Spor medyasının güvenilir ve deneyimli kalemi Cemal Ersen, Milliyet Gazetesi’ndeki Başkent Kulisi köşesinde, hafta sonu İstanbul’a yapılan Merkez Hakem Kurulu’nun sezon öncesi seminerinde hakemlere sözlü olarak verdiği talimatları gündeme getirdi.
Cemal Ersen’in yazısının o bölümünde şu ifadelere yer verildi:
Başkanların yasaktan haberi var mı?
Merkez Hakem Kurulu’nun sezon öncesi semineri geçen hafta İstanbul’da yapıldı.
Başkan Zekeriya Alp’in sert mesajları olduğunu biliyoruz. Alışılmışın dışındaki bu tavrı, bazı hakemleri rahatsız etmiş olabilir, ki etmeli de…
Elbette MHK Başkanı sıfatıyla uyarıları olacaktır. Aile içinde kalması gereken şeyler de… Ancak sözlü verilen talimatların hakem dışında muhatabı varsa, bunun gizli kalması sıkıntı yaratabilir.
Örneğin; kulüp başkanları artık maçtan sonra “hakemi tebrik etmek” için dahi olsa soyunma odasına inemeyecek, kapıyı çalamayacak. Haberdar olmayıp deneyenler, hakem tarafından rapor edilecek ve MHK’ye bildirilecek. Sonra da ceza tabii.
Hangi amaçla bu kararın alındığını kestirmek zor değil. Geçmişte bu ilişkileri amacından saptıran, hatta daha ileri gidenler oldu.
Lakin, hakeme yapılan uyarının kulüpler tarafından da bilinmesi gerekir.
Mesela başkanların haberi var mı? Yok.
Daha ileri gideyim, disiplin talimatına konuyla ilgili bir hüküm koyup, yaptırımların duyurulması doğru olmaz mıydı?
Endişem, hakemlerin yeni bir gerilimin parçası haline getirilmesi…
Başka bir Alp
MHK Başkanı Alp’ın seminer sırasında düzenlediği basın toplantısına Trabzonspor maçı nedeniyle katılamamıştım. Medyanın ilgisinin fazla olmadığını duydum. Oysa gazete sütunlarında, televizyon ekranlarında hakemler üzerinden yorum yapanların dikkatle takip etmesi gereken konular işlenmiş. Elimden geldiğince yeni talimatları ve değişiklikleri not ettim.
Bir de MHK Başkanı Alp’ın ilk döneminden çok farklı ve söylemlerinin de keskin olduğunu öğrendim.
Malum geçen sezonun sonuna hakemler damga vurmuştu.
Belli ki, Alp ve ekibi işi baştan sıkı tutup, daha geniş bir kadro seçeneği ile “hata” kabul etmeyecek bir strateji izleyecek.
Bunu yaparken, tarafsızlık ve adalet ilkesinden şaşmazlar ise, hakemler arasındaki gruplaşmaların önüne geçip, iç huzurun yeniden tahsisine katkı sağlayabilirler.
Galiba şu dönem en çok ihtiyaç duyulan da, bu ayrışmanın ortadan kalkması!