Düşme hattını doğrudan ilgilendiren karşılaşmada Gençlerbirliği sahasında Antalyaspor’a 1-0 mağlup oldu.
Merhum İlhan Cavcav’ın adını taşıyan sezonda, sohbetlerde hep evladı gibi olduğunu dile getirdiği Türk futbolunun köklü kulübü Gençlerbirliği, dramatik bir şekilde Süper Lig’den kayıp gidiyor…
Ümitler tükeniyor…
Süper Lig’e en son 1987-1988 sezonunda veda eden, ardından 1989-1990 sezonunda tekrar dönen Gençlerbirliği o gün bugündür, Türk futbolunun lokomotiflerinden olmuş, alt yapıdan kazandırdığı oyuncularla da hep gündemde kalmıştır…
Gençlerbirliği’ni Süper Lig’den düşürebilmek için müthiş bir dehaya sahip olmak gerekiyordu…
İnanır mısınız, bu gerçekleşmek üzere…
Öncelikle bir tespit yapalım…
Diğer kulüplerin ekonomik şartlarını gözden geçirelim…
Neredeyse Türk futbolunda faaliyet gösteren tüm kulüpler borç batağındayken, sorunlarla uğraşırken, bir çok kulübün futbolcusu alacakları nedeniyle antrenman boykotları gerçekleştirirken, kırmızı siyahlı kulüpte, ”bir el yağda, bir el hep balda” idi.
Fazla uzağa gitmeye gitmeye de gerek yok…
Beştepe’de hemen komşu Ankaragücü’ne bakmaları bile yeter…
Yokluklar içinde, geçmişten gelen borç batağı nedeniyle sürekli kapanan-kapanma tehlikesi olan transfer tahtasına rağmen başarılı yöneticilik örneği sonucu iki sezonda Süper Lig’e geldiler.
Sezon başında yapılan isabetsiz transferler, kötü kadro mühendisliği, birbiriyle uyumsuz ve hatta yeteneksiz oyuncular topluluğu, Türk futbolunun dev markasını adeta yerlerde sürünür hale getirdi.
Lamı cimi yok…
Gençlerbirliği’nde transferi kim yaptıysa, baş sorumlu odur.
Kırmızı siyahlı kulübün bu hale gelmesine o neden olmuştur…
Düşünün…
Ligde kalabilmek için mutlaka kazanılması gereken bir maç…
Büyük çoğunluğu Ankaragüçlü olmak üzere tribünleri dolduran taraftarlar inanılmaz destek veriyor…
Ama senin oyunun sezon başından bu yana olduğu gibi hiç mi hiç umut vermiyor…
Bu maçta tüm futbolcuların varlarını yoklarını ortaya koymaları gerekiyor…
Nerede?
Gençlerbirliği’nin oyun planı hakkında fikir edinebilmeniz için gözünüzde şu görüntüyü canlandırın yeter…
Orta saha yuvarlağının 10 metre gerisinde kendi kalesine yakın 7-8 oyuncu… Rakip takım kalesine yakın tarafta da 1-2 Gençlerli…
İki grup arasındaki 25 metrelik bölümde ise kimse yok…
Hiçbir yaratıcılık yok…
Ne de bir oyun planı var…
Zaten doğru dürüst futbolda yok.
Ve gelinen nokta ortada…
Yazık…
Gerçekten çok yazık
ORHAN KARADAĞ