un Bursa maçında parmağı kırıldı, tedavisi sürüyor. Hafta sonu bakacağız, belki Altay olur, belki Korcan olur. Hopf düzelir o geçer kaleye. Korcan bu hafta genel olarak iyiydi. Yan toplarda hata yapmadı. Ancak, ayakla topu oyuna sokarken zorlandı.
Kazanan takım bozulmaz derler ama 7 sakatın 5’i takıma dönecek büyük ihtimalle. Fenerbahçe maçında, Malatyaspor maçını kazanan kadroyu mu, yoksa farklı bir kadroyu mu göreceğiz sahada?
Değişiklik olabilir. Biz maç maç bakıyoruz. Kazanan takım her zaman bir adım öndedir ama bir de bu işin fiziksel boyutu var. Atletik performans, teknik boyutu var. Taktik bölümü var. Bunların hepsini değerlendireceğiz. Futbolcuların psikolojisini, moral durumunu, hafta içindeki antrenmanlardaki atletik performansları göze almak gerekir. Mesela Malatya maçının en iyilerinden Dje iki gündür hasta. Cerci’nin arka adelesinde ağrı var.
Cerci’yi uzun süre yanınızda beklettiniz. Onun da sırası gelecek dediniz. Malatya maçının yıldızıydı, oynamaya devam edecek mi?
Ben Cerci’de fazla acele etmedim. Performansının yükselmesini bekledim. O mevkide oynayacak oyuncum vardı. Diğerlerini bekleyecek durumda değildim. Zorunlu olarak acele ettim, bazıları sakatlandı. Cerci’yi yavaş yavaş hazırlıyorum. İyi bir oyuncu, top ayağına gelince olumlu kullanıyor. Sadece birazcık, top rakipteyken savunma anlamında sıkıntısı var. Onu hangi maçlarda, nasıl kullanırız bakacağız.
Dje’den bu performansı bekliyor muydunuz?
Dje bizim jokerimiz. Çok sevimli, çalışmayı seven bir oyuncu, Bize çabuk adapte oldu, antrenmanlarımızı çok benimsedi. Marsilya’da da İngiltere’de de benzer antrenmanlar yapıyoruz diyor. Çalışmayı seven bir oyuncu. Sağ bek de oynayabiliyor, orta saha da oynayabiliyor. İnşallah üstüne koyarak daha da iyi olacak diye düşünüyorum ben.
Dje, hafta sonuna yetişir mi?
Bir sakatlığı vardı, tedavi sürecinde çok fazla antibiyotik yüklemişler. Bu da zorluyor onu. Üşütmüş, biraz halsiz. Hastanede serum veriliyor kendisine. Bakalım, umarım yetişir, yetişmezse elimizdeki oyunculardan en ideal 11’I çıkaracağız.
Erdem Şen de kariyeri olan bir oyuncu. Bugüne kadar kadroda olmalıydı. Neden hazır değil?
Transferin son günü, Türk oyuncu, maliyeti düşük. Geçmişten tanıyorduk, aldık. Çalışıyor, iyi niyetli. Takımın biraz gerisinde. 5 ay futbol oynamamış. Hala onun sıkıntılarını , zorluklarını yaşıyor. Kolay değil. 4 ay, 5 ay top oynamamış, antrenman yapmamış oyuncuyu hazırlamak zor. Sezon başı kampında da yoktu. Zamanla düzelir. Transferde yüzde 60 başarı sağladıysanız, başarılı bir transfer sezonu geçirmiş sayılırsınız. Bizde bu oran yüzde 60’ın çok üzerinde. Hemen hemen herkes oynuyor. Erdem Şen’in mevkisinde Dje var, Moulin var, Faty var. Dje’nin asıl mevkisi sağ bek. Orada diğer Erdem var. Zaman zaman aksasa da Erdem orada idare ediyor. Dje’yi de önliberoda kullanabiliyorum.
Eryaman Stadı’nda son durum hakkında bilgi aldınız mı?
Devre arasına kadar bitirileceği söylendi. İkinci yarıya orada oynarız.
Taraftar Beşiktaş maçına yetişmesini çok istiyor, yetişmez mi o maça?
Yok, yetişmez.
Bu sezon 4 takım çok fazla transfer yaptı. Neredeyse kadroyu tamamen yeniledi. Ankaragücü, Rizespor, Erzurumspor ve Fenerbahçe. Diğer 3 takım puan cetvelinin altlarında gezerken siz çok rahatsınız. Geçen yıl da sıfırdan takım kurdunuz, şampiyon yaptınız. Elinizde sihirli değnek mi var?
