Aceleci bir çağda yaşıyoruz.
Fast food’la besleniyor, haber için tıklıyoruz.
Spiker televizyonda hapşırsa, virüs bize geçmesin diye kanal değiştiriyoruz.
Birisi Arşimet gibi ‘buldum buldum’ diyerek hamamdan fırlasın istiyoruz.
Bu arada Türkiye’nin de Spor Teşkilatından bir isteği var.
Türkiye Olimpiyat Oyunları’nda ne zaman elli madalyanın üstünde madalya kazanacak?
Bunu şu örnekle açıklayabilirim:
Maymunlarla yapılan bir deneyde dört maymun bir odaya konur. Odanın ortasında tepesine muzlar asılı bir direk vardır. Maymunlar özellikle aç bırakılmışlardır. Karnı aç olan bir maymun, bir muz kapabilmek için direğe tırmanır. Tam muza ulaşmak üzereyken tavandaki duştan üzerine soğuk su püskürtülür. Bunun üzerine maymun muzu almaktan vazgeçip direkten uzaklaşır. Sonra öteki maymunla sırayla muzları ele geçirmeye çalışırlar. Her biri aynı soğuk duşla karşılaşır ve hepsi başarısız bir şekilde geri çekilirler. Muzları elde etmeye yönelik birkaç başarısız denemeden sonra maymunlar bu işten tamamen vazgeçerler.
Maymunların biri alınıp yerine yeni aç bir maymun konulur. Yeni maymun direğe iştahla tırmanmaya başlar başlamaz öteki üçü hemen ayaklanıp, arkadaşlarını uyarmak için bağırıp çağırmaya başlarlar. Maymun mesajı alır muzlardan uzak durur. Muzlara her yaklaştığında aynı uyarı gelir, muzlara ulaşmaktan vazgeçer.
Sonra sırayla ilk baştaki maymunlar yenileriyle değiştirilir. Her yeni maymun aynı dersi öğrenir “direğe tırmanma.” Yeni maymunlar direğe tırmanmanın niçin tehlikeli olduğunu tam anlayamaz ama hepsi de kendilerine aktarılan ön kabulü benimser. Duş tavandan kaldırıldıktan sonra bile hiçbir maymun tırmanmayı denemez.
Bilim adamları aynı deneyi akvaryum içinde bulunan balıklara yaparlar. Akvaryumun ortasına cam bölme konur. Akvaryumun bir bölümüne güzel, uysal akvaryum balıkları, öbür bölümüne piranalar konur. Piranalar her saldırışta cam bölmeye şiddetle çarpar ve canları yanar. Bu durum günlerce sürer. Günler sonra cama çarpmaktan yorgun düşen piranalar, kendi bölümlerinde yüzmeyi kabul ederler. Uzmanlar aradaki cam bölmeyi kaldırdıklarında da hiçbir balık diğer tarafa geçmez.
Bu iki deney bize Türkiye’nin Olimpiyat Oyunlarında neden elli madalyanın üstünde alamadığını anlatmaktadır. Çünkü elli madalyanın üstünde alan adeta farklıdır. Biz ise on madalya bilemedin on beş madalya almaya razı olmuş durumdayız. Bu bize Spor Teşkilatındaki önemli bir tehlikeyi gösterir. Çalışanların bir bölümünün neleri bilmediklerinin farkında olması daha da kötüsü bilmediklerini bilmemesidir.
Bu spor sektöründe her birimiz karşı karşıya olduğu meydan okumadır. O zaman neleri bilmediğimizi nasıl öğreneceğiz?
Geçmişin derinlemesine kodlanmış ve bir yönetici kuşağından diğerine aktarılan uygulamaları, Spor Teşkilatı açısından iki tehlikeyi içinde barındırır.
Birincisi çalışanlar zamanla inandıkları sektör uygulamalarına niçin inandıklarını unutmaya başlarlar. İkincisi çalışanlar, kendilerinin bilmediği şeylerin bilmeye değer olmadığına inanmaya başlarlar.
Bu Spor Teşkilatını olumsuz etkilemekte, dünün iyi fikirleri bugünün değişmez ilkeleri haline gelmekte ve bunlar yarına talimat olarak aktarılmaktadır. Böylece kabul gören uygulamalar sürekli yaşam hakkı elde etmektedir.
Sonuçta on yıl, yirmi yıl sonrasının planlaması yapılmadığı için, geçmişin başarıları önünde şapka çıkarıp, durmaktan öte bir şey yapılmamaktadır.
ARTUN TALAY (Emekli Atletizm Antrenörü)