ALİ YILMAZ – Dağlarda geçen yirmi beş yılım. Doğa yürüyüşüme Ankara Dağcılık kulübü ile başladım. Kulüp “bin dokuz yüz kırk yedi” yılında kurulmuş. Dağcılık, mağaracılık, kayak, trekking dallarında halen faaliyet gösteriyor.
Yıllardır birçok gurup ve kulüp ile yürümeye devam ediyorum.
Doğa yürüyüşleri ile (trekking) tanışmam Ankara Operası korosunda bir arkadaşımızın vasıtası ile Ankara’nın Çamlıdere ilçesi Yünlü Yaylası’nda oldu.
Çamlıdere Ankara’ya yüz kilometre uzaklıkta, yemyeşil orman dokusu ile kaplı muhteşem bir yer.
Doğada yürüdüğüm ilk günümden bu güne kadar arkadaşımın sayesinde çok iyi bir iş yaptığımı söyleyebilirim.
Doğa ile buluşmak hayatıma yeni bir şekil vermemi sağladı.
Birçok arkadaşımı da şehrin stresinden kurtarıp doğa ile tanıştırmamın gururunu yaşıyorum.
Bu sporu yapmak için öncelikle ayak bileklerini kavrayacak bir bot, özelikle su geçirmez özeliğe sahip olması gerekiyor. Sırt çantası. İki adet baton dediğimiz yürüyüş esnasında sizin yükünüzü doğru kullanıldığında en aza indiren bir nevi bastona sahip olmanız gerekiyor. Bunun yanında yaz kış çantanızın bir köşesinde ilk yardım malzemesi. Yağmurluk, bere, düdük, iyi bir bıçak, eldiven, mevsimine göre pantolon. Tabi ki olmazsa olmaz, çantanızda kumanyanız ve suyunuz. Enerji için tatlı tuzlu kuruyemiş yanınızda bulundurulması önemli yiyecekleriniz oluyor. Ayrıca ter emici termal üst giysileriniz sizin konforlu bir doğa yürüyüşü yapmanıza yardımcı olacaktır.
Doğa yürüyüşüne ilk başlayanlar yanında muhakkak tanıdık birini ister. Zamanla bu çekingenlik ve acemilik kurulan dostluk ve arkadaşlıklarla atlatılır. Doğada yürüyüşe gelen her kesimden meslekten kişiler işlerini stresini bulunduğu mevkiini evine bırakıp öylece doğada oluyorlar. Mesleğini de yanında getirirse dağlarda yürümek bir işkenceye döner. Doğada herkes eşit şartlarda ve ortamda olmak zorunda. Müdürmüş, sanatçıymış, askermiş, memurmuş, ev hanımıymış, öğrenciymiş diye kimseye doğa konfor sunmuyor. O konforu siz kendinize yaratmak zorundasınız.
Tanıdık birinin tavsiyesi ya da kendiniz internetten bir gurup rehberine ulaşıp doğada yürümek istediğinizi telefon ile söylüyorsunuz. Genelde (trekking) doğa yürüyüşü gurupları cumartesi-pazar hep aynı yerden hareket ederler. Başka yerlerden hareket eden istisna guruplar da var. Sabah hareket saatinde rehberinize guruba katılacağınız durağı ya da bölgeyi söylüyorsunuz. Bu durak genelde ana cadde üzeri oluyor. Belirtilen saatte araba sizi ve diğer katılımcıları tek tek duraklardan alıp gideceğiniz bölgeye yola çıkıyorsunuz. Yol üstünde bulunan genelde kamyoncu lokantaları olarak biline lokantada kahvaltı molası veriliyor.
Kemik suyu içmenizi şiddetle tavsiye ederim. Daha sonra gidilecek parkurun bulunduğu il veya ilçenin belirli noktasında iniyorsunuz. Rehberinizin eşliğinde tüm hazırlıklarınızı yapıp yürüyüşe başlıyorsunuz. Doğada uymanız gereken kuralları rehberiniz söylüyor. Bu yürüyüşler yaklaşık on ile on dört kilometre civarında oluyor. Akşam mevsime göre uygun bir saatte şehire dönüyorsunuz. Yaban hayatın sürdüğü ormanda ayı, domuz, sincap, keçi, geyik, kaplumbağa, tavşan, yılkı atları her an karışılacağınız canlılar. Bu yüzden her an gözünüz açık çok dikkatli olmalısınız.
En arkada birde artçı dediğimiz görevli arkadaş, guruba ve yürüyüşe yeni başlayanları toparlayıp guruptan kopmamasını sağlayarak rehbere yardımcı oluyor.
