Ankaragücü, futboldan çok sonucun önemli olduğu maçta lig sonuncusu Balıkesirspor’u 2-0 yenerek maç fazlasıyla liderliğe yükseldi.
Maç öncesi kadrolar açıklandığında ortalık 6,5 şiddetinde sallandı.
Öyle sürprizler vardı ki gözlerime inanamadım esame listesini tekrar tekrar okudum.
14 hafta boyunca ilk 11’in vazgeçilmezleri olan kaleci Akın Alkan, stoper Sinan Osmanoğlu, santrafor Eren Derdiyok yedeğe çekilmişti.
Daha da ilginci, maçlara yedek başlamalarına rağmen hemen her maçta Mustafa Dalcı’nın oyuna ilk aldıkları isimler olan Aatıf Şeşu ve Geraldo, Nadir Çiftçi ile birlikte esame listesinde hiç yoktu.
Anlaşılan Adanaspor maçındaki penaltı olayının ardından üzeri çizilen Nadir’in kaderini Aatıf Şeşu ve Geraldo da yaşayacak.
Belli ki kupada Nazilli Belediyespor gibi son derece zayıf bir takım karşısında bile son derece etkisiz kalmaları, bardağı taşıran son damla olmuş.
Kadrodaki radikal değişiklik sonucu ilk 11’in yaş ortalaması 32,5’lardan 28,5’lara düşen Ankaragücü, ilk yarı biraz bocaladı.
Ghayas Zahid’in 45+4’te gelen mükemmel golü, devre arasında yaşanması olası kaosu büyük ölçüde önledi.
Yoksa, maç öncesi “abilerin” teknik direktör ve yönetim aleyhinde bağrılmaması yönündeki telkinlerine rağmen, istenmeyen görüntüler ortaya çıkabilirdi.
Eren Derdiyok’un yerine santrafor mevkisinde maça başlayan Kwabena Owusu çok istekliydi ama bazen bu isteklilik, bencilliğe dönüştü ve takıma zarar vermeye başladı.
Birisinin Kwabena Owusu’ya gol kadar asistin de önemli olduğunu anlatması gerekir.
İlk yarı için en dikkati çeken görüntüler İshak Çakmak’a aitti.
6 dakika arayla iki kere Nwankwo’nun tekmelerine korkusuzca kafasını uzatıp tehlikeli şekilde yaralanma pahasına rakibini oyundan attırması, maçın rahat kazanılmasında büyük rol oynadı.
İkinci yarı maç Ankaragücü oyuncuları ile Balıkesirspor kalecisi Atilla Özmen arasında geçti.
Atilla Özmen, 2 gol yemesine karşın yaptığı inanılmaz kurtarışlarla maçın adamı olmayı hak etti.
Sezon başı transfer yasağını kaldıramadıkları için son derece kısıtlı bir kadroyla mücadele eden Balıkesirspor, Nwankwo’nun atılmasıyla teslim oldu.
O dakikadan sonra Giray Bulak’ın oyuncularının tek amaçları vardı o da hezimete uğramamak.
Bu yüzden sadece 1-0 mağlup olmalarına karşın, ikinci yarı boyunca da 8-9 kişiyle defans yapmayı sürdürdüler, golü hiç düşünmediler.
Ghayas Zahid sezonun en iyi maçını çıkardı, Murat Uçar, Erdem Özgenç, Tiago Pinto standartlarının üzerinde performans gösterdi.
Galibiyeti küçümsemiyorum ama abartılmaması gerektiğini de düşünüyorum.
Bence asıl tartışılması gereken, kadrodaki radikal değişiklikler ve bu değişikliklerin kalıcı olup olmayacağı.
Ligin en yaşlı ve tecrübeli oyunculardan kurulu kadrosuna sahipken, bir anda takımı 3-4 yaş gençleştirmek, o “anlı şanlı isimleri“ kadro dışında bırakmak kolay kolay cesaret edilecek bir olay değil.
Kim düşünmüş, uygulamaya koymuşsa tebrik etmek gerekir.
Gençleşen Ankaragücü, zaman zaman bocalasa da enerjisini 90 dakikaya yayarak, oyunun hiçbir bölümünde üstünlüğü rakibine kaptırmadı.
Yaşlı kurtlar Erdem Özgenç ve Tiago Pinto, arkalarını kollayacak gençlerin olmasının rahatlığıyla sık sık hücum aksiyonlarına katıldılar.
Hele Pinto’nun maçın son 15 dakikasındaki ofansif katkıları inanılmazdı.
