Kadıköy’de gol sesi çıkmadı.
İki taraf da mutlu, mesut.
Sosyal medyada geyik üstüne geyik.
Herkes kendi açısından bakıyor, Fererbahçeli 19 yıla çıkardı ya yenilmemezlik serisini ne mutlu ona.
Galatasaraylı, 6 puanlık farkı korudu ya, o da mutlu.
Kısaca maçı yorumlamak gerekirse, Galatasaray maçın ilk 25 dakikası ile son 5 dakikasında üstün olan taraftı.
Diğer 60 dakika ise Fenebahçe’nin üstünlüğü ile geçti.
Maçı canlı izledikten sonra bir de yayıncı kuruluşun özetlerini izledim.
Fenerbahçe’nin 11, Galatasaray’ın 7 gol pozisyonu var.
Bunların dışında 2’si herkes tarafından kabul gören Fenerbahçe’ye verilmeyen 3 penaltı…
Mehmet Ekici, Valbeanu, Soldado Fenerbahçe’den, Fernando, Maicon, Belhanda Galatasaray’dan kırmızı kart görmeliydi, es geçildi.
Neden geçildi?
Bu maçı yönetecek değil, TFF adına idare edecek birine ihtiyaç vardı, Bülent Yıldırım’a verildi bu görev.
O da bu yıl ki mükemmel performansını yerle bir eden bir şekilde idare etti bu güzel maçı.
Fenerbahçe, son zamanlarda sürekli hakemlerden şikayetçi ama kimse artık sesini duymuyor.
Acı ama gerçek.
Eğer büyük takımsan sesini duyurursun.
Ama Fenerbahçe, artık üç büyüklerden biri değil, hızla ezilen Anadolu takımı olma yolunda.
Bunu yapan da Aziz Yıldırım ve Aykut Kocaman’ın bizzat kendileri.
El ele verip Fenerbahçe’yi küçültüyorlar.
Beşiktaş, Başakşehir transferde çıtaları o kadar yükselttiler ki, onlarla kıyaslama bile yapmıyorum.
Galatasaray, Tudor’un direktifleri ile transfer yaparken, Fenerbahçe taraftarının yıllardır hayallerini süsleyen Feghouli, Belhanda ve Gomis’I alıyor.
Aykut Kocamanlı Fenerbahçe ise adı sanı duyulmamış Isla’yı, ancak Anadolu takımlarının listesine girebilecek Dirar’ı, bir sezon süren sakatlıktan dolayı ayağına hiç top değmemiş Soldado’yu alıyor.
Aldığı tek yıldız Valbuena.
Yıldız alerjisi olan, Alex’i bu takımdan gönderen Aykut Kocaman durur mu?
Önce Robin Van Persie’yi dışlıyor, ardından Valbuena’yı.
Küçük takımın büyük hocası olmak ya amacı, ulaşıyor bu hedefe.
İlk yarı boyunca taraftar Eljif Elmas, Mehmet Ekici hayalleri ile uyutuluyor.
İkinci yarı olunca hayallerin içinin ne kadar boş olduğu ortaya çıkıyor.
Artık herkes, Fener’in kadrosu çok kötü, Aykut Kocaman bu kadroyla iyi iş çıkarıyor diyor ya, yetiyor ona.
Şampiyon olmak umurunda değil, o konuşulsun yeter.
Tabii, senin takımın küçük olunca, ne Federasyon takar seni, ne de hakemler.
Sonra da isyan eder durursun kimse sesini duymaz.
Taraftar da artık büyük takım taraftarı değil.
Tek Galatasaray maçlarında stadı dolduruyorlar.
Orada da adeta kuru kalabalık, 3 penaltısı verilmiyor, en ufak tepki yok.
Yenilmedi ya Galatasaray’a yetiyor onlara da…
Bir dahaki Galatasaray maçına kadar ortalıkta da gözükmezler.
Gelelim Galatasaray’a.
Yine Kadıköy’de kazanamadı.
Tam 19 yıl oldu.
Bu sürede Arsenal’i devirip UEFA Kupası’nı, Real Madrid’i devirip Süper Kupa’yı kazandılar.
7 şampiyonluk daha elde edip, 4’üncü yıldızı taktılar.
Kadıköy’de karanlıkta şampiyonluk kupası bile kaldırdılar ama…
19 yılda bir kez dahi Kadıköy’de kazanamadılar.
