Koronavirüslü günlerde futbol olmayınca sık sık maziye daldık.
Elimizde konu da vardı.
Ankaragücü tarihi için çok ama çok önemli iki önemli günün yıldönümünü yaşadık.
23 Nisan 2017…
28 Nisan 2018…
İlkinde Kayseri’de 2. Lig, ikincisinde Manisa’da TFF 1. Lig şampiyonluğu…
Kayseri’de onbinlerce, Manisa’da binlerce kişi canlı tanığıydı şampiyonlukların.
Ankara’da ise aynı anda yüzbinler sokaktaydı.
Islak formalı günlerden, yeniden Süper Lig’e dönüşün hikayesinin yazıldığı o günlere ait her taraftarın onlarca, yüzlerce anısı vardır.
Nitekim sosyal medyadan yüzlerce, binlerce paylaşım yapıldı.
Keyifle yad ettik o günleri.
Benim anlam veremediğim, MKE Ankaragücü’nün kurumsal olarak bu özel günler için hiçbir paylaşımda bulunmaması.
Sadece kulüp resmi sayfasından değil, yöneticilerin de kişisel hesaplarından hiç paylaşım yapmaması.
Eski başkana kızabilirsiniz, eleştirebilirsiniz.
En çok da ben eleştirdim; bu yüzden tehdit edildim, hakarete uğradım.
Ama o şampiyonlukları yok sayamazsınız.
Mazisine sahip çıkmayanın atisi olmaz der atalarımız.
İllaki de eski başkana sahip çıkın demiyorum.
Neticede tek başına o kazandırmadı bu kupaları Ankaragücü’ne.
Şampiyonluklar ekip işidir.
O şampiyonluklarda sadece Mehmet Yiğiner’in değil; onlarca, yüzlerce, binlerce kişinin emeği, alın teri var.
Kimler mi onlar?
Sayayım birkaçını.
İsmet Taşdemir, İsmail Kartal, Korcan Çelikay, Altay Bayındır, Alihan Kubalas, Muhammed Gönülaçar, Ömer Bozan, Kenan Özer, Enes Kubat, Muharrem Ozan Cengiz, Yusuf Abdioğlu, Gencer Cansev, Erdem Özgenç, Arif Morkaya, Sedat Ağçay, Kibong Mbamba, Anton Putsila, Umut Nayır, Lanre Kehinde, İlhan Parlak…
Gecekondu, Maraton, Bekar Evi Çocukları, Sağ ve Sol Kapalı Tribünlerdeki onbinler.
Metin Akyüz, Osman Gazi Kandaş, Ercan Soydaş, Tuna Yılmaz, Sadık Soylu, Yaşar Öztürk…
Alpay Uzunali, Musa Cimilli…
Medya emekçileri…
Katkısı olan herkesin emeğine saygı için kurumsal olarak da anılmalıydı o şampiyonluklar.