Doğa yürüyüşüne katılanların en çok merak ettiği ve sorduğu soru, tuvalet ihtiyacını nasıl yapacağı… Doğada tuvalet için parola “çiçek toplama” olarak bilinir. En arkadan gelen artçıya, “çiçek toplayacağım” diyorsunuz ve bu ihtiyacınızı görüyorsunuz.
Doğa sporları arasında doğa yürüyüşü (trekking) her yaştan insanın rahatlıkla yapabileceği bir spor. Tabi elinizi kolunuzu sallayıp dağlara ormanlara ovalara gitmiyorsunuz. Muhakkak bir rehber eşliğinde kurallara uyup (tek başınıza, istediğiniz yere değil de rehberinizin çizdiği rotaya göre) bu sporu yapmamız gerekiyor.
Benim doğa sporu ile yürüdüğüm ilk yıllarda çok fazla trekking gurubu yoktu. En fazla beş veya altı gurup dağlarda yürüyüş yapıyordu. Son aldığım bilgiye göre kulüp ya da bireysel rehberler eşliğinde büyük küçük guruplar halinde Ankara’da yüz elli gurup cumartesi-pazar doğaseverleri dağlarla ve ormanlarla buluşturuyor.
Peki, bu guruplar ile yürümek için ne yapmamız gerekiyor.
Ben uzun zamandır yürüdüğüm için gidilecek rotalara bakıyorum. Gitmediğim yeni rotalar tercihim oluyor.
Doğa insana huzur dinginlik verir. Stresten uzak sadece kuşların, akan derelerin ve ormanın sesi sizi yatıştırır. Sağlığınız için alacağınız ilaçların yerine en büyük ilacınız doğanın sesi olur. Güzel dostluklar kazandırır. Doğa içinde ne kadar küçük bir varlık olduğunuzu görürsünüz. Doğa ile kesinlikle inatlaşmamayı öğrenirsiniz. Bazen yürüyüşün ilk saatlerinde sabah size köyden katılan köpekler ile saatlerce kilometrelerce yürürsünüz onlarla duygusal bir bağ kurar, hayvan sevgisini yaşarsınız. Paylaşmayı, yardım etmeyi, destek olmayı öğrenirsiniz. Kimliğinizi bir yana bırakır yaşadığınız iş ortamından şöhretten makamdan uzaklaşıp insan olduğunuzun farkına varırsınız. Çiçeğin ormanın uçak kuşun karıncanın farkına varırsınız. Doğa en etkili antibiyotikten daha etkili bir ilaçtır. Soluduğunuz temiz hava bol oksijen genç kalmanıza güzelliğinize hücrelerinizin yenilenmesine en büyük destek olur. Bay paslı kaç arkadaşımız doğa yürüyüşleri sayesinde yeniden hayata tutunup sağlığına kavuşmuştur. Tabi bu işin birde ödenmesi gereken maddi bir bedeli var!!Bu bedel gidilecek yerin kilometresine göre değişebilir.
O zaman sizde en kısa zaman içinde yürüyüş gurup liderlerinden birini arayıp doğada yerinizi alınız. Bu nedenle yaşamayı daha çok seveceksiniz ve iyi ki doğadayım diyeceksiniz. Hiç bir şey için geç kalmış sayılmazsınız. Yeter ki karar verin.” En büyük yolculuklar bir adımla başalar” haydi sizde cesaretinizi toplayıp doğada olmak için ilk adımınızı atınız. Doğada yürümek için rehberinize bir telefon kadar uzaktasınız.
ALİ YILMAZ KİMDİR?
Yaşantıma Ankara’da başlamışım.
İlk, orta, lise, üniversite Ankara’da bitti.
Nasıl büyüdüm bilmiyorum.
Bir de baktım evlenmişim. Bir kızım, 18 yıl sonra da bir oğlum olmuş.
İşe gireli epeyce bir zaman olmuş emekliliği de hak etmişim ama emekli değilim.
Müzisyenim, dağcıyım, resim çizerim. 16 yıl radyoda (Ezgim ,Mozaik Ekin ve Polis Radyosu) klasik ve dünya müzikleri programı hazırlayıp sundum.
Şimdilerde TV6’da “İpek Yolu” kültür sanat programını hazırlayıp, sunuculuğunu yapıyorum.
İki şiir bir mizah kitabı yazdım öykü kitabım da yolda.
ANKARA DEVLET OPERA VE BALESİ ,ULUS/ANKARA.
yilmazali1960@hotmail.com