Ankara’nın taşına bak.
Gözlerimin yaşına bak.
Uyan uyan Gazi Kemal.
Şu feleğin işine bak.
Kılıcını vurdun taşa.
Taş yarıldı baştan başa.
Uyanda bak Gazi Kemal.
Başımıza gelen işe.
Ankara’nın dardır yolu.
Düşman aldı sağı solu.
Sen gösterdin paşam bize.
Böyle günde doğru yolu.
Ankara’da yerleşim tarihi Tunç Çağı Hatti uygarlığına kadar uzanır.
Milattan önce Hitit ve Frigya uygarlığı sonrasında Lidyalılar, Farslar, Makedonlar, Galatalılar, Roma, Bizans imparatorlukları, Selçuklular ve Osmanlı imparatorluğu dönemi takip etmektedir.
23 Nisan 1920 tarihinde kurulan Türkiye Büyük Millet Meclisi, hükümet merkezini Ankara olarak
ilan etmiştir.
13 Ekim 1923 Ankara Türkiye’nin başkenti oldu.
Ankara bir tutku şehiridir.
Seven kalbinde bir yerde ona taht kurar.
Sevmeyen bir daha gelmek istemez.
Ankara şair ruhludur.
Nice medeniyetlere kucak açmış anaç bir şehirdir.
Doğurgandır.
Ankara şairler, ressamlar, yazarlar, tiyatro, opera, bale, sanatçılarını yetiştirmiş daha sonra
çocuklarını başka şehirlere elinden kaçırmış anne babaların şehridir.
Sokaklarında komşuluk yardımlaşmanın Ahiliğin ocağıdır.
Ege’nin efeleri gibi Seymenleri ,Atasını Dikmen sırtlarında karşılayan cengaverler şehridir.
Bütün yollar Roma’ya çıkarken Roma Anakara’yada uğramıştır. (Julian) Julyen sütunu ve
(Augustus) Ogüst tapınağı ile göğsünü gere gere şehrin simgesidir.
Güneş doğudan doğarken, Hitit Güneşi Ankara’ya Hüseyin Gazi ve Elmadağ’dan günaydın diyerek
güne başlar.
Ankara kalesinin dar sokaklarında medeniyetin ayak sesleri ve insan sesleri kale duvarlarına asılı
kalmıştır.
Ulus meydanı birçok medeniyeti görmüş ve tanık olmuş büyük büyük babamız gibidir.
Atatürkheykeli her gün halkını selamladığı evinin avlusu gibidir.
Tarihi Roma hamamları kalıntıları ,başkentin simgesi, turizme ışık tutan zenginliğidir.
Ankara tren garı ile hasretleri sevince kavuşturan bir köprüdür.
Kavaklıdere bağları ile üzümleri ezip şarap tanrısı Dionysos’a kadehini uzatan Ankara’nın bir
semtidir.
Çankaya’da bulunan, çölde vahayı andıran Papazın bağı, her millete ve medeniyetlere kucak
açmış yazın baharın serinliğini, dinginliği sunan Babil’in asma bahçeleri tadındadır.
Keçiören, Mamak, Kayaş bağ evleri Atatürk’ün dinlenmek için gittiği en zor günlerinde kendisine
kucak açan nefes almasını sağlayan yerlerdir.
Ankara, sanatın ve sanatçıların doğduğu ve başak şehirlere sanatın ulaşmasını sağlayan bir
lokomotiftir.
Bakırcılar çarşısı, Sobacılar çarşısı, Samanpazarı, Atpazarı Ankara kalesiyle hafta sonları doğa
gezginleri ve fotoğraf tutkunlarının öncelikli yerleridir.
Eski adıyla Bayındır, Çubuk, Çamlıdere, Eğrekkaya barajları Ankara’nın suyunu taşıyan can
damarlarıdır.
Çamlıdere, Kızılcahamam Ayaş, Bala, Elmadağ doğa tutkunlarının bol oksijen ile tanışmasını ilk
adresleridir.
Ankara seksen bir iline kucak açıp koruyan, gözeten büyük bir ailenin hem annesi hem babasıdır.
ALİ YILMAZ