Dönüm noktalarına göz atarsak, İtalyan futbolunun önde gelen yöneticisi Crognotti “Küreselleşme ve eğlence sanayinin zafer çağında dünyanın en küresel işi futboldur. Başka hangi malın üç milyar alıcısı vardır” demiştir.
Profesyonel futbolun televizyon yoluyla küreselleşmesi izleyici kavramını da değiştirmiştir.
Artık ideal izleyici takımını ölesiye destekleyen proleter(emekçi) değil, stadyumda ellerinde viski kadehleriyle localarına kurulan v.i.p.’lerdir.
Bu geniş locaların yıllık kiraları 5 milyon eurodur. Kiralama süresi de on yıllıktır.
Japon oyuncu Nakata’nın İtalyan kulübü Perugio’ya transferiyle, bölgeye akın eden Japon turistler ticari patlamaya neden olmuştur.
Futbol yoluyla kitleler kendilerini bir bütünün parçaları olarak görmektedirler. Televizyon futbolunda izleyici sürecin dışında kalır. Televizyon izleyenlerin görüşü, kameranın görüş açısı kadardır.
Oysa stadyumdaki seyirci bütün oyunu değişik açılardan izleyebilir. Kamera daima topun peşindedir.
Televizyonun yeni olanaklarıyla seyircinin beklentileri de değişmeye başlamıştır. Stadyumlarda dev ekranların kurulması önemli pozisyonların tekrar izlenmesine olanak sağlamaktadır.
Sanal gerçeklik gerçeğin önüne geçmektedir.
Televizyon futbolu sponsorluk gerçeğini getirmiştir. 1998 dünya kupasında sponsorlar 40 milyon dolar ödemişlerdir.
Eskiden kulüplerin gelirleri, tribün gelirleri ve Spor Toto isim haklarından ibaretti. Günümüzde ise maç hasılatı, stad kira geliri, radyo, televizyondan naklen yayın paraları, forma, reklam gelirleri, isim hakkı ve sponsorluk gelirlerine genişlemiştir.
Televizyon futbol yayınlarında süreç değil sonuç ön plana çıkmaktadır. Televizyon topu gösterdiği için, oyun ikinci planda kalır. Bu bakımdan televizyonun yıldız üretmede üstüne yoktur. Televizyon kadrajı maçı izleyicilere sınırlı olarak gösterir.
Futbol televizyon birlikteliği 1954 yılında İsviçre’de yapılan Dünya Futbol Şampiyonası ile başladı.
Futbol ticaret ve yatırım gerekçeleriyle giderek televizyona bağımlı hale geldi. 1998 dünya kupasında televizyon kanalları 64 maç için 65 milyon dolar ödemişler ve 200 milyon dolar reklam geliri elde etmişlerdir.
Reklam yoluyla tüketim körüklenmektedir. Ayrıca kamuoyunda rahatsızlık oluşturacak icraatların önemli bölümü futbol başarısının hemen ertesi günü yapılıverir.
İngiltere’de 2001-2004 yılları arasında premier ligin yayın haklarını SK4 Digital Tv. Kanalı 2 milyar sterline aldı. Bu diğer ülkelere de örnek oldu.
Yayın haklarına ödenen astronomik rakamlar, transfer ücretlerinin de uçmasına neden oldu. Bu durum kulüpleri mali açıdan çıkmaza soktu.
Futbolun ekonomik getirisinin yüksek oluşu çok uluslu medya patronlarını “Süper Ligin” kurulmasına yönlendirdi.
Ayrıca final karşılaşmaları ve büyük organizasyonlardan önce televizyon ve yayın kutusu satışları çok artmaktadır.
Dijital televizyon futbol maçlarının yayınını da çeşitlendirmiştir. Artık izleyici tek bir uydu yayınından 100 kadar maçı aynı anda izleyebilmektedir.
Futbol-televizyon birlikteliği spor etiğini tehlikeye düşürmektedir. Futbol oyun olmaktan çıkıp, şova dönüşmüştür.
İzleyicide bu şovun bir parçası olarak futbolun günümüzdeki görünümünün değişimine katkıda bulunmaktadır.
Rigel N.’nin “Medya Ninnileri” kitabı ufkunuzu genişletecektir.
ARTUN TALAY