Gençlerbirliği, Sivasspor’u kimsenin beklemediği farklı bir skorla mağlup etti.
Skor maçın hakkı mıydı?
Gençlerbirliği, rakibini ezip geçti de mi bu skoru elde etti?
Bu soruların yanıtı ne evet, ne de hayır…
Başkent ekibi, değil 4-0,; 6, 7 farklı da kazanabilirdi.
Ama inanın Sivasspor, en az Gençlerbirliği kadar girdiği pozisyonlardan birini gole çevirse sonuç çok farklı da olabilirdi.
Gençlerbirliği hücumda üretken, defansta ise beceriksizdi.
Kaleci Johannes Hopf olağanüstü başarılı bir maç çıkarmasa, bu maçı kazanmaları çok zordu.
Sivasspor ise hem hücumda hem de defansta sezonun en kötü maçını yaşadı.
Forvet beceriksizce fırsatları kaçırırken, defans ve kaleci hata üstüne hata yaparak farklı yenilgiyi kaçınılmaz hale getirdi.
İki takım için de gelecek adına refarans olmayacak bir maç oldu.
Gençlerbirliği, farklı skorla kazandığı 3 puanla moral buldu, çok eleştirilen teknik direktör Ümit Özat ve Başkan Murat Cavcav bir nebze olsun rahatladı.
Sivasspor’da ise bir şeyler kötü gidiyor.
3 haftadır takım ligde maç kazanamıyor.
Onlar da şapkalarını önüne koyup bunun nedenlerini araştırmalı…
Gelelim maçın önüne geçen asıl meseleye…
Süper Lig’e bu sezona adı verilen efsane başkan İlhan Cavcav’ın en büyük özelliği, başarısızlıkta anında faturayı teknik direktörlere kesmesiydi.
Bazen sadece bir maçta alınan kötü bir sonuç bile teknik direktörün kovulmasına yetiyordu..
O bir maça dahi çıkamadan kovulanlar bile olmuştu.
36 yılda 42 teknik direktörle çalıştı, 56 kez teknik direktör değiştirdi.
Gençlerbirliği teknik direktörleri hep diken üzerinde olduklarından çok titizlerdi.
İşlerine odaklanır, birkaçı ışında ön plana çıkmaya çekinirlerdi.
Efsane başkan vefat edince, vasiyeti yerine getirildi, oğlu Murat Cavcav başkan oldu.
Sayın Murat Cavcav da henüz 1 yılını dahi doldurmadığı döneminde 2 teknik direktör kovdu.
Sonra babasının hiç yapmadığı bir şeyi yaparak kovduğu Ümit Özat’ı tekrar takımının başına getirdi.
Türk futbol tarihinde de benzerine az rastlanacak bir durumdu.
Doğal olarak tepkiler yükseldi.
Hele de Ümit Özat’ın ikinci döneminin ilk maçında Osmanlıspor’a 2-0 kaybedilince tepki sesleri ayyuka çıktı.
Bu tepkilere cevabı Murat Cavcav’ın vermesi gerekirken, o sessiz kalmayı tercih etti, Gençlerbirliği geleneğinde olmayacak bir şekilde teknik direktör topa girdi.
Hem de ezeli rakip Ankaragücü’nü de işin içine sokarak…
Ben önceleri, Ümit Özat’ın tüm bunları kafasında planladığını, başkan Cavcav ve futbolcuları kamuoyu baskısından kurtarmak için kendini ön plana çıkardığını düşünüyordum.
Meğerse yanılmışım.
Ümit Özat maçtan sonra öyle bir çıkış yaptı ki ne maç ne Gençlerbirliği ne rakip Sivasspor konuşmasında en ufak yer almadı.
Varsa da yoksa da Ümit Özat’tı onun için önemli olan.
Öyle bir Ümit Özat portresi çiziyordu ki bir an kendimi MFÖ’nün “Sen Neymişsin Be Abi” şarkısını mıraldanır halde buldum.
Herkese çattı, öncelikle taraftara, sonra basına, sonra da hakkında açıklama yapan Ankaragücü’ne…
Başkan Cavcav’ı bile kendisini gönderirken hata yapmakla eleştirdi, hatta Cavcav’ın “Hata yaptım geri dön” dediğini aktardı.
Soru almadan, maç ile ilgili hiçbir yorum yapmadan da çıktı gitti.
O an düşündüm, İlhan Cavcav olsaydı, bir teknik direktörün haddine miydi, kendini Gençlerbirliği’nin önüne çıkartmak, yüzyıllık bir camianın üstünde tutmak…
Haklı olduğu noktalar vardı, kim olduğu belli olmayan bir grup taraftar, tribünlerde “komisyoncu” diye bağırmış, yedek kulübesine taklit paralar atmıştı.
Çok ciddi suçlamalardı, yanıt vermek gerekiyordu ama farklı kazanılan maç sonrası herkesle barışmak için de bir fırsat doğmuştu.
Ilımlı mesajlar verse, taraftara, Ankaragücü’ne zeytin dalı uzatsa, medya ile arasındaki sorunu çözecek küçücük adımlar atsa Gençlerbirliği için güzel günler yakındır diyebilirdim..
Ama bunu yapmadı, aksine yangına körükle gitti.
Sivasspor’un altın tepside sunduğu fırsatı değerlendiremedi.
Bundan sonra eğer Murat Cavcav bu soruna acilen bir çözüm bulmazsa işi çok zor Kırmızı Şimşeklerin…
Son olarak duyduğum bir olayı anlatayım…
Giresunspor maçından sonra fanatik bir Ankaragücü taraftarı Teknik Direktör İsmail Kartal’ın yanına yaklaşıp helallik ister.
Kartal, sebebini sorunca “Çok küfür ettim Hocam size” der.
Kartal ise sırtını sıvaslayarak “Sıkma canını, futbolda olur bu işler” der.
İsmail Kartal da o küfürlere cevabı basın toplantılarında verebilirdi, hakkıydı da.
Ama O, sahada kazanarak cevap vermeyi tercih etti ve takımını ligin dibinden en tepesine çıkardı.
Birilerinin İsmail Kartal’dan çok ders alması gerekiyor.
Tabi egolar izin verirse…