Cenk Tosun’un 28 milyon euro gibi rekor ücretle Everton’a gidişi kuşkusuz Türk futbolu adına övünülecek, uzun süre konuşulacak transfer.
Nereden bakarsanız bakın, Almanya’da yetiştiği alt yapıda edindiği eğitimin, çalışkanlığının, düzgün yaşamının, centilmenliğinin hele hele bazıları gibi “Dağları ben yarattım” havasından uzak mütevaziliğinin karşılığını fazlasıyla hak ederek aldı Kara Kartal’ın ele avuca sığmaz eski golcüsü Cenk Tosun.
Her futbolcu için düştür dünyanın sayılı futbol arenalarından biri olan İngiltere’nin Premier Lig’inde boy göstermek, göz önünde bulunmak. Belki futbola başladığında onun düşü de böyleydi. İşte bunu başarmanın sevincini, coşkusunu yaşıyor Everton’lu Cenk.
Kimi yazarlar Everton’u önemsemese, burun kıvırsa da Premier Lig’de oynamak gelecekteki daha büyük başarıların, dünyanın sayılı takımlarında oynamanın ilk adımdır Cenk için. Yani dünya yıldızı olmanın başlangıcıdır her hafta dolu tribünler önünde futbolun beşiği İngiltere’de top koşturmak.
Çünkü, beklentileri karşılayacak, güvenleri boşa çıkarmayacak alt yapı eğitimine, duruşa, kişiliğe sahip olduğunu Türkiye’deki ilk takımı Gaziantepspor ile futbolculuğunun, golcülüğünün doruğa ulaştığı Beşiktaş’ta taraflı tarafsız her futbol tutkununa olabildiğince gösterdi Everton’un yeni santraforu.
Daha başarılı olabilmek, daha üst düzey takımlarda futbol yaşamını sürdürmek istiyorsa ki, kuşkusuz öyledir bundan sonrasında her şey kendine bağlı. Yani, artık yeni kulübünde atacağı gollerin fazlalığı, Türkiye’yi yurt dışında gururla temsil edebilmenin yolu saha içi kadar saha dışındaki yaşamından geçiyor.
Daha önce sınırsız yeteneklerinden ötürü Türkiye’den dünyanın sayılı kulüplerine hatırı sayılır ücretle transfer olan, ilk başlarda “saman alevi” gibi parlayıp, daha sonra unutulan, kadroya giremeyen futbolcular gibi olmamalı Cenk Tosun. Böylesine olanak çok sık gelmez her oyuncunun ayağına. İşte bunu çok iyi kavramalı, saha içi kadar saha dışı yaşamında da kılı kırk yarmalı, profesyonel gibi yaşamalı. Kuşkusuz bizden daha iyi bilir bu ayrıntıyı Alman eğitimli Cenk Tosun.
Arda Turan’ın İspanya’ya gidişi, hele hele dünya markası Barcelona’ya o günün koşullarına göre hayli yüksek ücretle transfer oluşu nasıl da gururlandırmıştı futbolseverleri, Türkiye’yi. Ama sonu hüsranla sonuçlandı Arda’nın İspanya serüveni.
Oysa ilk maçlarda ne güzel oynuyor, Tanrı’nın kendisine bir lütfu olan yeteneklerini sahada sergileyerek beğeni kazanıyordu. Gecenin geç saatlerinde bile olsa Arda’nın Barcelona’daki maçlarını televizyon başında keyifle izliyordu Türk seyirciler.
Nedir bilinmez Arda, eskisi gibi ilk 11’de yer alamamaya başladı, adeta kulübeye mahkum oldu. Hocası ile birlikte maçları hep kenardan izledi. Camp Nou’daki gururumuz Arda Turan artık kulübenin gediklisi olmuştu.
Aslında bunun ipuçlarını izinli olduğu günlerde İstanbul’a gelip, arkadaşları ile sabahın ilk ışıklarına dek gününü gün eden maceraları vermeye başlamıştı. Arda Turan, spor sayfalarından çok, magazin sayfalarında boy göstermeye başlamıştı. Yazık hem de çok yazık oluyordu yeteneğinin körelmesine izin veren, içkili, sigaralı ortamda aklınca hayatını yaşayan Arda’ya. Uyarılara, magazin haberlerine duyarsız kalıyordu. Sanki farkında değildi çanların kendisi için çaldığını.
Ve beklenen son geldi çattı, Barcelona kapıyı gösterdi Arda’ya. Zaten bekleniyordu hüzünlü ayrılık. Oysa o kadar da şanslıydı ki, Arda. Her biri dünya yıldızı olan Messi, İniesta, Vidal, Suarez, Dembele, Pique ve diğerleri ile bir arada oynamak her futbolcunun nadir yakalayacağı fırsattı. Ama değerlendiremedi bu fırsatı, saha oyuncusu olma yerine gece kuşu olmayı yeğleyerek.
Düzgün olmayan futbol yaşantısının yanında, uçakta babası yaşındaki Milliyet Gazetesi Yazarı Bilal Meşe’nin boynuna sarılması, hakaret etmesi, dövmeye kalkışması iyiden iyiye kredisini düşürdü Arda’nın. Altın tepsi içinde sunulan fırsatı elinin tersi ile iterek bir yeteneğin nasıl heba edildiğini gözler önüne serdi Bayrampaşa’nın afacan çocuğu.
Şimdi kürkçü dükkanı misali doğduğu yere, İstanbul’a Başakşehir’e transferi gündemde. Oysa disiplinli olabilse, arkadaş çevrelerinin kurbanı olmasa, gece kulüplerinde değil tesislerde sabahlasa daha farklı yerlere gelecek, göğsümüzü daha çok kabartacaktı Arda. Ama olmadı, yazık etti kendine.
Arda’nın dramatik Avrupa serüveninden Cenk Tosun’un alacağı o kadar çok ders var ki. Ama Cenk’in aynı hataya düşmeyeceğini umuyorum. Daha farklı karakterde bir oyuncu. “Yolun açık olsun Cenk, sakın Arda’ya benzeme.”