Bu yazımda, Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi Başkanı Prof. Dr. Uğur Erdener’e seslenmek istiyorum.
Doktor ve Olimpiyat Komitesi Başkanı olduğunuzdan size farklı seslenmek istiyorum.
Laboratuvarlarda yetiştirilen patojenlerin karıştığı kazalar can alabiliyor.
1977 yılında yirmi yıldır dünyada izine rastlanmayan domuz gribi yeniden ortaya çıktı. Yapılan soruşturmada donmuş bir örneği kullanan bir asistanın buna neden olduğu açıklandı.
Mart 2013’te Teksas’taki maksimum güvenlikli araştırma laboratuvarındaki görevliler, “deri altında ve iç organlarda ya da ağız, göz, kulak gibi vücut boşluklarında kanamaya neden olan “Guanarito” virüsünün bulunduğu bir şişenin kaybolduğu duyuruldu.
Bundan bir yıl sonra Paris’teki Pastör Enstitüsü, Sars virüsü içeren iki bin şişenin kaybolduğunu açıkladı.
Ebola, İspanyol gribi dünyanın en ölümcül patojenlerinin bütün genetik kodları, Ulusal Biyoteknoloji Merkezinin DNA dizilimi veri tabanından indirilebiliyor.
Sıkıntıyı herkese gösterebilmek için Üniversite Viroloğu Eckard Wimmer, posta aracılığıyla çocuk felci genomunu kimyasal olarak sentezlemeyi başardı.
Hollanda ve Amerikalı bilim insanları yaptıkları çalışmada, kuş gribinin genetik kodunun değiştirilerek daha ölümcül hale getirilebileceğini saptadılar.
Afro Amerikalı Kadın Henrietta Lacks vakası müthiş bir örnek. Lacks’ın kanser hücreleri daha önce görülmemiş bir özelliğe sahipti. Hücreler vücudun dışında kalabiliyor ve büyüyebiliyordu. Bu keşif tıbbi uygulamada bir lütuf gibi algılandı.
He-la olarak adlandırılan ölümsüz hücreler tüm dünyayı dolaşarak, çocuk felci, kanser ve AIDS’le mücadele için tekrar tekrar araştırmalarda kullanıldı.
Ölümünün ardından bilim insanları Lacks’ın hücrelerinden yirmi tonun üzerinde yetiştirmiş ne Lacks ne de ailesi böyle bir izin vermemişken ticari bir şekilde satmışlardı.
Ailesi dayanamadı, üniversite hakkında dava açtı. Ama Eyalet Mahkemesi “bir kişinin çıkarılmış hücrelerinin kendi malı olmadığına ve ticarileştirilebileceğine” karar verdi. İnsanların doktora gittiği zaman bunu unutmaması gerekir!
Gıda ve İlaç Kurumu, daVinci Tıp Robotunun 2013’te sebebiyet verdiği çeşitli kazalarla ilgili soruşturma başlattı.
Bir olayda prostat ameliyatına giren bir adamın kalın bağırsağı delinirken, diğerinde kalın bağırsak ameliyatı sırasında robot hastanın kalın bağırsağını tutmuş, insan cerrahın makinenin ellerini açma çabalarına karşın bırakmayı reddetmişti. Da Vinci yeniden başlatıldığında hastanın iç organlarını bırakmıştı.
Başka bir olayda ise, rahim alma ameliyatı sırasında robot, kadının yüzüne vurmuştu.
Elbette tüm bunlar seyrek meydana gelen istisnaları oluşturabilir.
Robotlarda beklenen olağanüstü büyüme düşünüldüğünde olası zararlar yabana atılacak gibi değil.
Böylesine ilginç gelişmelerin yaşandığı dünyamızda olimpik spor dalları ve olimpik aile geleceğe yönelik yeni bir rota oluşturmaktadır.
Siz doktorsunuz ve insan kasının 100 metreyi 3 saniyede koşabileceğini ve 650 kg ağırlığı kaldırabileceğini biliyorsunuz. Ama neden koşamıyor ve neden kaldıramıyor?
Eklemlerdeki yetersizlik ve sürtünme gücü bu derecelere şimdilik engel oluyor.
Genetik ve mühendislik alanındaki gelişmelerle, bilim insanları yüzyıl sonra 100 m’nin kadınlarda 7 saniye, erkeklerde 5 saniye koşulabileceğini öngörüyorlar.
Yine yüzyıl sonra silkmede 450 kilogramın üzerinde kaldırışlar yapılabileceğini hesaplıyorlar.
Genetik ve mühendislikteki bu olası gelişmelerden, haliyle diğer spor dalları da paylarını alacaklar.
Bu nedenle olimpik aile sporcu, antrenör, tesis ve spor malzemelerinin gelişimi için geleceğe yönelik proje ortaklıkları geliştirmelidir.
Görüntü uygulamalarında Philips, Motorola, Apple, ATQT, Silicon Graphics ortak çalışmaktadırlar.
Tayvan Şirketleri ülkeleri dışında pek tanınmazlar. Ama batılı bir bilgisayar imalatçısının Tayvanlı tedarikçiler olmadan rekabet edebilmesi pek mümkün değildir.
Bugün dünyada Tayvan’dan satın almadan ayakta durabilecek bilgisayar firması yoktur.
Apple, Dell, IBM ve AST gibi ünlü markalara parça satmaktadır. Olimpik aile geleceği planlarken bu anlayışı değerlendirebilir.
Nike sattığı ünlü spor ayakkabılarının dikişini kendisi yapmaz. Ama lojistik kalite, tasarım, ürün geliştirme, dağıtım ve satış gibi yeteneklerini kontrolünde tutar.
Kiminle nerede rekabet edecek, nerede iş birliği yapılacak ya da kimin nerede durdurup, kontrol edeceğini olimpik aile çok iyi bilmek zorundadır.
Örnek olarak etrafı sisle kaplı bir hedefi vurmak isteyen bir okçuyu ele alalım.
Okçunun önünde iki tercih vardır. Ya sisin kalkmasını bekleyecek ya da hedefin genel yönü doğrultusunda art arda bir dizi ok atacak ve sonunda hedefi on ikiden vuracaktır.
Sisin kalkmasını beklemek, şüphesiz hedefi tam orta noktadan vurmayı sağlar ama bu kadar sabırlı bir okçu, sis kalktığında hedefin başka bir okçu tarafından vurulmuş olduğunu da görebilir.
Takdirlerinize saygıyla arz ederim.
Artun TALAY (Emekli Atletizm Antrenörü)