Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AHİM), Türkiye Futbol Federasyonu’nun, Genel kurul, Tahkim ve Uyuşmazlık Çözüm kurulu ve diğer kurullarının yapısının ve kararlarının anti demokratik ve rekabet ilkelerine aykırı olduğuna ilişkin bir karar verdi.
Bu bağlayıcı karar, TFF kurullarının kararlarının sorgulanması sonucunu doğurur.
Bu karar, önceki yazımızda sözünü ettiğimiz, sporumuzdaki evrensel spor ilkelerine ve hukuka aykırılığa somut bir delil niteliğinde.
TFF ülkemizde ilk özerk spor federasyonu ve dünyada pek örneği olmayan bir de yasaya sahip. Yani ülkemiz dünyada futbol federasyonu yasası olan istisna bir ülke.
Bu, olumlu bir yaklaşımla dünyanın en popüler sporu olan futbol bakımından bir avantaj gibi görünse de, uygulama, futbol yönetimi ve hukuk açısından tamamen evrensel ilkelere aykırı.
Öncelikle başta TFF olmak üzere spor federasyonlarının genel kurul delege yapılarına bakalım.
TFF’nin 302 delegesinin;
.126‘sı Süper lig kulup temsilcileri,
. 36‘sı 1. lig kulüp temsilcileri,
. 34‘ü 2. lig kulüp temsilcileri,
. 57’si 3. lig kulüp temsilcileri,
. 10’u amatör kulüp temsilcilerinden oluşuyor.
Futbolcu ve hakemlerin toplam oyları ise 18.
Bu oran yüzde 87’ye yüzde 6.
Futbolun temel unsurları, gerçek emekçileri olan futbolcu, antrenör ve hakemlerin yönetimdeki temsil hakları yüzde 6 olarak uygun görülmüş.
Kulüp temsilcilerinin profili malum, ezici bir çoğunluğunun futbol geçmişi olmadığı gibi, özellikle de bir ikisi hariç kulüpleri içinden çıkılması zor bir borç batağına batırmış kulüp başkan ve yöneticilerinin TFF yapısını belirleme oranı yüzde 87.
Bu belirlemeyi de gelecek siyasi işarete göre yaptıkları spor kamuoyunca bilinen bir gerçek.
Spor kulüp başkan ve yöneticileri ile TFF yönetim kurulları içinde aktif futbol geçmişi olan bir iki istisna dışında kimse yok.
Benzer durum diğer spor federasyonlarında da aynı. Bu federasyonların genel kurul delege sayıları içinde eski sporcu, antrenör ve hakemlerin oy oranı yüzde 6’nın bile altında.
Ağırlık, ilgili spor branşında aktif bir geçmişi olmayan kulüp yöneticilerinde ve daha da beteri kadrolu devlet memurlarında. Adına bağımsız denilen bu federasyonların genel kurul sayısı içerisinde kadrolu devlet memurlarının sayısı sporcu, antrenör ve hakem sayısının dört beş katı.
Özetle sporumuzu sporun gerçek paydaşları, emekçileri yönetmiyor.
AİHM kararında, TFF’nin Tahkim Kurulunun yapısını hukuka ve demokrasiye uygun bulmadığını belirtti.
TFF Disiplin ve Tahkim kurulları, öncelikle 4 büyük kulübün adeta temsilcileri gibi olan kişilerden başkan ve yönetimce atanıyor. Ayrıca bu kurulların oluşmasında siyasi etki de çok fazla. Temel sorun da burada.
TFF disiplin kurulları ve Tahkim kurullarında durum böyleyken, diğer spor federasyonlarında da mevcut uygulama ve yapı da hukuka, bağımsızlık ve tarafsızlık prensibine aykırı.
Diğer spor federasyonlarında disiplin kurulları aday olan federasyon başkanı ve yönetim kuruluyla birlikte blok liste olarak hazırlanıp, başkan ve yönetim kuruluyla birlikte seçiliyor. Yani başkan ve yönetim kurulunun tercih ettiği kişiler disiplin kuruluna seçiliyor.
