Osmanlıspor maçının ardından, “üzerime düşeni yapacağım” diyerek spor kamuoyunda “istifa edecek mi etmeyecek mi?” şeklinde papatya falı açılan Fenerbahçe teknik direktörü Aykut Kocaman bir kez daha görevinin başına döndü.
Anımsanacağı üzere, 2012 yılında Karabükspor maçı sonrası “ istifa ettiğini” açıklayan Aykut Kocaman, yine yönetimin baskısı, ısrarı üzerine “devam” demişti.
Ankara’da yapılan imalı istifa açıklaması sonrası teknik direktör Kocaman ile Fenerbahçe Yönetimi, özellikle başkan Aziz Yıldırım arasında yoğun telefon trafiği yaşandığını, iletişimin Kocaman’ın eşine ait telefon üzerinden sağlandığını medyadan öğrendik.
Aykut Kocaman’ın Osmanlıspor maçının ardından dile getirdiği “üzerime düşeni yapacağım” sözleri spor çevrelerinde doğrudan “istifa edecek” algısı oluşturdu. Bu algı üzerine hemen çeşitli senaryolar ve yeni teknik direktör adaylarının ismi havada uçuştu. Çok meralıyız ya bir takıma yeni hoca bulmaya, yakıştırmaya. Ben de bu havaya kapılarak Yılmaz Vural’ın takımın başına getirilmesinin yararlı olacağını kendimce anlatmaya çalışmıştım önceki yazımda.
Yani öylesine bir algı oluştu ki spor kamuoyunda, “Aykut Kocaman bu kez kesin gidiciydi”. Ne var ki, ben dahil bu konuda fikir yürütenler, Fenerbahçe’nin başına kendince hoca adayı önerenler bir kez daha ters köşe oldu Aykut Kocaman’ın “devam” kararı ile. Çünkü Aziz Yıldırım’ın düşüncesini hesaplayamamıştık . Öyle ya, o ne derse o olacaktı. Öyle de oldu zaten. “Hayır gidemezsin bir yere” dedi, Aykut Kocaman kaldı.
Neyse Aykut hoca, 48 saat sonra Samandıra’daki çalışmada takımın başında yer aldı. Bundan sonra ne olur? En azından yönetimin desteğini bir kez daha arkasına alan Kocaman’ın eli daha güçlenmiş olarak çıkar futbolcuların karşısına.
Hoşnut olmadığı, yeterli katkıyı sağlayamadığına inandığı, kendi düşüncesine göre “takımı sabote eden” oyunculara karşı acımasız yüzünü, sopasını güvenoyunu tazelemiş hoca olarak rahat bir şekilde gösterebilir. Hatta birçok oyuncu kadro dışı bırakılır, devre arasında da yollar ayrılır. Gelen haberler de bu yönde…
Çünkü, Aykut Kocaman katı tutumu ile takım üzerindeki egemenliğini daha pekiştirmek, disiplini eksiksiz sağlamak için bu saatten sonra bunu yapmak zorunda. İpin ucunu sağlam tutmalı ki bir kez daha kaçırmasın. O da sert tutumunu yansıtacaktır oyuncularına.
Ha, vazgeçilmeyen oyun sistemi, zaman zaman yanlış kadro oluşumu, maç içinde geç ve isabetsiz gerçekleştirilen oyuncu değişikliğinde hoca ısrarcı olursa beklenen başarı, hele hele şampiyonluk zor gelir. Tamam oyuncuların disiplinsizliğinden, vurdumduymazlığından, maç içinde sorumluluk üstlenmemelerinden haklı olarak yakınıyor Aykut hoca.
İyi güzel de onun da bir takım saplantılarından cayması, yeni sistemleri denemesi, gerektiğinde çift forvete dönmesi, aksayan oyuncuların zaman geçirmeden değiştirilmesi gerekmez mi?
Tabii, biz onun kadar bu işi bilmiyoruz. Ama görünen bazı gerçeklerin üzeri de örtülemiyor, güneş gibi parlıyor. Hem uzun yıllar futbolun içinde olan, emek harcayan yetkin ve deneyimli teknik direktörler, hocalar da eleştiriyor Aykut hocanın sistemini, oyuna bakış açısını, oyuncu değişikliğindeki geç kalışını.
Takım yenikken, neden çift forvete dönmediği sır. Atılan gol sonrası takımı defansa çekişi, son dakikalarda yenilen golle yaşanan hayal kırıklığı, yitirilen puanlar. En çok eleştirildiği sistem bu Aykut Kocaman’ın.
Kendisinin de oyun sisteminde değişiklik yaparak başlaması gerekiyor yeni döneme.
Artık Fenerbahçe’de “Yeni Aykut Kocaman dönemi” başlıyor. Bu dönemin ilk sınavı da Şükrü Saracoğlu’nda oynanacak Demir Grup Sivasspor maçı. O maçtan üç puan ile ayrılırsa Fenerbahçe ne ala. Hem Kocaman’ın hem de taraftarın yüzü güler. Eğer bırakın yenilgiyi beraberlik bile yeniden alevlendirir Aykut Kocaman tartışmalarını.
Yenilse, berabere kalsa da bu saatten sonra Aykut Kocaman ile devam eder Fenerbahçe. Devre arasında yeni transferler yapılır, takıma taze kan sağlanır.
Lider Galatasaray ile olan 9 puanlık fark kapatılıp, şampiyon olabilir mi Fenerbahçe?… Onu da Sivasspor maçından itibaren görmeye başlayacağız.