Ankaragücü, en kötü beraberlik düşüncesiyle çıktığı Malatyaspor deplasmanında 3-1 kaybetti.
İlk kez yenilmiyor Ankaragücü, bu onüçüncü yenilgi Süper Lig’de.
Bundan önce sadece ilk yarıdaki Galatasaray, Kasımpaşa ve Antalyaspor maçlarında Ankaragücü’nün yenilgiyi hak etmediğini düşünmüştüm.
Şimdi bunlara Yeni Malatyaspor maçı eklendi.
Bugün 3 maç izledim, üçünün de sonucunu sahadaki oyuncular değil, sahadaki ve VAR’ın başındaki hakemler belirledi.
Önce Ankaragücü, ardından Kayserispor, son olarak da Bursaspor katledildi.
Özgür Yankaya, Süper Lig’de son olarak Erzurumspor-Çaykur Rizespor maçını yönetmişti.
“Yönetmişti” dedim ama doğru kelime bu olmasa gerek.
Çaykur Rizespor’u kurtarma görevi için maça atanmıştı demek daha doğru olur.
Bu maçta Erzurum’un buz gibi golünü iptal edip 3 puanı elleriyle Rize’ye sunmuştu.
Bu maçın ardından 1,5 aydır Süper Lig’de görev alamıyordu.
MHK değişti ya, sabıkalı hakemler sümen altından çıkarılıp yeniden maçlara verilmeye başlandı.
Bu yeteneksiz hakem, ilk maçında önce Ankaragücü aleyhine bir penaltı çaldı ki evlere şenlik.
Son dakikada, Canteros’un kullandığı serbest vuruşta Malatyaspor kalecisi Farnolle, oyuncuların üzerine uçtu, Özgür Yankaya ne için düdük çaldı maçı anlatan Ali Ferahbot bile anlamadı.
Bu pozisyonun devamında Pazdan’ın vuruşunu rakip defans oyuncusu top kaleye girmek üzereyken koluyla kesti.
Penaltı ve kırmızı kart olması gerekiyordu.
Özgür Yankaya’nın bir hatası da maç boyunca Adem Büyük’ün futboldan çok oyunu çirkinleştiren, rakipleri taciz eden davranışlarına da sessiz kalmasıydı..
Böyle futbolcular, ne kadar yetenekli olurlarsa olsunlar, Türk futboluna yakışmıyor.
………………
Özgür Yankaya, bu maçtaki yönetimiyle yeniden ceza alır mı?
Tabi ki hayır.
Rizespor maçından sonra binlerce Erzurumspor taraftarı kent merkezinde yürüyüş yapmış, TFF ve MHK’yı protesto etmişti.
Ceza da taraftarın bu eyleminden sonra mecburen verilmişti.
Ankaragücü taraftarı bu tür bir eylem yapmaz, yapmak istese de yaptırmazlar.
Eylem yerine klavye başına geçip acımasızca takımı eleştirir, teknik direktör kovar.
Nitekim, sosyal medyaya baktığınızda görünen o.
Ankaragücü’nü biraz sonra ben de eleştireceğim ama hakkını da vermek gerekir ki onu da vereceğim.
Ankaragücü’nü 2-0’a kadar ki futbol için eleştirmek lazım ama 2-0 geriye düştükten sonraki tepkisi tam bir büyük takım havasındaydı.
Deplasmanda oynamasına karşın, öyle bir baskı uyguladı ki rakip orta sahayı geçemedi.
Atılan gol, Orgill, Boyd, Kulusic, İlhan ile kaçırılan pozisyonlar, Orgill’in bir adımla ofsayta düştüğü için verilmeyen gol, penaltı pozisyonu, neler neler…
Galatasaray, hakemin desteği ile 2-0’dan dönüş yapabildi, Ankaragücü Galatasaray’dan 2 gömlek daha güzel oyun sergilemesine karşın, hakem hala aleyhinde çalıştığından geri dönüşü yapamadı.