Diğer spor federasyonlarının disiplin kurulu kararlarına itiraz merci olarak, kararları kesin olan Tahkim Kurulu ise Gençlik ve Spor bakanı tarafından uygun görülen kişiler arasından seçilerek atanıyor.
AİHM’nin kararı bağlamında, TFF dışındaki diğer spor federasyonlarındaki bu yapıyı fazla analiz etmeye gerek yok sanırız. AİHM kararıyla tüm spor federasyonlarının da yapısı ve kurulları tartışılır hale gelmiştir.
Sporumuzun bu durumdan kurtulması gerekir. Spor federasyonları tam anlamıyla evrensel spor ilkelerine uygun olarak bağımsız, tarafsız, demokratik, katılımcı, kapsayıcı seçim, yönetim ve hukuk sistemine kavuşturulmalıdır. Mevcut yapı, dünya sporunda önemli bir yeri olan ülkemizin saygınlık ve itibarını zedeliyor.
Bu durumdan rahatsız olup itiraz etmesi gereken gerçek spor paydaşları olan sporcu, antrenör ve hakemlerin mesleki örgütsüzlüğü bu uygulamaların en önemli nedenlerinden biridir.
Avrupa’da futbolcu sendikalaşması 1900’lü yıllarda başlamış.
İngiltere’de profesyonel futbolcular birliğinin 4000 üyesi var. Birlik, üyelerin sosyal ,ekonomik ve sağlık ihtiyaçlarına destek oluyor. En önemli kaynağı transfer ücretlerinden kesilen yüzde beşlik sendika payı. Muhtaç durumda olan,emekli olan futbolculara ciddi anlamda maddi yardımlar yapıyor. Avrupa merkezli Uluslararası Profesyonel Futbolcular Birliği’nin (FIFpro) 11 ülkeden 50 bin üyesi var. Afrika ve Asya’dan bile üyeler var ama Türkiye’den üye yok.
Bizim sporcu, antrenör ve hakemlerimiz ise bu tür bir mesleki dayanışma ve örgütlenme yerine büyük bir çoğunlukla siyasi destek peşinde koşuyor. Siyasi desteği bulamayan binlercesi de aktif sporu bıraktıktan sonra maddi sıkıntılar içinde yaşıyor. Mesleki örgütsüzlük nedeniyle de spor yönetimine aktif olarak katılamıyorlar.
Kısaca spor emekçileri, paydaşları spor yönetiminde ağırlıklı olarak görev alamadıkları sürece kimsenin mevcut yapıdan şikayet etmeye hakkı olmaz.
Kendini yönetmekten aciz bir sektörde sağlıklı ilerleme ve gelişme olmaz, olamaz. Sporcu ve antrenörlerin mesleki örgütsüzlüğü yanında, kulüp başkan ve yöneticileriyle bazı basın mensuplarının doğrudan hedefi ve günah keçisine çevrilen hakemlerin durumu daha da vahim. Sağlıksız spor yapılanması ve yönetiminin faturası tamamen hakemlere çıkartılıyor. Sürekli baskı altında yetenekli olanlar bile hataya zorlanıyor. Malum spor medyası da bu kayıkçı kavgasından beslenerek saatlerce, günlerce, gece yarılarına kadar futbol geyiği yaparak reyting peşinde koşuyor.
Burada ömrünü sporcu meslek örgütlenmesine adayan ve maalesef başarılı olamayan rahmetli Metin Kurt’u saygı, sevgi ve özlemle anarak yazımızı noktalayalım.
HALUK ÇETİN KİMDİR?
Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü’nde müfettiş olarak görev yapıp, 2009 yılında Teftiş Kurulu Başkanlığından emekli oldu.
Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü yasası, yönetmelikleri, sporda şiddet yasası, sponsorluk yasası, spor federasyonları özerklik çalışmaları, doping kontrol çalışmaları gibi düzenlemelerde aktif katkılarda bulundu.
Türkiye Futbol Federasyonu Şike Tahkik Kurulu üyeliği, üst klasman temsilciliği görevlerinin yanı sıra, TFF’de UEFA’nın stadyum güvenlik kriterlerinin uygulanması çalışmalarına ve uygulamalarına katıldı.
HALUK ÇETİN