Kuralsızlığın olağan hale geldiği durum spor kültürü olarak algılanıyor…
Gazilerimize ve ailelerine arabalarının içinde saldıran magandaların yetişmesinde spor programlarının katkısı yok mu?
Bilgisayar oyunları arasında çok ilgi gören seri katil oyunlarının yine çeşitli maganda tiplerinin yetişmesinde hiç mi katkısı yok?
Bir sürü saçma sapan futbol konusunu ekranlara taşıyıp taraftarları kızıştırarak, ne olduğu belli olmayan görüntülü bağlantılarla, futbol aktörlerini suçlayıp birbirlerine düşüren spor programlarında, hakaretler, saçmalıklar karşılıklı suçlamalar ve bağırış çağırışların birbirini izlemesinin bu tip magandalar üzerindeki etkisinin olmadığı söylenebilir mi?
Spor kulüplerinin başkan, yönetici kavgalarını, teknik direktör, futbolcu sürtüşmelerini, akla hayale gelmeyecek yalanla örtülmüş saçmalıkları sporseverler, aileler, gençler, çocuklar izlerken utanıyor, üzülüyor, şaşırıyorlar.
Böyle bir spor yayıncılık rezaleti dünyanın kaç ülkesinde vardır?
Düzmece transfer haberleri ile sporseverlerin kafaları karıştırılıyor, taraftarlar birbirlerine düşürülüyor.
Palavralarla dolu transfer haberleri spor programlarında yerlerini almaya başladılar.
İncir çekirdeğini doldurmayan attı-atamadı, tuttu-tutamadı konuları uzatıldıkça uzatılıyor. Çocuklar ve gençler her türlü kuralsızlığın olağan hale geldiği durumu spor kültürü olarak algılıyor.
Nitekim derbi maçlarının olduğu günler, lütuf günleri gibi sunulurken, kaybedenler için o gün adeta rezalet gününe dönüşüyor.
Dünyamızda kâr zarar ilişkileri spor yapısı içinde net olarak ele alınmıyor.
UEFA kararlarıyla sınırlı kalıyor ve geçiştiriliyor.
Küresel spor yapısı gittikleri yolu en kestirme yol olarak görüyor.
Sıra geliyor işin perde arkasına; sunucuların ve yapımcıların aldıkları paralara ve bol kepçe reklamlara.
Bu tür anlayışın gazilere saldıran magandaları etkilemediğini nasıl söyleyebiliriz.
Aklı başında spor programı yapımcılarını ve sunucularını tenzih ederek söylüyorum; yukarıda değindiğim konular Mustafa Kemal Atatürk’ün “Ben sporcunun zeki, çevik ve ahlaklı olanını severim” anlayışıyla hiç örtüşmüyor.
Kaldı ki, Türkiye Spor Yazarları Derneği’nde ve Gazeteciler Cemiyeti’nde günleri geçen Türkiye’nin en seçkin spor yazarlarından ideal spor programları için yararlanılmıyor, anlamak çok zor.