Hüseyin Gazi, 19.yüzyılda Malatya valisi iken Ankara’ya düzenlediği bir akında şehit olur.
Destana göre, Hüseyin Gazi’nin bu taarruzda başı kesilir, kesilen başını koltuğunun altına alarak Ankara’nın 1,5 saat doğusundaki bir tepeye götürmüş ve orada ölmüştür.
Daha sonra burası türbe olarak ziyarete açılmıştır.
Hüseyin Gazi peygamber soyundan geldiği için Seyyid Hüseyin Gazi olarak anılmaktadır.
Battal Gazi’nin babasıdır.
Hüseyin Gazi Dağı, Mamak ve Altındağ belediyesi sınırları içinde yüksekliği 1.236 metre yüksekliğinde kimine göre bir dağ kimine göre bir tepedir.
Hüseyin Gazi Dağı bize Ankara’nın tarihi yapılarında kullanılan o çok özel pembelikte ANKARA TAŞI’nı armağan kılan sönmüş volkandır.
Dağın en üst kısmında Hüseyin Gazi’nin türbesi bulunur. Ayrıca bir cem evi yapılmıştır. Dağın bazı kısımlarında köknar, üst kısımlarında bolca badem ağaçları vardır.
Ankaralı mağaracılarının çalışma, pratik yapma alanıdır.
Ankara üniversitesi kulüplerinin tırmanış ve mağara eğitiminin ilk durağı olarak bilinir.
Hüseyin Gazi Dağı’na tırmanmak ayrı bir tattır. Rotalar kısa ama serttir. Dağcıların yoğun olduğu bir şehir olan Ankara için yetersiz bir dağdır.
Çocukluk yıllarımda tüm mahalle toplanır, o yıl için adak adayan bir aile ile sabah güneş doğmadan yola çıkardık.
Saatler süren bir yolculuktan sonra güneşin arkamızda bize verdiği güçle dağın en tepesine türbeye varırdık.
Adağımız kesilir, dualar okunur dağın eteklerine eşyalarımızı alıp köknar ve badem ağaçlarının gölgesinde nazlı nazlı akan çeşmenin başında mola verip etler, toplanan dağ mantarları pişirilir çaylar içilirdi.
Güneşin batışıyla tekrar yola koyulur evimize tatlı bir yorgunlukla dönerdik.
Benim doğa yürüyüşü(trekking) ile uğraşmamın sebebi bu olsa gerek.
Çekirdekten yetiştim çünkü.
Ağrılıların Ağrı dağı varsa bizimde Hüseyin Gazi Dağımız var.