Gelelim asıl sorulara.
Bu radikal değişiklikler kimin eseri, devam edecek mi?
Normal şartlarda teknik direktör Mustafa Dalcı’nın eseri olması gerekirdi ama şu an Hoca’nın böyle radikal kararlar alacak gücünün olduğunu pek sanmıyorum.
Hoca olmadığı sürece takımda bu konuda tek bir kişinin gücü var o da Başkan Faruk Koca.
Bir gözlemimi anlatayım.
Maçı Atila Kiper ile yan yana izliyoruz.
Dakikalar 40’ların başlarını gösteriyor.
Maç 0-0.
Faruk Koca, elinde telefon son derece sinirli şekilde birileri ile görüşüyor.
Sonrasında saha içinde yaşanan gelişmelerden yedek kulübesindeki biriyle konuştuğunu anladım.
Hafta içinde birlikte çıktığımız radyo programında teknik direktör konusundaki katı destekleyici tutumundan vazgeçmiş görünen Faruk Koca, “Bu takımda vazgeçilmeyecek kimse yok” diyerek hem Mustafa Dalcı’ya hem de adları büyük futbolları küçük oyuncularına mesaj vermişti.
Bu mesajın gereği de bu hafta yapıldı.
Bir zamanlar Fenerbahçe’nin eski Başkanı Aziz Yıldırım sık sık soyunma odasına gider, futbolcuları, teknik heyeti uyarır, bazen de taktik verirdi.
Bu yüzden “Azizsilin” terimi futbol literatürüne girmişti.
Bence şu anda da Ankaragücü’nde “Faruksilin” değişimi yaşanıyor.
Bu değişimin mutlaka sancıları olacaktır.
Devre arası ismi büyük bazı futbolcularla yollar ayrılacaktır.
Bu futbolcuların ayrılması, şu an takımda bulunan bazı isimleri mutsuz da edecektir.
Dün de bazı futbolcular, 11’de yer almalarına karşın sanki biraz kırgın gibiydi.
Eren Derdiyok, Abdullah Durak’ta ise tam tersi olumlu yansıma gördüm.
Eren ilk kez yedekten oyuna girmesine karşın, son derece istekliydi, Abdullah da aynı.
Balıkesirspor maçı, böyle bir değişim için fırsat oldu.
Ankaragücü bu fırsatı değerlendirdi.
Bu hafta son derece kritik Samsunspor deplasmanı var.
Arkasından bay haftası ve çıkıştaki Boluspor ile yine deplasmanda oynanacak.
Ankaragücü’nün en büyük şansı, bay haftasını tüm takımlar hafta içinde ekstra maç yaparken geçirmesi.
Rakipler gelecek hafta 3 maç yaparken, Ankaragücü 2 maç yapacak.
Hem Ümraniyespor’u hem de Eyüpspor’u yenen Boluspor, Ankaragücü maçına hafta içinde Samsunspor ile oynadıktan sonra çıkacak.
Ankaragücü, yorgun Boluspor’u deplasmanda yenerse, çok çok büyük bir avantaj yakalar.
Hele Samsunspor maçı da kaybedilmezse avantaj, katlanarak artar.
Bakalım “Faruksilin” değişimi bu maçlarda ne kadar etkili olacak?
Şu anda, Erzurumspor hariç Ankaragücü’nün tüm rakipleri resmen dökülüyor.
Rakip sadece Erzurumspor kalsa sorun değil, nasıl olsa 2 takım Süper Lig’e direkt çıkıyor.
Sezona hayal kırıklıkları ile başlayan Samsunspor, Fuat Çapa ile çıkış yakaladı.
Altınordu’yu da deplasmanda çok rahat geçtiler.
Fuat Çapa, Ankaragücü’nü de yenerek ilk 2’nin iddialı takımlarından biri olmak istiyor.
Mustafa Dalcı için kaybetmek hele de geçen sezon halef/selef olduğu Fuat Çapa’ya kaybetmek sıkıntı yaratabilir.
Zor ve seyri zevkli bir maç bizi bekliyor.
Son sözüm TFF’ye…
Şu deplasman yasağı kararınızı bir kez daha gözden geçirin.
İnsanların morale ihtiyacı var.
Şöyle bir deplasmanı en az 4-5 bin kişi yapar.
Deplasman farklı bir kültür, futbola bağlılığı kat kat artırıyor.
İnsanları futboldan soğutmayın.
METİNER ERDEM