Ankaragücü, Eryaman Stadı’nda konuk ettiği İstanbulspor’a 1-0 yenilerek, bu sezon sahasındaki ilk yenilgisini aldı.
İstanbulspor, yeni play off potasına girmesine karşın, oynadığı futbol ile taraflı tarafsız tüm futbol otoriterinin beğenisini kazanmış bir ekip.
Hesap kitap yaparken İstanbulspor maçına 1 puan yazmıştım ama hafta içindeki birlik beraberlik görüntüleri, galibiyet için umutlarımı artırmıştı.
Ayrıca, bu hafta Mustafa Dalcı’ya her zamankinden fazla umut bağlamıştım.
Ne de olsa geçen sezonki kadrosunu büyük ölçüde koruyan İstanbulspor’da aylarca çalışmış, play off’ta mücadele vermişti.
Mustafa Dalcı’nın eski takımının zaaflarını, güçlü yönlerini çok iyi bilmesi gerekiyordu.
İstanbulspor geçiş oyununu en iyi oynayan takımlardan biri.
Merkezden başlatılan ataklarda, kanatlara aktarılan toplarla oldukça tehlikeli oluyorlar.
Mustafa Dalcı, birinci dakikadan doksanıncı dakikaya kadar ikinci ve üçüncü bölgelerde baskı uygulayarak rakibin ofansif gücünü azaltmaya çalıştı.
Bunda da bir ölçüde başarılı oldu.
İstanbulspor, Ankaragücü’nün baskısı karşısında oyunu kendi yarı sahasında kabullenmek zorunda kaldı.
Geçiş oyununu istediği gibi oynayamadı.
Ankaragücü rakip ceza sahasında 39 kez topla buluştu, İstanbulspor ise sadece 5 kez.
Topla oynamada Ankaragücü’nün yüzde 64/36 gibi oldukça bariz üstünlüğü vardı.
Mustafa Dalcı, çok övündüğü istatistiklerini bu maçta çok daha ileri noktalara taşıdı.
Ama sonuç?
45 dakika 10 kişi oynayan, son 5-6 dakikayı da kalecisiz 9 kişi tamamlayan İstanbulspor karşısında ne yapabildi Ankaragücü?
10 korner, duran toplar, 39 kez rakip ceza sahasında topla buluşmalardan sadece 3 isabetli şut çıkarabildi.
Bunlardan sadece biri tehlikeli oldu.
O pozisyonda da Eren Derdiyok’un mükemmel kafa vuruşunu, kaleci inanılmaz şekilde ters elle çıkardı.
Rakip İstanbulspor ise az geldi ama hepsinde tehlike yarattı.
Pozisyonlardan biri gol oldu, birinde ağlarla buluşan top ofsayt gerekçesiyle gol sayılmadı, üçüncüde de penaltı tartışmaları yaşandı.
Ben 90 dakikanın geneline baktığımda, Gençlerbirliği maçı hariç, kazanılan son 5 maçtaki futboldan farklı bir şey görmedim.
Aynı oyun, aynı sistem.
Rakipler Ankaragücü’nü çözmüş durumda.
Osman Zeki Korkmaz da diğer teknik direktörler gibi oyunu daraltarak ve kanatları tıkayarak Kwabena Owusu ve Murat Uçar’ın bindirmelerini engellemeye, Zahid’in pas akışını kesmeye çalıştı.
Bunda da başarılı oldu.
Ankaragücü diğer maçlarda bireysel yetenekleriyle gol bulmuştu, bu kez bulamadı, tek fark bu oldu.
Yoksa mücadele aynı mücadele, hırs aynı hırs, istek aynı istek.
Mustafa Hoca’nın eksisi, maç içinde alternatif yaratmadaki kısırlık.
Murat ile Owusu’yu yer değiştirmek, maçın sonlarında Sinan’ı forvete göndermek.
İstanbulspor’un diğer takımlardan farkı; kornerlerde, duran toplarda Erdem’in topu Sinan ile buluşturmasını engellemedeki başarısı oldu.
Zaten bunu başaran her takım, Ankaragücü’nden puan alır.
Umarım Mustafa Hoca, bu maçtan ders alır.
Bu maçtan ders alması gereken bir kesim de taraftardı.
Maalesef maç boyu rakip oyuncuların tahriklerine çok çabuk kapıldılar.
Hakem de açık tahrikleri görmezden geldi.
Umarım maçın gözlemcileri, hakemin görmediklerini görüp raporlarına yazmışlardır.
Yoksa, tahrikler sonucu edilen kötü tezahüratlar, sahaya atılan yabancı maddeler çok baş ağrıtır.
Bursaspor maçında çok sayıda cezalı taraftar olacak.
Yönetim, bir yandan lobi oluşturup en az cezayla sıyırmanın yollarını arayacak, bir yandan da bu hafta başlatılan Passolig yenileme hamlesini ara vermeden sürdürecek.
Tribündeki taraftar çeşitliliğini artıracak.
Maç sonu, güvenlik güçlerinin agresifliğine anlam vermekte zorlandım.
Kamil Karip’in cansiperane çabasına rağmen, görüntüler can sıkıcıydı.
Can sıkan bir nokta da taraftarın sosyal medyadaki bölünmüşlüğü.
İki grup var, sevinci de üzüntüyü de doyasıya yaşamak yerine işleri güçleri karşısındakine laf sokmak.
Ankaragücü kazanıyor, bir grup “Ne oldu istifacılar…” diye başlayan cümlelerle birilerini taşlıyor.
Ankaragücü kaybediyor, diğer grup çıkıyor, felaket tellallığı yapıp yönetimi, teknik heyeti destekleyenlere çatıyorlar.
İki grupta “En büyük Ankaragüçlü biziz” havasında.
Sevgili arkadaşlar, unutmayın hepiniz Ankaragüçlüsünüz.
Lig bir maraton, kazanacaksın da kaybedeceksin de.
Ankaragücü, son 6 haftada 4-5 ekstra puan almıştı, bunun 3’ünü kaybetmiş oldu.
Ankaragücü’ne en büyük zararı, bölünürseniz verirsiniz.
Evet can sıkıcı bir yenilgi alındı.
Yapılacak olan bu yenilgiden ders çıkarmak.
Ankaragücü taraftarına bir tavsiyem de artık şu transfer yasağı tartışmasını sezon sonuna kadar rafa kaldırmak.
Yasak kalkmalı mıydı?
Yüzde 100 kalkmalıydı.
Ama hata yapıldı, kaldırılmadı.
Hala Ankaragücü, ligin en alternatifli kadrolarından birine sahip.
Owusu, futbol hayatında kanattan çok santrafor oynamış bir oyuncu.
Eren olmazsa Owusu oynar, Eren’i de aratmaz merak etmeyin.
Üçüncü bir alternatif keşke olsaydı.
Ama inanın bu saatten sonra konuyu uzatmanın Ankaragücü’ne faydası olmaz.
Takıma güveneceksiniz, inanacaksınız.
Başka Ankaragücü yok.
METİNER ERDEM