Olimpiyat Oyunları’ndan önce kaç madalya alabileceğimizi söyleyebilecek spor yazarlarını neden yetiştiremedik?
Eğer, ana akım televizyon ve gazeteler, İletişim Fakültesi mezunu birer genci işe almış olsalardı, bugün en az 25 tane bu soruya yanıt verecek spor yazarımız olurdu.
İşe alınacak bu yetenekli gençler, atıcılıktan yüzmeye kadar bütün dalların yarışmalarını ve antrenmanlarını takip ederek önceden kaç madalya alabileceğimizi söylerlerdi.
Olimpiyat oyunlarına hazırlanma 4 yılla sınırlı değildir. Bunun öncesi de vardır.
Sporcu ve antrenörü son 4 yılı ve önceki zamanı keyiflerinden ve özel hayatlarından fedakarlık ederek spor merkezi, okul ve ev arasında geçirirler.
Spor yazarı olarak yurtdışına gidenlere uzmanlık alanını sorarlar.
Spor yazarı olduğunu söylemesi yetmez.
Çünkü ona ne sporunu yazıyorsun diye sorarlar.
Spor yazarı uzmanı olduğu dalı, sporcudan, antrenöründen, hakemden daha iyi bilmek zorundadır.
Bunun için dünyayı yakından takip eder.
Gelişmiş ülkelerde yalan ve karalama haber yapanlara ağır cezalar vardır.
Milli kayakçı hakkında yalan ve karalama haber yapan spor yazarına mahkeme 30 gün, yazı işleri müdürüne 45 gün hapis ve her ikisine 290 bin dolar para cezası vermiştir.
Haberciliğin ana kuralı belgedir.
Yanlış verilen bir haber, ‘layık olmayanı abad, övgüye layık olanı da berbat eder.’
Spor yazarlarının duayeni Namık Sevik’in ‘işe yarar bir şeyler yapın’ parolasına uyabilmek için sporda dünya çapında söz sahibi olabilmek amacıyla halkı profesyonel futbol, basketbol, voleybol dışında da eğitmek zorundayız.
Bilenlerle bilmeyenlerin eşit olamayacağını bildiğimize göre, basın yayın mezunu yetenekli gençlerin olimpiyat uzmanı spor yazarları olarak işe alınıp yetiştirilmeleri zorunluluk halini almıştır.
ARTUN TALAY