Birincisi ben kendime ve ekibime çok güvenen bir insanım. İkincisi çalışmayı çok seviyorum. Üç mesleğimi seviyorum ve mesleğime saygı gösteriyorum. Ve ben oyuncularla çok iyi iletişim, diyalog kurabilen bir insanım. Takıma arkamı dönmüyorum. Onlar da biliyor ki biz çalışırsak, hocanın dediklerini yaparsak hem biz başarılı oluruz hem takım başarılı olur. Net bir şekilde her şeyi onlara anlatıyorum. Kendileri de görüyor zaten. Bu sefer başarıyı istiyor, daha fazla çalışıyorlar. Takım içinde arkadaşlık gelişiyor. Ben de dünyanın en büyük teknik direktörleri ile çalıştım, bilgim var, becerim var, donanımım var. Oyuncu sizi önce tartar, bu antrenör bilgili mi diye. Kariyerine bakar, dürüst ve adaletli mi bir bakar. Ne kadar iyi çalıştırdığınıza bakar. Şimdi görmediklerini görüyorlar, koşu mesafeleri, sprintler, yapılan testler, deneyler,.. Bir çoğu hayatlarında görmedikleri antrenmanları gördü. Değişik sistemde tarzda çalışmayı görüyorlar. Karşılığını da kendileri alıyorlar . O zaman tam teslim… Hepsi ne söylersek yaparak, biat ederek yapmaya gayret ediyorlar. Sonunda takım başarılı oluyor. Ben de bundan çok mutlu oluyorum.
Maddi sorunlar aşılıyor mu?
Başkanımız Mehmet Yiğiner Fenerbahçe maçı öncesi takımla yemekte bir araya gelecek. Orada her şeyi anlatacak. Borçlar bitmek bilmiyor. Dipsiz bir kuyu. O konular başkanın, yönetimin işi. Biz oyunumuza bakıyoruz.
Fenerbahçe maçına gelirsek…
İki takım da renktaş. Kulüp tarihleri benzerlik taşıyor. İkisi de çok büyük camiaların takımı. Kadıköy’de futbol oynamak zordur. Daha önce rakip olarak Gaziantepspor ile o stada çıkmıştım, şimdi Ankaragücü ile çıkacağım. Hayatım geçti o statta. Hep oradasınız, sonra rakip olarak gidiyorsunuz. Çok farklı bir duygu. Bu hafta iki tane şiddetle puana ihtiyacı olan takımın maçı olacak. Her iki takım için de zor bir maç. Biz ligde kalıcı olmak istiyoruz. Orada büyük bir değişim var. Ali Koç başkanlığında, önderliğinde büyük beklentiler var. Onlar da şu an pek iyi değiller. Oyunu çirkinleştirmeyeceğiz. Kendi futbolumuzu oynamaya çalışacağız. İnşallah yüzümüzün akı ile oradan çıkarız. Hak eden kazansın diyorum.
Cocu da tartışılan bir teknik direktör….
Ben rakip teknik direktörlerle, takımların içsel sorunları ile çok fazla yorum yapmıyorum. Bize yakışmaz. Biz kendi takımımız ile ilgileniyoruz.
Hayaliniz nedir, bir kez daha Fenerbahçe teknik direktörlüğü mü, milli takım teknik direktörlüğü mü?
Hangi şartlarla ne pozisyonda istenmek önemli.
Milli takım da, Fenerbahçe de olabilir nasip… Belki olacak, belki hiç olmayacak. Ama ben şu an Ankaragücü teknik direktörüyüm. Burada olduğum sürece, Ankaragücü’nün başarısından başka şey düşünmüyorum.
Türkiye’de teknik direktörler uzun süreli çalışamıyor. Çalışabilenler ise oldukça başarılı. Gordon Milne, Beşiktaş tarihinin en başarılı teknik direktörü oldu. Abdullah Avcı Başakşehir ile Fatih Terim Galatasaray ile özdeşleşti. Siz de Ankaragücü’nde uzun süreli çalışmak ister miydiniz. Böyle bir teklif gelirse kabul eder misiniz?
Sezon bitsin de ondan sonra bakarız.
Sözleşmeniz sezon sonunda bitiyor. Bu ifadeniz, sizi sevenleri endişelendirir. Aile faktörü mü etkiliyor karar almanızı? Ailenizi de Ankara’ya getirecektiniz olmadı.
Ailem gelemiyor, çocuklarımın okulları var. Onlar beni çok özlüyorlar. Bursaspor maçı öncesi bir baktım oğlum kendi başına otobüse atlamış, Bursa’ya gelmiş. Daha 15 yaşında. O da Fenerbahçe altyapısında futbol oynuyor. Hocam buraya geliyordu, ben de onunla geldim dedi. Özledim, bu gece seninle kalmak istiyorum dedi. İki gün beraber kaldık. İstanbul’a da beraber döndük.
Oğlunuz bu maçta Fenerbahçe’yi mi, Ankaragücü’nü mü tutar?
Vallahi o herhalde önce Ankaragücü der. Maçta da top toplayıcılık yapacakmış herhalde. Babasının bulunduğu kulübü tutması gerekir diye düşünüyorum.