19 Mayıs Spor Kompleksi’nin geleceği ile ilgili olarak Türk sporunu yönetenlere yönelik yazılarımızı sürdürüyoruz…
Kompleks içinde başta sporun anası olarak adlandırılan atletizm olmak üzere futbol dışındaki branşların geleceğinin belirlenmesi için bu hafta mektubumuzu Gençlik ve Spor Bakanı Yardımcısı Sayın Sinan Aksu’ya gönderiyoruz.
Ve bir hikaye ile yazımıza başlıyoruz…
Sahilde nöbet tutan çok uzakta bişey gördü.
”Yelkenli, yelkenli güçlü savaşçılar” diye bağırdı.
Beş dakika sonra görünen şey posta gemisi, sonra kayık, daha sonra balya, en sonunda iyice yaklaşan tahta parçaları olduğu anlaşıldı.
1970’de birileri kulağımıza fısıldadı: ”Yabancı oyuncu oynatın Real Madrid gibi başarılı olun.”
Günümüze kadar her on yılda bir sayıyı arttırdık ama hala Real Madrid gibi başarılı olamadığımızı gördük .
Sonuç kıyıya varan tahta parçalarına döndü.
Avrupa en iyileri kendinde tuttu, bize ıskartaya çıkanları gönderdi.
Avrupa zaten hep kendini düşünür.
Avrupa Şampiyonası için yapacağı tesisler planlar.
Şampiyonadan sonrasını düşünür.
Haliyle biz de onlardan daha çok Avrupa Şampiyonası’ndan sonrasını düşünmek zorundayız.
19 Mayıs Spor Kompleksi şehrin merkezindedir.
Buraya gelen sporcularımız tek araçla gelme avantajına sahiptir.
Bu avantajı da Avrupa, Dünya, Olimpiyat madalyaları kazandırarak iyi kullanmışlardır.
UEFA kriterlerine ülkemiz sporunun bekaasını niye kurban edelim.
Kaldı ki; Türkiye’yi, Türkiye Cumhuriyeti hükümeti yönetir, UEFA değil.
Avrupa’ya gittiğimizde görüyoruz büyük ve önemli stadların yakında başka dalların spor tesisleri de var.
Neden kendilerine farklı, bize farklı davranmalarına göz yumulsun ki?
Size Tolstoy’un 1870 yılında bir toplantıda anlattığı masalı iletmek istiyorum.
“İki at yük taşıyordu ama arkadaki at tembeldi. Sahibi arkadaki atın yükünü öndeki ata yükledi.
Arkadaki at öndekine;
-”Didin terle! Ne kadar çalışırsan o kadar acı çekersin” dedi.
Hana vardıklarında atların sahibi neden tek atla yük taşırken iki at besleyeyim, bir tanesini besler, ötekini satarım dedi ve söylediğini de yaptı.
Olimpik spor dalları birinci at gibi çalışıp didinecek, Avrupa, Dünya, Olimpiyat madalyalarını ülkemize kazandırırken profesyonel futbolda ikinci at gibi onunla alay edecek.
Profesyonel futbolun atletizme verdiği zarardan söz etmek isterim.
Profesyonel futbol hakemlerinin antrenman ve testlerini atletizm sahalarında yapar.
Atletlerin o günkü antrenmanlarına engel olur.
O kadar yüzsüzdür ki, elinden gelse Türkiye’deki tüm atletizm sahalarına futbol kaleleri yerleştirmekten geri durmaz.
Bir de ailelere verdikleri zarar var.
Yılladır futbol okulları aracılığıyla ailelerin çocuklarını topladılar.
Bu çocukları geleceğin büyük futbolcusu yapacağız dediler.
On beş yıldır neden kimseyi yetiştiremediler ve neden liglerimizde emekli yabancı oyuncular oynamaya devam ediyor?
Bugüne kadar da onların ağzından herhangi bir açıklama duymadık.
Fransız yazar ve filozof Voltaire’in ünlü sözünü hatırlatmak isterim:
“Tanrım beni dostlarımızdan koru, düşmanlarımızın icabına ben bakarım.”
Allah profesyonel futbolun şerrinden sporumuzu korusun.
ARTUN TALAY