Ankaragüçlü iki taraftarın Antalya dönüşü trafik kazasında yaşamını yitirmesi, futbol camiasını yasa boğdu.
Kar kış demeden takımlarını desteklemek üzere dış saha maçlarına giden Mert Turgut Çakır (17) ve Eren Açıkgöz (19) daha hayatlarının baharını yaşayamadan bitmek bilmeyen trafik kazasının kurbanı oldu. Tüm Ankaragücü taraftarı gibi onurlu ve dik duruşları ile sonuna dek her maçta tribünlerde yerini aldılar, takımlarına sonuna dek sahip çıktılar.
Belki de günlük yaşamda çektikleri sıkıntıdan, dertten arınmanın tek yolu idi Ankaragücü sevdası. Onların aşkı, vazgeçilmeziydi Ankaragücü. İç saha demediler, dış saha demediler hep sevdalarının peşinden koştular.
Nereden bile bilirlerdi ki, bir galibiyet sonucu dönüş yolunda ecelin onları yakalayacağını. Üç puanın sevinci ile evlerine dönerken gecenin kör karanlığındaki kahrolası trafik kazası onları ailesinden, Gecekondulu tribün arkadaşlarından kopardı aldı. Hem daha 17 ve 19 yaşlarında yaşamın tadını alamadan.
Onların ölümü sadece Ankaragücü değil, Bursaspor, Gençlerbirliği, Fenerbahçe, Galatasaray, Beşiktaş, Göztepe, Samsunspor, Orduspor ve diğer rakip takım taraftarını, dolayısıyla futbol camiasını acıya boğdu. Nasıl boğmasın ki, su gibi iki genç hiç kusurları olmadığı halde içinde bulundukları araca arkadan çarpan alkollü sürücünün hatasının bedelini canları ile ödedi. Yazık değil mi o iki cana, ailelerine? İflah olmaz trafik terörü bu kez Ankaragücü’nün ve ailelerinin ocağına ateş düşürdü.
Çileyi, özveriyi, sabrı, derdi, sevinci, coşkuyu, acıyı içinde barındırır takım taraftarlığı, sevdası, aşkı. Yeri gelir üzülür, yeri gelir neşeye boğulur. Onların tek eğlencesi, tutkusudur taraftar olmak, takımına ölesiye bağlanmak. Tıpkı Ankaragüçlü Mert ile Eren gibi, tıpkı tribünde kalbi heyecana dayanamayan Fenerbahçeli Koray Şener gibi. Takımları farklı olsa da amaçları , coşkuları aynıdır. Tek dertleri takımlarının başarılı olması, yüzlerinin gülmesidir. İç saha, dış saha demez sürekli takımlarının peşinde koşarlar.
Kale arkalarını dolduran çileli ve özverili taraftarın çoğunluğu inanın günlük yaşamda geçim sıkıntısı çeken, mücadele eden kitledir. Takımlarına ölesiye bağlı, gücü yettiğince bağıran, destekleyen hep onlardır. Onların takımlarına uyarladığı türküler, şarkılar, sloganlarla inler görkemli stadyumlar.
Çoğunun işi, gücü bile yoktur. Ailelerinden aldıkları harçlıkları biriktirerek hafta sonunu sabırsızlıkla bekler. İşi olanlar asgari ücretle bir iş bulabildiklerine sevinir. Kiminin ailesi yoksul, kiminin ailesi orta hallidir. Öyle ahım şahım gelirleri yoktur. Öyle lüks konutlarda, korunaklı sitelerde oturamazlar. Ya varoşlarda ya da kentlerin orta halli semtlerinde yaşamlarını sürdürürler. Ankaragücü’nün vefakar taraftar grubu Gecekondu gibi. Aralarında hali, durumu iyi olanlar varsa bile sayıları parmakla gösterilecek kadar azdır.
Taraftar profili iyi irdelendiğinde sözlerimde ne denli haklılık payı olduğu açıkça görülecektir. Sadece Ankaragücü için değil, tüm takımlar için tribünü dolduranlar aynı kategoride. Giderek endüstrileşen futbol sektöründe milyon dolarları alan oyuncuların yeteneklerini, atacağı golleri izlemek ve en önemlisi takımlarının başarıları için tribünleri doldurur,iç saha dış saha demeden Mert’ler, Eren’ler, Koray Şener’ler ve diğerleri. Yenerlerse evlerine sevinçle, yenilirse üzüntü ile dönerler. İşte böylesine özveri ve sabır gerektirir taraftar olmak, sevdasının peşinde koşmak.
Bu tutku, Ankara’da, İstanbul’da, Samsun’da, Eskişehir’de, Adana’da, İzmir’de, kısacası yurdun her yanında aynıdır, ortaktır. Mekanınız cennet olsun Mert Turgut Çakır ve Eren Açıkgöz.
Bu arada Ankaragücü Başkanı Mehmet Yiğiner’in iki gencin ailesine ev alınacağını açıklaması gerçekten sevindirdi. Umarım Başkan bu sözünü en kısa sürede gerçekleştirir.
ŞÜKRÜ KARAMAN