Ankaragücü, Altınordu’ya deplasmanda 2-1 yenilerek şampiyonluk yarışında ağır bir yara aldı.
Ümraniyespor ve Eyüpspor’un maçlarını kaybetmesinden sonra ortak beklenti, morallenen Ankaragücü’nün ilk dakikadan itibaren Altınordu’yu sahasına hapsetmesi, maçı ilk yarıda koparmasıydı.
Altınordu’nun tecrübeli teknik direktörü Hüseyin Eroğlu da bunu bildiği için takımını ileri çıkarmayıp, kendi sahasında ayağa paslarla baskıdan kurtulmayı tercih etti.
Rakip yarı sahasından çıkmayınca Ankaragücü, sanki beklendiği gibi baskılı oynuyormuş gibi göründü.
Ta ki Altınordu’nun önliberosu Kürşat Sürmeli’nin rahatsızlanarak yerini 17 yaşındaki Burak İnce’ye bırakmasına kadar.
Bu değişiklik Ankaragücü için sonun başlangıcı oldu.
Yakında Bundesliga’da forma giyecek bıyıkları henüz terlememiş Burak İnce, oyuna girdiği andan itibaren, sahasına kapanmış, kaderine razı görüntüdeki takımını sırtlamaya başladı.
Burak İnce’nin performansıyla cesaretlenen İzmir ekibi, kontrataklarla Ankaragücü kalesine gelmeye başladı.
Ankaragücü, üstün göründüğü ilk yarıda sadece Ariyibi’nin 3 rakibin arasından sıyrılarak kaleci ile karşı kaldığı pozisyonda taraftarların yüreklerini hoplattı.
Onun dışında bir ara yüzde 70’lere ulaşan topla oynama oranına rağmen, ilk 45 dakika boşa geçirildi.
Ankaragücü’nün etkisiz oyunundan cesaretlenen Altınordu, ikinci yarıya baskılı başladı.
Burak İnce/Yusuf Abdioğlu pozisyonunda hakem Volkan Bayaslan’ın son derece ağır olan penaltı kararıyla da Ankaragücü için zor dakikalar başladı.
Geriye düşen Ankaragücü, topuyla tüfeğiyle saldırmaya başladı.
Başkent ekibi sadece 15 dakika kadar süren bu baskıda gol de buldu çok ciddi pozisyonlar da.
Ankaragücü’nün ligin en yaşlı kadrosu, bütün enerjisini bu 15 dakikada tüketti.
Bu 15 dakikada öne geçse, maçı kopartabilecek yaşlı ayaklar erken yorulunca sahne yeniden Altınordu’nun oldu.
Mustafa Dalcı, sahanın en iyilerinden İshak’ı anlaşılmaz bir şekilde oyundan çıkarınca orta sahanın üstünlüğü rakibe geçti.
Altınordu da sık sık ileri giderek yorulan Ankaragücü defansının arkasına attığı uzun toplarla gol aramaya başladı.
Maçın adamı, Altınordu’nun en tecrübeli ismi Ahmet İlhan Özek, genç Metehan’ın asistini iyi değerlendirince İzmir ekibi yeniden öne geçti.
Bu dakikadan sonra Mustafa Dalcı, Nadir’i İzmir’e getirmediği için hamlelerini bal yapmayan arılar Aatıf ve Geraldo ile yapmak zorunda kaldı.
Rakip 11 kişiyle ceza sahasına çekilirken, defansı eksiltmek yerine maçın bir diğer etkili adamı Ariyibi’yi de kenara almak, Mustafa Dalcı’nın bir başka hatası oldu.
Maç sonu fatura doğal olarak Mustafa Dalcı’ya kesildi.
Ama bence asıl suç, bu yaşlı kadroyu kuranlarda.
Bu yaşlı kadronun, ligin çok üzerinde güçte olduğuna inandıranlarda, inananlarda.
Hoca’yı baskılı oynatmıyor diye suçluyoruz da işte gördük 15 dakika baskılı oynayan takımın halini.
Resmen pilleri bitti.
Bu takım ancak rölantide oynar, duran toplardan ya da tecrübeli ayakların ekstra işleriyle gol bulabilir.
Nitekim bugüne kadar puanların çoğu duran toplarla, defanstaki oyuncuların katkısıyla atılan gollerle kazanıldı.
Ama artık, rakipler Ankaragücü’nü çözdü.
Maçta kornerlerle birlikte en az 10 duran top kazandı Ankaragücü.
Altınordu’nun 17-18 yaşındaki oyuncuları karşısında bile bir tanesinde tehlike yaratılamadı.
Maçın istatistiklerine bakıldığında ofansif anlamdaki kalemlerde hep Ankaragücü üstün gözüküyor.