Kadıköy’deki Galatasaray’ın halini artık sistemle, taktikle, oyuncu kalitesiyle, hakem kararlarıyla ya da futbolun aklınıza gelebilecek diğer unsurları ile yorumlamak fayda etmiyor.
Avrupa’nın averaj ekibi Vardar’ın bile gülerek çıktığı Kadıköy’de, Galatasaray’ın niye hep kaybettiğini ancak ve ancak Dr. Martin E.P. Seligman’ın “Öğrenilmiş Çaresizlik” kuramı açıklar.
Duymuşsunuzdur kafesteki 5 maymun ve muzlarla yapılan deneyi.
Duymayanlar için yazının sonunda var.
Sarı Kırmızılıların 11’indeki oyunculardan 8’i ilk kez Kadıköy’de sahaya çıktı.
Daha önce hiç bu sahada yenilmemişler, hiç Kadıköy atmosferi yaşamamışlar.
Ama öğrenilmiş çaresizlik Galatasaray’ın genlerine o kadar işlemiş ki, onlarda da Fenerbahçe’yi Kadıköy’de yenme inancı yok.
Yoksa Gomis’in, Belhanda’nın, Feghouli’nin Maicon’un yakaladıkları pozisyonları bu kadar acemice harcamaları nasıl izah edilebilir ki?
Olmuyor, top kimin ayağına gelirse, bir şeyler oluyor, yapamıyor, vuramıyor.
Halbuki Muslera, Selçuk az da olsa Serdar ıslaktı, diğerleri ise kupkuru…
Bundan sonra ne olur?
Fenerbahçe, tüm zorlu maçlarını tamamladı, Galatasaray ise zirvedeki takımlardan sadece Fenerbahçe ile oynadı.
İlk yarı bu iki takım yine golsüz berabere kaldığında, Galatasaray 8 puan öndeydi.
Sonra fark bir kaç haftada sıfırlandı, ardından yine açıldı.
Bu ligde her şey olabiliyor.
Aykut Kocaman Konyaspor ile nasıl kupayı kazandı, bu küçük takımla da neden lig şampiyonu olmasın?
Bekleyelim görelim.
—————————————–
Dr. Martin E.P. Seligman’ın “Öğrenilmiş Çaresizlik” Deneyi…
Büyük bir kafesin tepesine bir salkım muz asılıyor ve kafese beş maymun koyuluyor, ortaya da bir merdiven.
Her bir maymun merdivenleri çıkarak muzlara ulaşmak istediğinde dışarıdan üzerine tazyikli soğuk su sıkılıyor.
Beş maymunun da sırayla denemeleri başarısızlıkla sonuçlanınca maymunlar bir daha muzları almaya cesaret edemiyorlar.
Su kapatılıp maymunlardan birisi dışarı alınıyor, yerine de yeni bir maymun koyuluyor.
Yeni maymunun ilk yaptığı iş, koşup tepedeki muzlara ulaşmak için merdivene tırmanmak oluyor.
Fakat diğer dört ıslak maymun buna izin vermiyor ve yeni maymunu bir güzel dövüyorlar.
Daha sonra ıslanmış maymunlardan biri daha yeni bir maymunla değiştiriliyor.
Ve o da merdivene ilk yaptığı atakta dayak yiyor.
Bu maymunu en şiddetli ve istekli döven de biraz önce diğerleri tarafından engellenen ve ilk dayağı yiyen birinci yeni maymun oluyor.
Islak maymunlardan üçüncüsü de değiştiriliyor.
Bu da ilk atağında diğerleri tarafından cezalandırılıyor.
Diğer dört maymundan yeni gelen ikisinin, en yeni gelen maymunu niye dövdükleri konusunda hiçbir fikirleri yoktur ama en iştahlı dövenler de onlardır.
Sonra en baştaki ıslanan maymunların dördüncü ve beşincisi de yenileriyle değiştirilir.
Bu maymunlar da muzları almaya yeltendiklerinde onlardan önce değiştirilmiş üç yeni maymun tarafından dövülerek yukarı çıkmaları engelleniyor.
Artık hiçbirisi ıslak değildir, tazyikli suya maruz kalmamışlardır ama nedenini dahi bilmeden tepelerinde asılı muza yaklaşmayı akıllarına bile getirmezler.