Onun için, Ankaragücü taraftarının klavye kahramanlığı yapıp teknik direktörü değiştirmek yerine, Erzurumspor taraftarı gibi yürüyüş yapmasa da bu zor günlerde takımlarının arkasında olması gerekir.
…………………
Ankaragücü’nün eleştirilecek yanı yok muydu?
Tabi ki var.
Birincisi…
Son zamanlarda ekonomide güzel bir uygulama var.
Potansiyeli, fikirleri olup da parası, gücü olmayan kişileri, parası gücü olan kişiler destekliyor.
Destek olanlara da melek yatırımcı deniyor.
Ankaragücü de bir bakıma melek yatırımcı gibi.
İlk yarıda, Ankaragücü zirvedeyken, düşme potasında olan, berbat futbol oynayan Konyaspor’a kaybetti.
Konya o galibiyete rağmen Rıza Çalımbay’ı gönderdi, şu an Avrupa için mücadele eder oldu.
Malatya da 7 haftadır kazanamıyordu, 7-8 sakatı vardı.
Ankaragücü yine melek yatırımcı gibi zor durumdaki Malatya’ya can suyu verdi.
Kaybetse düşme potasında olacak Malatya, bu galibiyetle Kupa’nın yanında ligde de Avrupa hayalleri kurmaya başladı.
Futbolda, kimse kimseye acımaz, rakibin zor durumdaysa faydalanmayı bileceksin.
Nitekim Ankaragücü zordayken, rakipler 4’lük, 6’lık yapmaktan geri kalmadılar.
Zora düşen her takıma can suyu vermeye kalkarsan, sonra kendin içecek su bulamazsın.
……………..
Ankaragücü, Bursaspor maçında olduğu gibi bu maçta da koca bir ilk yarıyı bomboş geçirdi.
Bursa maçında Eren ve Mert anıldı ama bu maçtaki futbolsuzluk niyeydi, kimse anlamadı.
Orgill’in golden sonra sevinmemesi, takla atmak bir yana yanına gelenleri uzaklaştırması acaba bu kez de Yeni Zelanda’daki katliam için mi yastaydı Ankaragücü dedirtti.
İlk yarıdaki kötü futbolda Djedje’nin olmayışı da etkiliydi.
Defansla hücum oyuncuları arasındaki bağlantıyı Djedje kuruyordu.
O’nun yokluğunda Ne Moke ne de Sedat bu görevi üstlenebildi.
Rakip defans hep devşirme oyunculardan kuruluydu, baskı yapılsa hata yapacakları biliniyordu ama ilk yarı boyunca hiç baskı yapılmadı.
Boyd da büyük düşüş var, nedeni belirlenip önlem alınmalı.
Mustafa Kaplan’ın B, C planları da olmalı.
Artık Ankaragücü’nün çift forvet oynama zamanı geldi.
Nitekim, Sadaev girdikten sonra Ankaragücü rakibi adeta boğdu, 3 haftalık arada bu sistem mutlaka denenmeli.
……………….
Ankaragücü kazansaydı, artık Avrupa hayalleri kurulacaktı.
Kaybetti, altındaki takımlara bakmaya devam ediyor.
Altındaki takımlardan sadece Fenerbahçe kazandı, bir sıra geriledi.
Diğerleri kaybetti.
Sıfır çekilen haftada buna da şükür demeli Ankaragücü.
Antalya deplasmanında yaşanan üzücü olaya rağmen, takımlarını Malatya’da yalnız bırakmayan Ankaragücü taraftarları tebriki hak etti, tebrik ediyorum.
Son olarak bir hatırlatma, Fenerbahçe çok kötü ve sürekli hakem desteği ile puan alıyor.
O maçta hakemi de yenecek şekilde taraftar organize olmalı.
Benden hatırlatması…
METİNER ERDEM