Ankaragücü yine kaybetti.
Daha iki gün öncesine kadar transfer tahtası kapalı olan Balıkesirspor karşısında alınan 2-1’lik yenilgi sürpriz miydi?
Evet yenilgi sürprizdi ama Ankaragücü’nün hazır olmadığı, bu maçın çok zor geçeceği herkes tarafından biliniyordu.
Zamana ihtiyacı olan Ankaragücü, milli maç arasını çalışmak, eksiklerini gidermek yerine yine şampiyon takımdan birilerini göndermek, yerine adam aramakla geçirmişti.
Buna rağmen, en azından taraftar desteğiyle, henüz yeni transferlerini oynatamayan Balıkesirspor karşısında zor da olsa 3 puan alınacağı, en kötü beraberlikle yetineceği konuşuluyordu.
Taraftar desteği de çare olmadı Başkent ekibine.
Maça gelince, aslında herkese “acaba oluyor mu?” dedirten bir 45 dakika geçirdik.
Balıkesirspor’u sahasından pek çıkartmayan, rakibe ileride basan bir Ankaragücü vardı ilk yarı sahada.
Umut Nayır, taraftar ile yeniden buluşmanın heyecanı ile büyük gayret gösteriyordu.
Erdem sağ kanatta, rakip defansla boğuşuyor, ortaları ve kornerleri ile yürekleri hoplatıyordu. Pitsula her ileri çıkışında tehlike yaratıyordu. Üst direğin içine vurup geri gelen müthiş şutu görülmeye değerdi.
Eksi yönler de açık seçik duruyordu. Takım sadece sağ kanattan Erdem ile hücum edebiliyordu.
Sol kanattaki isimler ise esame listesini doldurmaktan başka işe yaramaz görüntüdeydi.
İlhan Parlak yine bal yapmayan arı gibiydi, çok koşuyor, mücadele ediyor gözüküyor ama ayağına gelen her topu da eziyordu.
İlhan’a yer açmak için ön liberoya çekilen Pitsula, adeta “ben forvet arkası oynamak istiyorum, fırsat verin” diye bağırıyordu.
Herkesin gördüğünü maalesef İsmail Kartal görmekten ısrarla kaçınıyor, en ufak bir değişiklik yapmıyordu.
İkinci yarı Umut ile bulunan gol yüzleri güldürse de şanssız bir pozisyonda beraberliğin gelmesi, takımın kimyasını bozdu.
Şuursuzca baskı, geride derin boşluklar doğuruyordu, yapılan değişiklikler de yaraya merhem olmuyordu.
Sonuçta gelen ikinci gol…
Kaybedilen sadece 3 puan olmadı.
Zaten pamuk ipliğine bağlı olan taraftar- İsmail Kartal ilişkisi de koptu.
Özellikle, yoğun tepki gösterilen İlhan Parlak’ın sonuna kadar oyunda tutulması taraftarı çılgına çevirdi.
Kartal’ın yaptığı şey, belki oyuncusuna sahip çıkma adına hoş bir tutumdu ama maçın kaybedilmesinde bu inatçı tutumun payı büyük oldu.
Basın toplantısında maçın en kötüsü olan İlhan’ı göklere çıkarması da, adeta meydan okuma gibiydi.
İsmail Kartal, gerek maç öncesi, gerekse maç sonunda yaptığı açıklamalarla kredisini tüketti.
Haftaya dörtte dört yapan Rizespor ile deplasmanda oynanacak maç, artık Başkent temsilcisi için hayati önem taşıyacak.
Rizespor maçı da kaybedilirse; hani bir söz vardır ya, “Tak sepeti koluna herkes kendi yoluna” diye…
İsmail Kartal, kendi yoluna giderken, sizce kimi koluna takar dersiniz?