Katar’da yaklaşık bir aydır devam eden 2022 Dünya Kupası sona erdi.
Organizasyonun ardından futbol görüşlerine inandığım iki isimden fikirlerini aktarmalarını istedim.
Eski Ankaragücü ve PTT’li gol kralı Ertan Adatepe ve Nuri Yakupoğlu’nun görüşleri şöyle:
ERTAN ADATEPE
(Eski gol kralı Ankaragücü ve PTT)
Günümüzde futbol toplumun ruh halini etkiliyor.
Hayat şartları çok zorlaştı. Bu futbola da yansıdı. Çok sert oynanıyor. Futbol Amerikan futbolu gibi daha da sertleşme yolunda.
Artık estetik tercih edilmiyor. Pas veren oyuncu tercih ediliyor. Çünkü futbol çok hızlı oynanıyor.
Tamamen taktik de bir yere kadar.
Mutlaka tıkanırsınız. Yetenekli oyuncu bu kilidi açan durumunda.
Bu Dünya Kupası için bahis dernekleri 2 milyar dolarlık planlama yapmışlar. Bahis söz konusuysa herkes aynı olmalı ki , kim kazanır belli olmasın.
Yetenekli oyuncu moda değil, moda aynı olmak!
Halbuki yetenekli futbolcu evlere dekoder aldırır.
NURİ YAKUPOĞLU:
Ben gerçekleri söyler, sert ve keskin konuşurum.
En çok penaltı bu şampiyonada kaçtı. Çünkü futbolcuyu kendi yaşamını düzenleyemeyen robot haline getirdiler.
1976’da Çek Panenka beşinci penaltıyı kullandı. Beşinci penaltı çok zordur. Dizlerin bağı çözülür.
Teknik bir şekilde kullandı ve gol attı. Panelka penaltısı diye tarihe geçti.
Maradona’nın güzel bir sözü vardır. ‘’Stres ne demek , milyon dolarları alan strese teslim mi olur’’ diye.
Yaşam koçu diye bir şey çıkardılar. Kaç yaşına gelmiş futbolcu kendi kararını vermekten aciz hale getirildi. Penaltı atarken, pas verirken yaşam koçuna mı soracak futbolcu?
Maçtan önce ısınmayı yaptıran biri var. Futbolcuya çoban değil özgürlük lazım.
Brezilyalı futbolcular Avrupa’da oynuyorlar. Dümdüz olmuşlar, teknik özelliklerini kaybetmişler.
Endüstriyel futbol diye torbadan bir şey çıkardılar. Futbolun genetiği bozuldu.
Teknolojiyi futbola soktular kan kaybetmeye başladı.
Menajeri kuvvetli olan sahada oynar oldu.
Var sistemi saçmalık. Sen iyi hakem yetiştiremezsen, çareyi teknolojiye müracaatta ararsın.
Teknik çöpe atıldı.
Endüstriyel futbolun parçası olan futbol bitkisel hayata girdi. Seyircilerde ellerinde çiçekle hastaneye ziyarete gider hale geldiler.
Akıl var mantık var. Şu denklemi bile çözemiyorlar. Atletizmde hazırlanma dönemi uzun, yarışma dönemi kısadır.
Futbolda ise hazırlanma dönemi kısa, yarışma dönemi uzundur. Bu denklemi çözemedikleri için futbol yöneticileri eksikliklerini yaşam koçuna, teknolojiye sığınarak gidermeye çalışıyorlar.
Bu denklemi kulüp başkanları da çözemediklerinden futbol oynamış olanları evlerinde oturtuyorlar. Endüstriyel maddeleri göreve getiriyorlar.
Şu an da dünyada oynanan futbol koş koşa, kay kaya dönüştü. Topu kaybeden takım hemen topun gerisine koşuyor. Takım kademeleri de topun gerisine kayıyorlar. Koş koş koş, kay kay kay.
Hayırlı koşular, hayırlı kayışlar.
Zaten kim ne kadar koşmuş o konuşuluyor. Aletle ölçümler yapılıyor. Bu sıcak kafalara soruyorum. Futbolcunun attığı pasın kalitesini ölçen alet var mı? Futbolcunun topa kalitesini ölçen alet var mı?
Yok…
Önemli olan koşmak değil, topu koşturmaktır. Koşan adamı yetiştiren sıcak kafalar, topu koşturan futbolcuyu yetiştirmeyi unutmuşlar.
Fas niye yol aldı?
Doğru yaptığı için yol aldı.
Afrikalı oldukları için zaten atletik yetenekleri var. Avrupa’da oynayarak kendilerini geliştirdiler. Kendi yeteneklerini Avrupa’dan öğrendikleriyle sentezlediler.
Alman futbolunun temelini Bayern ve Dortmund takımları oluşturuyordu bu nedenle başarılı oluyorlardı. Fakat Bayern ve Dortmund artık yurt dışından futbolcu transfer eder hale geldiler. Yani endüstriyel futbol anlayışını kabul ettiler. Böylece Almanya kendi adamını yetiştiremediği için elendi gitti.
Futbolcuya sormak lazım, kendi yaşamını düzenleyemiyorsan sen niye varsın?
Sen insan mısın, robot musun ?
Endüstriyel futbol, futbolcunun özgürlüğünü elinden elinden aldı.
’’ Şimdi oynanan ise koş koş koş, kay kay kay futbolu’’.
ARTUN TALAY