Komşumuzun deposunda bir kenara atılmış bulduğum araba lastiğinin iç parçası ile uzun zamandır kafamda planını yaptığım sapan projemi gerçekleştirmek için malzemelerim hazırdı.
Y harfi biçiminde çatal bir ağaç dalını kabuklarından temizledim. Uçlarına çentikler açtım. Araba lastiğinden kestiğim lastik parçalarını bu iki çentiklere bağladım. Çentikleri açma amacım sapanın ucuna taktığım lastiklerin bu yerlerden aşağıya kaymaması. Lastik uçlarının diğer uçlarına ise küçük
dikdörtgen biçiminde bir deri parçası kestim. Onların ucuna iki delik açıp lastik
uçlarını buraya bağladım.
Artık sapanım hazırdı.
Zaman kendi oyuncağını kendin üret zamanıydı.
Amacım uzak mesafelere dizdiğim teneke kutu veya boş şişelere nişan alıp nişancılığı mı geliştirmekti.
Sapanıma küçük çakıl taşlarını koyup uzun mesafedeki hedeflerime atmaya
başladım. Hiç de fena değildim. Attığımı vurmaya başladım. Mahallede sapan ile atış yaptığımı gören arkadaşım Kaan yanıma geldi. O da elinde gösterişli sapanı ile kalan hedeflere atış yapmaya başladı. İkimizin de nişancılığı fena değildi.
Bir süre sonra hareketsiz hedefler tat vermemeye başladı.
Kaan “hadi gel bizim bahçede kuşlar var onlara birazda atış yapalım ne dersin? dedi.
“Yok ya yazık ben canlılara kıyamam üzülürüm.” dedim.
Ama Kaan kuşları sapan ile vurmayı kafaya koymuş bir kere.
Bahçede öyle güzel kuş sesleri geliyor ki ben onların sesini dinlemeye başladım. Sapanımla Kuşlara atış yapmamam hoşlarına gitmiş olacak ki, bu kararımı duymuşlar da bana konser vermeye başlamışlardı sanki. Tam karşımda bana bakan ağaçtaki sulu sulu elmaları görünce dayanamadım ve dalından elmaları koparıp yemeye başladım.,
Kaan’ın sapanla kuşlara atışlarına devam ediyordu. Bir anda o öten güzelim kuşlar rüzgâr olup uçmaya başladılar. Ortalık sessiz, öğrenciler okulu terk ettikten sonraki gibi koridorlar bomboş kimsesiz kaldı.
“Yaaa Kaan yaptığını beğendin mi. Senin yüzünden o güzelim kuşların hepsi bizi terk edip uçtu gitti. Bir daha o güzelim ötüşen kuşlar bahçenizin yanından bile geçmeyecekler”.
Kaan’ın umurunda bile değildi elinde sapanı ile hala kuş vurma sevdası ile bahçede topaç gibi dolanıp durdu.
Bu durumdan sıkıldım elimde sapanım ile bahçeden ayrıldım. Yol üstünde ötüşen kuşlar sanki beni çağırıyor gibiydiler. Hep derler ya, “içimde ki şeytan seni dürter” hadi sende bir kere sapanla şu kuşlara bir atış yapsan ne olur ki” dedi.
Nasıl bu hale geldim bilemiyorum kendimi kaybedip, yerden aldığım bir taşı sapanıma koydum. Karşımda duran, içinde kuşların ötüştüğü ağaca atışımı yaptım. Bir iki üç derken ağaçtan bir kuşun düşüşünü gördüm.
O anda kendime geldim” ben ne yaptım, savunmasız minicik bir cana kıydım”.
Gözlerimden yaşlar akmaya başladı ama nasıl ağlıyorum. Korka korka ağaçtan yere düşen kuşun yanına gittim. Çalı çırpı arasında rengârenk kanatlı minicik bir kuş çırpınıyor. Hemen yerden yatan kuşu avucumun içine aldım. Bu bir kanaryaydı. Minicik kalbi nasıl hızla atıyordu. Ürkmüş çok korkmuştu.
Avucumun içinde çırpınmaya başladı. Minicik renkli kabloya benzeyen bacaklarından biri kırılmıştı.
“Çok özür dilerim minik kuşum, nasıl böyle canice bir işe kalkıştım, senden özür diliyorum” dedim.
Hemen evimize avucumda minik kanaryayı da alıp daha fazla incitmeden koştum. Evde kimse yoktu. Yaralı renkli kabloya benzeyen ayağı kırık kanaryayı küçük bir kavanoza koydum. Gerekli malzemeleri alıp kanaryanın yanına geldim kanaryayı küçük kavanozdan çıkardım. Önce kırık bacağına zeytinyağı sürdüm. İki küçük dal parçası ve yara bandı ile ayağını sardım. Minik kuş biraz
sakinlemişti avucumun içine biraz su koydum bir iki yudum içti. Utancımdan kanaryanın gözlerine bakamadım.
“Beni affet nasıl şeytana uydum senin canını yaktım. Âmâ sana söz veriyorum bir daha ne sapanı elime alırım nede savunmasız kimseye böyle hareketlerde bulunmam. Sana söz veriyorum minik kuşum. Tekrar tekrar senden özür diliyorum”.
Minik kuş biraz kendine gelmiş gibiydi.
Avucumun sıcaklığı ile sanki korkusu da azalmıştı. Tekrar Uçar mı diye yavaşça avucumu açtım. Pırrr diye minicik kanatlarını özgürlüğü için çırptı. Sabun köpüğü gibi gökyüzüne uçup gözden
kayboldu.
Sapanımı alıp bahçemizin bir köşesine derince bir çukur kazıp gömdüm. Bu olayda bana çok büyük bir ders oldu.
ALİ YILMAZ