Fenerbahçe bir kulpundan tuttuğu Türkiye Kupası’nı berbat futbolla Akhisar Belediyespor’a armağan etti. Aslında, pek de armağan etti sayılmaz, “Akigolar” bileğinin hakkı ile Fenerbahçe’yi evire çevire yenerek kupanın sahibi oldu.
Acılı köftesiyle ünlü Akhisar, bu sezon üç yengi ile hem kupayı Fenerbahçe’nin elinden kaptı hem de şampiyonluk umutlarını büyük ölçüde azalttı. Akhisar’ın ünlü damak çatlatan acılı köftesi, Kanarya’ya yaramadı, midesine oturdu.
Sezona Avrupa Kupası’nda final oynama, Süper Lig ve Türkiye Kupası’nda şampiyonluk kazanma amacıyla başlayan Fenerbahçe, ne yazık ki teknik direktör Aykut Kocaman’ın artık inadı aşan, tutuculuğa evrilen oyun anlayışı ve kadro seçimi ile tam bir düş kırıklığı yaşadı, taraftarına saç baş yoldurdu. Elde kalan tek umut, ligi ikinci bitirerek Şampiyonlar Ligi’ne katılabilmek.
Eğer, Bursaspor ve Akhisarspor karşısında utandıran futbol son iki maçta da sürerse bu umut da bitecek, kala kala Avrupa Kupası kalacak. Tabii orada da ön eleme maçlarını kazasız belasız geçmek koşuluyla. Geçen sezon bütçesi ve oyuncu niteliği bir hayli düşük Vardar karşısında yaşanan felaket yinelenmezse.
Başkent’te eşitlikle sonuçlanan Osmanlıspor maçının ardından müthiş ivme yakalayan, seri yengilerle bir anda şampiyonluk potasına giren Fenerbahçe, son maçlarda yine o bilindik, can sıkıcı, taraftara saç baş yolduran oyunu ile yeşeren umutları soldurdu. Matematiksel olarak umudu olsa da, Beşiktaş yengisiyle eli güçlenen Galatasaray bu aşamadan sonra şampiyonluğu karşıtlarına vermez.
Kuşkusuz, Fenerbahçe’nin son maçlardaki kötü oyununda, Bursaspor karşısında son anda gelen yengide ve Akhisarspor yenilgisinde her zamanki gibi Aykut Kocaman’ın saplantıları, oyuncu tercihleri etkili oldu. Artık sağır sultanların bile duyduğu, ama gözlerin görmeye başladığı Atıf, Alper tutkusu, inadı var Aykut hocanın.
Her maçın ardından deneyimli spor yorumcularının, kalemlerin sürekli dile getirmesine, yazmasına karşın Aykut Kocaman, “Ben bildiğimi yaparım. Siz de kim oluyorsunuz” dercesine iki futbolcuda, hatta ikinci yarıda ortalıkta gözükmeyen Gıulıano’da ısrarını, inadını her maç sürdürüyor. Allah aşkına bu sezon hangi maçı tek başına almış Alper Potuk. Mankenlerle sabaha dek gezen, magazin basınına malzeme olan bu oyuncudaki ısrarı, isteği anlamak gerçekten çok zor.
Yaşı bir hayli ilerleyen Mehmet Topal da artık teklemeye, hatta takıma zarar vermeye başladı. Nitekim kupa final maçında kaptırdığı bir top Fenerbahçe ağlarına gitti. Mehmet, lig maçlarında da zaman zaman bu tür hataları yapıyor. Orta sahada birlikte oynadığı Josef’i de olumsuz etkiliyor.
Yetenekleri tartışılmaz Valbuena’dan neden yeterince yararlanılmıyor anlamak mümkün değil. Neymiş efendim, hamle oyuncusuymuş, sonradan girince daha etkili oluyormuş. Aykut Kocaman, Valbuena eleştirilerini bu gerekçelerle göğüslemeye çalışıyor. Doğru Fransız oyuncu sonradan oyuna girdiği maçlarda etkili oyunu, asitsi ve golleriyle sonuca olumlu katkı yaptı. Ancak, etkisiz, silik ve savruk oyunlarıyla sahada tel tel dökülen Alper, Atıf, Gıulınao, Mehmet Topal her maça ilk 11’de başlarken, Valbuena’nun , Fernandao’nun yedek kulübesinde oturması hangi gerekçe olursa olsun savunulamaz. Artık tutuculuğa evrilen inadın, ısrarın bedelini bu sezon çok ağır ödedi Fenerbahçe. Çok katılmak istemiyorum ama katı tutumu ile , “Aykut Kocaman Fenerbahçe’yi değil, ancak Konyaspor’u çalıştırır” iddialarını güçlendiriyor. Tamam hocam, 3 Temmuz’da kulübü sahiplendin, Avrupa Kupası’nda yarı final oynattın. Ama, bu oyun anlayışına, oyuncu tercihlerine artık dayanmak mümkün değil.
Aykut Kocaman, herkese eşit, adil, doğrudan yana, dürüst hoca olarak bilinir. Doğru bu insani niteliklerine hiç kimse bir şey söyleyemez, yadsıyamaz.
Ancak, Valbuena ve Fernandao’ya, 90 dakika sahada tutmadığı Soldado’ya çok adil yaklaşmıyor, Alper’e, Atıf’a gösterdiği, hoşgörüyü, sabrı onlara göstermiyor. Sahiden son vuruşları ile etkin golcü kimliği bulunan Soldado neden oyunun tüm bölümünde sahada kalmıyor?
İşte burada yanılıyor Aykut Kocaman’ın adalet terazisi. Hocam, hiç olmazsa son iki maçta adalet terazin düzgün olsun, yanılmasın da Fenerbahçe Şampiyonlar Ligi’ne katılabilsin.