Eryaman Stadı, 12 Eylül Pazar günü Başkent derbisine ev sahipliği yapacak.
Başkent’in iki köklü takımı tam 40 yıl sonra alt ligde derbi oynayacak.
Ankaragücü ve Gençlerbirliği son olarak 21 Şubat 1981’de alt ligde karşı karşıya gelmişti.
19 Mayıs Stadı’nda 40 yıl önce oynanan 2. Lig B Grubu 21. Hafta maçını Ankaragücü Sertaç ve Mehmet’in golleriyle 2-0 kazanmıştı.
Sonrasında Ankaragücü düştü, Gençlerbirliği düştü ama hiç ikisi birlikte alt ligde yer almamıştı.
Acı ama Başkent’in kaderinde biri 111, diğeri 98 yıllık iki kulübün 40 yıl sonra alt lig derbisine tanıklık etmek de varmış.
İki takımın arasındaki bugüne kadar oynanan 84 maçta Ankaragücü’nün 33, Gençlerbirliği’nin ise 27 galibiyeti bulunuyor.
Ankaragücü bu maçlarda 115 gol atarken, Alkaralar 109 golle karşılık verdi.
Fikstür gereği maç Ankaragücü’nün sahasında oynanıyor gözükecek.
Bunun anlamı, deplasman yasağı kuralına göre Gençlerbirlikli taraftarın stada giremeyeceği.
Seyirci avantajı Ankaragücü’nde olacak.
Bu cümleye “Gençlerbirliği taraftarına izin çıksa, kaç kişi gelir ki zaten” diye itiraz eden Ankaragüçlüler olacaktır elbet.
Onlara “Eğer maça ilginiz Kocaelispor maçındaki gibi olacaksa, en az sizin kadar Gençlerbirlikli o statta olur” gibi iddialı bir cevap verebilirim.
1,5 yıllık aranın ardından ilk buluşma olan Kocaelispor maçına sadece 1334 Ankaragüçlü geliyorsa bu bir skandaldır.
Bu skandal için sorumlu aramanın anlamı yok.
Maça gelmeyen taraftar kadar, taraftarla bütünleşmek yerine kavga yolunu seçen yönetim de bu tablodan sorumludur.
Neyse ki Başkan Faruk Koca, son günlerdeki konuşmalarıyla sert söylemlerinden vazgeçmiş görünüyor.
Ayrıca Ankaragücü, son gün Zahid ve Nadir transferi ile taraftarla arasındaki buzları bir nebze eritti.
Özellikle Zahid transferinin camia üzerindeki etkisi çok fazla oldu.
Camiada yeniden şampiyonluk konuşulmaya başlandı, sosyal medyada eleştiriler “normal” düzeye indi.
Ankaragücü’nde bu barış ortamının sürmesi için mutlaka Gençlerbirliği maçının kazanılması şart.
Aksi takdirde diye bir cümle kurmanın anlamı yok.
Aksi takdirde neler olacağını zaten herkes tahmin edebiliyor.
Sarı Lacivertliler beraberliğe razı olur mu?
Gelecek adına umut verecek güzel futbol olursa, bir istisna olabilir.
TSYD Kupası maçında ya da ilk 3 haftada sergilenen futbolda değişiklik olmadan alınacak bir beraberliğin yenilgiden farkı olmaz.
Ankaragücü maça stresli başlayacak da Gençlerbirliği rahat mı?
Metin Diyadin, sıkıntılı bir sezon başlangıcı yaptı.
Herkes tam kadro çalışmaya başlarken, o yeni yeni kadro kuruyordu.
Üstüne üstlük başlangıç fikstürü zordu.
Metin Diyadin’in en az bir aylık kredisi vardı.
TSYD Kupası’nı da kazananınca bu kredi iyice arttı.
Metin Hoca, ilk 3 maçında 1 puan alarak bu kredisinin büyük kısmını harcadı.
Artık Gençlerbirliği taraftarı da puan ya da puanlar bekliyor tecrübeli hocasından.
Ayrıca da gelecek adına umut vaat eden güzel futbol.
Bu yüzden Pazar günkü maça sadece Mustafa Dalcı değil Metin Diyadin de stresli çıkacak.
Maçın favorisi ev sahibi de olmasından dolayı Ankaragücü’dür.
Ama şu an sezon başında Gençlerbirliği’nin yaşadığı sorunları Ankaragücü yaşıyor.
Özellikle forvet hattında yaşanan kadro sıkıntısı ciddi sorun.
Zahid, çok önemli transfer ama Haziran ayından beri kulüpsüz olduğundan bu maçta oynaması, oynasa dahi etkili olması çok zor.
Takımla 10 gündür antrenmanlara çıkan Nadir ve Aatıf için de aynı sorunlar geçerli.
Eren, sezona çok kötü başladı, milli maç arasını değerlendiremediyse o da ciddi katkı yapamaz.
Sakatlıkları süren Owusu ve Hasan Hüseyin en az 2-3 hafta daha olmayacak.
Cem Ekinci de cezalı.
Bu durumda gol beklentilerinin muhatabı bal yapmayan arı Geraldo ve Ariyibi olacak.
Ya da Denizlispor maçındaki gibi Ali Kaan, Yusuf gibi sürpriz isimler ortaya çıkacak.
Gençlerbirliği ise Eleke transferi ile forvette umutsuz vaka Lima’ya alternatif buldu.
Eleke’nin hazır gelmesi büyük avantaj.
Konyaspor ile oynanan hazırlık maçında sansasyonel bir skor aldılar.
Şu anda moraller tavan yapmış durumda.
Bu yüzden İddaa bile oran belirlerken, iki tarafa eşit şans vermiş.
Evet Ankaragücü maçın favorisi ama şu an için forvette yaşadığı sıkıntılar maçta çok ama çok zorlanacağının habercisi.
Ankaragücü bu sıkıntıları ancak taraftar desteğini eksizsiz bir şekilde arkasında bulursa rahat aşar.
Gün ve saat, bu maçın kapalı gişe oynanması için son derece müsait.
Ankaragücü taraftarı önce 1334 lekesini silmeli, sonra da 90 dakika hiç olumsuz tezahürat yapmadan takımını desteklemeli.
Tepki gösterecekse de 90 dakikanın tamamlanmasını beklemeli.
Kişisel dileğim klasik olacak ama iyi oynayan kazansın.
Son olarak maçın hakemi Burak Pekkan konusunda Gençlerbirliği tarafında itirazlar var.
Hakemin geçmişte Ankaragücü altyapısında oynadığı iddia edildi.
Ayrıca 4. hakem olarak orta hakemin eşi Gamze Pekkan’ın atanması da tarihte bir ilk.
Bir hatırlatma da şöyle yapayım.
Erman Toroğlu, Ankaragücü’nde futbol oynadıktan sonra çok uzun yıllar hakemlik yaptı.
Hakemlik hayatında sadece 1 kez Ankaragücü’nün resmi maçını yönetti.
O da yine bir Başkent derbisiydi ve iki takımın hiçbir iddiası kalmadığı son haftalardaki bir maçtı.
O maçı penaltı golü ile Ankaragücü 1-0 kazanmıştı.
Keşke MHK, eskiden olduğu gibi bu tür ayrıntılara biraz dikkat etse.