Çok başarılı bilim adamı ve spor adamı vefat ediyor,basın ve televizyon görmezden geliyor.
Neyse ki sosyal medya da onu tanıyanlar onu anlatıyorlar.
Dünyanın çivisi çıkmış durumda.
Japonya geçen yıl balinaların neslinin korunması için 1986’da ticari av yasağı getiren Uluslararası Balina Avcılığı Komisyonundan çıktığını açıkladı.
Japonya bilimsel amaçlı balina avına devam ediyordu.
Daha sonra balinaların etlerinin satıldığı ileri sürüldü. Japonya 1986’dan bu yana her yıl 1000 kadar balina avladı.
Japon yetkililer balina eti tüketiminin Japon kültürünün bir parçası olduğunu söylüyor.
Ticari balina avcılığın yapılabileceğinde ısrar ediyorlar.
Böyle bir dünyada Prof. Dr. Armağan Çağdaş’ın basın ve televizyonda hak ettiği yeri almaması çok doğal.
Bunun bir açıklamasını Dostoyevski ” Ölü bir evden hatıralar” romanında yapıyor.
Dostoyevski romanında cezaevi mahkumlarını çok iyi inceler.
Hapishanede iyi ve kötü kavramları hızla değişir. İnsanlık yok olur,insanlar kendilerini kırbaçlatan hapishane müdürünü sevgiyle ve neşeyle anar hale gelirler, neden?
Çünkü mahkumlar tüm çektikleri acıları, tatlı bir sözle unutmaya hazırdır.
Dostoyevski, çok tuhaftır hiç de iyi insan olmadıkları halde çevrelerine kendini sevdiren insanlar vardır der.
Cezaevi mahkumları ondan nefretle söz etmeyip, neden gülümseyerek ve haz duyarak söz ederler?
Kırbacı vurduran, vuran ve yiyende gülümsüyor.
Peki bu durum neden böyledir?
Çünkü Dostoyevski’ye göre kırbaçtan sırtları kan çanağına dönen mahkumlar sahte bir dünya kuruyorlar. Olaylarını bu biçimde sürüyorlar. Bir insan mazoşist değilse bundan zevk alır mı?
Bu durumu şöyle açıklıyor:
İnsanlarda eksiklik nesnesi vardır. Mahkumlar sevgi ve şefkattan yoksundur. Büyük bir sevgi, şefkat ve koruma açlığı çekerler. Bu eksikliklerini fanteziyle tamamlar ve rüya aleminde yaşayarak var oluşlarını sürdürürler.
Şu an da profesyonel spor taraftarları kırbaç üstüne kırbaç yiyerek büyük bir sevgi, şefkat ve koruma açlığı çekiyorlar. Bu eksikliklerini gelecek yıl şampiyon olmak fantezisiyle tamamlayıp rüya aleminde yaşayarak var oluşlarını sürdürüyorlar.
SİNAN ÖZIŞIK : Karantina kulübü İzmir’de çok güçlüydü ben Zonguldak Stad Atletik kulübünden yarışıyordum. Dostluğa dayalı çok önemli rekabetimiz oldu. Armağan sırıkla yüksek atlama da çelik sırıkla 3.50 m atlamıştı. Fiber sırık çıkınca büyük bir uyum gösterdi ve derecesini 4.12 metreye çıkardı. Fiziğinin uygunluğu, kuvvetli ve süratli oluşu fiber sırık uyumunda önemli rol oynadı. Doktor olduğu için para almadan antrenör ve sporcuları ameliyat edip sağlıklarına kavuşmalarını sağladı. Duyunca çok üzüldüm.
AŞKIN TUNA : Zamanımın atletiydi. Kibar, başarılı ve efendiydi. Doktor olduğu için sakatlanan herkesin yardımına koşardı. Yapraklar birer birer dökülüyor. İzmir’de yaşasaydım Armağan benim en iyi arkadaşım ve dostum olurdu. Allah rahmet eylesin.
ÖMER GİRAYGİL: Benden önceki sırıkla yüksek atlama rekortmeniydi. Dünya harikası bir insandı nurlar içinde yatsın.
MERDOL GERÇİN: Milli takım arkadaşımdı. Sırıkla yüksek atlamanın beyefendisiydi. Davranışlarından kültürlü bir ailenin çocuğu olduğu belliydi. Allah rahmet eylesin.
CENGİZ AKINCI: Dünya tatlısı bir insandı. Mesleğinde, sporda başarısı paylaşım üzerindeydi. Allah’tan rahmet diliyorum.
EROL ÜZEN: Kısa ve net konuşacağım. Çok sağlam kişiliği vardı. İzmir’in harika çocuğuydu.
TAHSİN ALBAYRAK : Milli takımda en eski arkadaşlarımdan biriydi. Doktor olunca o kişi ölmezmiş gibi geliyor. Duyunca şok oluyoruz. Sırıkla yüksek atlama ve yüksek atlama da kumun üstüne atlıyordu. Izdırap verici yanı buydu. Naili Moran Tokyo terlik parçalarını fabrikadan getirtti. Kumun yerine onları koydurdu. Üstüne branda çekildi. Dereceleri gelişmeye başladı. Ama koşu yolu o dönemde topraktı. Allah rahmet eylesin.
Prof. Dr. ERSİN İSTANBULLUOĞLU: Bilgili, esprili, beyefendi bir ağabeyimizdi. Çok güler yüzlüydü. Mahir Aras’tan sorna İzmir Atletizmine en çok hizmeti o verdi. İzmir’in köklü ailelerinden birine mensuptu. Karantina kulübünün başarılı Milli Atletlerinden biriydi Nurlar içinde yatsın.
Bende kendi görüşümü şöyle belirtmek istiyorum.
Prof. Dr. Armağan Çağdaş’ı Bernard Shaw’ ın sözleri en iyi şekilde tanımlamaktadır.
“Akıllı adam kendi aklını, daha akıllı adam da başkalarının aklını kullanır”.
Armağan Hocamız hem kendi, hem de başkalarının aklını kullanarak bilim ve atletizmde unutulmaz işler yaptı.
Allah sevaplarını arttırsın.
ARTUN TALAY