Ankaragücü dün, kara bir gün daha yaşadı.
Ligde kendisi gibi haftalardır maç kazanamayan Göztepe’ye de kaybetti, sonuç 3-1.
Fuat Çapa’nın son şansıydı Göztepe maçı.
Bu şansı da elinin tersiyle itti.
İlk yarı 1-0 mağlup soyunma odasına girse de takım sahada galibiyet için her şeyi yapıyordu.
Kaçan penaltı, yüzde 99’luk üç dört gol pozisyonu…
Sadece son vuruşlarda beceriksizlik, şansızlık vardı.
İkinci yarıda yapılacak tek şey, son vuruş becerisi olan Borven ya da Emre’yi oyuna almaktı sadece.
Fuat Hoca ise takımın işleyen tüm dişlileriyle oynamayı tercih etti.
Son vuruşlarda hata yapsa da Saba, topu başarıyla ceza sahasına kadar taşıyordu.
Saba’nın yerine tercih edilen Alper; Lukasik’in yerine tercih edilen Assane, ileriye top taşımak bir yana neredeyse ayaklarındaki tüm topları kaybederek saç baş yoldurdu.
Atakan’ın yerine oyuna dahil olan Voca da hiç katkı sağlayamayınca sinmiş, sahasından çıkamayacak duruma gelmiş Göztepe, bir anda canlandı.
Fuat Hoca, oyunun hakimiyetini elleriyle rakibe verdi.
İkinci yarının başında yapması gereken değişiklikleri de skor 3-0 olunca yaptı ama iş işten geçti.
Emre’nin nefis pasını, Borven’in attığı şık golü gördükten sonra aklı başına gelmiştir ama nafile.
Maç 3-1 bitince tüm camia istifa beklentisine girdi.
Önce fısıltı halinde Fuat Çapa’nın görevine son verildiği duyuruldu.
Ardından da resmî açıklama yapıldı.
Şimdi gelelim asıl meseleye…
Fuat Çapa ile yolların ayrılması yeterli mi?
Camiayı tatmin eder mi?
Siyasetin moda deyimiyle: Yetmez ama evet.
Neden yetmez?
Birincisi transferlerde hata yapıldı.
Birileri bunun hesabını vermeli.
Bu transferlerin bazılarının altında Fuat Hoca’nın, bazılarının altında da transfer komitesinin imzası vardı.
Fuat Çapa’nın görevine, yaptığı hatalardan dolayı son veriliyorsa, transfer komitesindeki kişiler de hatalarından dolayı cezalandırılmalı.
Profesyonellerle ilişik kesilmeli, yönetimde olanlar da bu görevden uzaklaştırılmalı.
Hatanın sadece teknik direktör kaynaklı olmadığı zaten gün gibi ortada.
Bir iki tane değil, bir yılda tam 6 teknik direktörle çalışıldı, ortada sadece 5 galibiyet var.
Teknik direktör başına bir galibiyet bile düşmüyor.
Birileri “tamamen duygusal” nedenlerden dolayı söylemekten korkuyor ama ben açık açık söyleyeyim.
Bu kulüpte teknik direktör zafiyetinden çok, yönetim zafiyeti olduğu bir gerçek.
Aslına bakarsanız ortada yönetim falan da yok.
İş yapan yönetici sayısı bir elin parmaklarını geçmiyor.
Sözde 17 kişilik yönetim var ama diğerleri sadece kâğıt üzerinde.
Zaman zaman fotoğraf çekimi için kulübe uğruyorlar, bir işleri de şeref tribününden maç seyretmek.
Yönetim bir an önce kongre kararı almalı.
Bugüne kadar İçişleri Bakanlığı genelgesi gerekçe gösterilerek kongreden kaçınıldı.
Aslında Eryaman Stadı’nda pandemi koşullarına uygun genel kurul çok rahat yapılabilir.
Tek sorun izin almakta.
Bu sorunu çözecek isimler yönetimde mevcut.
Lütfen, bir an önce kongre kararı alın.
Güçlü yönetim demek güçlü Ankaragücü demektir.
Şu klişeden herkes vazgeçsin.
Bu yönetim giderse kim gelecek?
Son 1 yıldaki saha sonuçlarına bakarsak, kim gelirse gelsin bundan daha başarısız olamaz.
Bu demek değil ki, Fatih Mert, Faruk Koca gitsin.
Fatih Mert başkanlığa devam edecekse güçlü bir yönetimle yine devam etsin.
Bana sorarsanız en ideali, Faruk Koca başkanlığında camiayı kucaklayıcı bir yönetim oluşturulması.
Bu arada varsa başka adaylar çıksın meydana.
Gelecek her yönetim, Ankaragücü’ne bugünkünden çok daha fazla katkı sağlayacaktır.
Trabzonspor maçı Cuma günü.
Teknik direktör maç günü imza atıp, sonra da maça çıkmaz.
3 gün içinde bir hoca bulmak şart.
İlk adaylar olarak Aykut Kocaman ve Ünal Karaman isimleri ortaya atıldı.
Bu isimlerle, 3 günde anlaşmak çok zor.
Artık kulüpte, ihtiyaç duyulduğunda takımı hazırlayacak, bugüne kadar hiç yenilgi almamış Aykan Atik-Adnan Erkan ikilisi de yok.
Onlar da küstürülüp gönderildi.
Takım geçici olarak kime emanet edilecek bugün öğreneceğiz.
Ayrıca bugün yönetim kurulu kritik bir toplantı yapacak,
Bu toplantıda sürpriz kararlar, sürpriz isimler de ortaya çıkabilir.