Aslında yazmakta epey geç kaldığımın farkındayım. Ülkenin o kadar sorunu varken bir de Arda Turan olayı gündeme oturdu.
Bir gece kulübünde başlayıp hastanede sonlanan Başakşehirli futbolcu Arda ile şarkıcı Berkay arasındaki nahoş olay, spor gündeminin bir numarası oldu. Hiç kuşku yok ki taciz iddialarından silah çekmeye dek varan irite edici olayın bu denli ilgi görmesi bir zamanlar dünya yıldızı olarak gösterilen Arda Turan’ın işin içinde olmasından kaynaklanıyor.
Bilmem bu Arda’nın kaçıncı vukuatı. Ama gerçek olan şu ki, Tanrı’nın lütfu yeteneklerini heba eden, kullanamayan bir futbolcu söz konusu. Kendi halinde mütevazı Bayrampaşa’dan çıkıp tırnağı ile kazıyarak ülkenin en büyük kulüplerinden Galatasaray’da oynayan, sonrası Atletico Madrid ve Barselona formaları ile La Liga’da boy gösteren Arda’nın tükenişinin son aşamalarından birisidir bu tatsız olay.
Ali Sami Yen’de top toplayıcılığından başlayıp, La Liga’ya dek uzanan başarı öyküsünü hiç doğru okuyamadı, ayağına gelen fırsatı değerlendiremedi Bayrampaşa’nın yardımsever çocuğu.
Oysa, orta halli, Atatürkçü, laik ailenin evladı olarak yetişen Arda Turan, eline geçen transfer paraları ile mahallesindeki yoksullara, dostlarına, ihtiyacı olanlara yaptığı yardımlarla gönülleri kazanmıştı. Başarılı futbolculuğunun yanı sıra elinin açıklığı ve cömertliği ile övgüler alıyordu. Ne olduysa İspanya’daki yaşamı ile oldu. Para içinde yüzen Arda’nın yanındaki arkadaşları, çevresi değişti. Belki de zirveden aşağıya yuvarlanmasında kendi gibi sorumsuz futbolcu, magazin yapımcısı arkadaşları önemli rol oynadı. O artık sahaların değil, gece yaşamının aranılan ismi idi.
Bir insanın yaşamı boyunca göremeyeceği parayı kazanan Arda, Barselona’da oynadığının farkında olmayarak kendini iyiden iyiye gece hayatına kaptırdı. Takım arkadaşları, ki her biri dünya yıldızı izin gününde bile antrenman yaparken, o uçağa atlayıp soluğu İstanbul’da, Bodrum’da, Çeşme’de aldı. Bir türlü kavrayamadı Barselona’nın ve La Liga’nın büyüklüğünü, önemini, dünya ligi olduğunu. Ağırlaşan fiziği sahada koşmasına, yeteneğini sergilemesine engel oluyor, takımda yer bulamıyordu. Gece kuşu olmanın ve sorumsuz davranışlarının bedelini Barselona’dan gönderilmek ile ödedi. Sonuç soluğu geldiği yerde Türkiye’de aldı. Başakşehir’e transfer oldu.
Huylu huyundan vazgeçmez derler ya, yaşanan olaylardan ders almamışcasına Başakşehir forması altında da huysuzluklarına devam etti, hakemlere, rakip oyunculara centilmenlik dışı hareketlerini sürdürdü.
Eline fazla para geçtikçe, statüsü, yaşamı üst sınıfa evrildi, o bildiğimiz sevimli afacan yerini sahada hırçın kavgacı, gece kulüplerinde boy gösteren, belinde silah taşıyan, spor basınından çok magazin ve üçüncü sayfa haberleri ile öne çıkan kişiliğe bıraktı. Hele Ulusal Takımda oynadığı dönemde prim haberinden ötürü neredeyse babası yaşındaki usta gazeteci Bilal Meşe’nin boğazını sıkması, yumruk sallaması ona olan sevginin, saygının azalmasına yol açan affedilemeyecek kusurlu hareketti.
Dedim ya, bir zamanlar dünya yıldızı olarak gösterilen Bayrampaşa’nın afacan ve sevimli çocuğu Allah’ın kendine armağanı olan yeteneklerini yeterince kullanamadı. Ha, belki dünyalığını kurdu, ailesine ve çocuklarına servet kazandırdı. Ama futbolculuğundan çok, saha dışı olayları anımsanacak hep.
Keşke o da Hakkı Yeten, Metin Oktay, Lefter Küçükandonyadis, Can Bartu, Turgay Şeren, Metin Kurt, Oğuz Çetin, Aykut Kocaman, Mehmet Özdilek, Şenol Güneş, Fatih Terim, Metin, Ali, Feyyaz, Rıdvan ve oyunculukları ile öne çıkan diğerleri gibi Türk futboluna damgasını vursaydı.
Ama olmadı Arda yeteneklerini kullanamadı, geçe yaşamı ile bitirdi Hele bir de hapis cezası alırsa. Başakşehir’de oynar ama bu psikoloji ile ne kadar verimli olur? Orası muamma. Aslında, geleceğin futbolcu adaylarının alacağı öyle çok ders var ki Arda’nın yaşamından.
ŞÜKRÜ KARAMAN