Ama maçlar, mücadele ederek kazanılıyor.
Mücadelenin göstergeleri olan ikili mücadele kazanmada 50/30, hava topu kazanmada 20/9, top çalmada 12/3, top uzaklaştırmada 28/12 Altınordu üstün.
Maç sonu bir Gençlerbirlikli ile konuşuyordum.
“Biz kadroyu 20 milyon lirayla kurduk, Ankaragücü’nde sadece defans oyuncularına ödenen para bu kadar” diyor.
Haksız mı, son derece haklı.
TFF 1. Lig’in maaş bütçesi en fazla olan takımı, büyük çoğunluğu emeklilik yaşına gelmiş oyunculardan kurulu Ankaragücü.
Keçiörengücü’nün yabancı oyuncular için maaş skalası 80-120 bin Euro.
Yani Ümraniyespor’u tek başına deviren Eze, en fazla 120 bin Euro’ya oynuyordur.
Ankaragücü’nde ise Nadir, en az 2-3 katını alıyordur.
Bandırmaspor’un bay olduğu, Ümraniyespor ve Eyüpspor’un kaybettiği haftada öyle bir fırsat tepti ki Ankaragücü sormayın.
Puan cetvelinde hala ikinci sırada gözüktüğüne de bakmayın.
Kayıp puan hesabına göre Ankaragücü, 2 maçı eksik Erzurumspor’un 4 puan, Ümraniyespor’un 3 puan, Bandırmaspor’un 1 puan gerisine düştü.
Lige havlu atmak üzere olan Tuzlaspor’u, Samsunspor’u, Kocaelispor’u dahi potaya soktu.
Haftaya rakip, transfer yasağını kaldıramayan, yetersiz kadrosu yüzünden lige havlu atan Balıkesirspor.
Öncesinde de kupa maçında Nazilli Belediyespor’u ağırlayacak.
Ankaragücü 2 maçı da belki farklı kazanacak ama bu galibiyetlerin taraftarın öfkesini dindirmesini beklemek saflık olur.
Ankaragücü taraftarı farklıdır.
Takımıyla bütünleştiyse Ümraniyespor maçında olduğu gibi rakibi bozar, kendi futbolcularını coşturur.
Takıma öfkeliyse de kendi futbolcularının dizlerini titretir.
Sosyal medyada Ankaragücü’nü trend topic yapacak kadar öfkeli taraftar, mutlaka kurban istiyor.
Önce Mustafa Dalcı’nın, ardından da transferi yapan ekibin.
Henüz alternatifi görülmediği için Faruk Koca şimdilik es geçiliyor.
Faruk Koca, kurban verir mi?
Şu an için milyonda sıfır ihtimal.
Mustafa Dalcı’yı camianın tepkisine rağmen “Türkiye’nin en büyük teknik direktörü” diye göreve getiren kendisi.
Transferleri de profesyonel ekibi ile birlikte kendisi yaptı.
Başkan inatçı mı inatçı ne istifa eder ne de profesyonel ekibini kurban verir.
Şu anda zaten büyük ihtimal, profesyonel (!) ekip, “Şansızlıktan kaybettik, Owusu gelecek kazanmaya devam edeceğiz. Olmasa da devre arası 10 transfer daha yaparız olur biter. Bu sene şampiyonuz” diye Başkanı ikna etmişlerdir bile.
Basın sözcüsü Gökalp Üstün de yine “15 dakika fıstık gibi oynadık, şansızlık olmasa kazanırdık. Biz işimize gücümüze bakıyoruz, taraftar da çok abartmasın” diye demeç verdi mi işlem tamam.
Mustafa Dalcı, kendi iradesiyle istifa eder mi?
Teknik direktörlüğü tartışılsa da aldığım tüm istihbaratlar, karakterinin son derece sağlam olduğu yönünde.
Nitekim, geçen sezon Faruk Koca’nın istememesine rağmen istifa ederek ayrılmıştı.
Yapamayacağına inanırsa inat etmez, Faruk Koca’yı da zor durumda bırakmaz.
1 Yorum
Artık Dalcı’yı ve etrafındaki teknik işlere karışanları oyuncular istemiyor. Bunu anlamak için falcı olmaya gerek yok. Oyuncuların bunlarla işi bitti artık onların da istemediği şeyleri dayatıyorlar ve istenmiyorlar. Başkana naçizane tavsiyem tamamen değişmiş bir teknik kadro ile devre arasına girilmesi, safraların atılması, takım şampiyon olacaksa maddi zararın önemi yoktur. Bir kazık da bu sezon yiyelim. Burada maddi kayıpları geçmiş yönetimlerin üzerine atmanın da ne kadar günah olduğu anlaşılıyor. Şu yaptığınız lüzumsuz masraflı transferlere bakın.