Borris Spassky dünyanın en iyi satranç oyuncusuydu.
Bir salonu dolduran dünyanın en iyi satrançcılarını masaları tek tek dolaşarak yeniyordu.
Çünkü Spassky’ın rakibini okuma konusunda esrarengiz bir yeteneği vardı.
Uyum ve yeteneği ile yedi hamlede değil de yetmiş hamlede rakibini yenecek saldırılar oluşturuyordu.
Rakiplerine oranla daha çok ileriyi görüyordu. Kontrolünü kaybetmeden zeki bir psikoloji ile oynuyordu.
Satranç ustaları Spassky’ı şöyle yorumluyordu:
-“Yalnızca en iyi hamleyi aramıyor, oynadığı adamı rahatsız edecek hamleyi arıyor.”
Bobby Fischer de diğer satranççıları yenmişti. Fakat Spassky ile yaptıkları karşılaşmayı kaybetmişti.
Ama yine de Spassky’a karşı dünyada rakip olabilecek tek kişiydi.
Bu nedenle İzlanda Reykjavik’te 1972’de ” Yüzyılın karşılaşması” düzenlendi.
Borris Spassky, Bobby Fischer’i Reykjavik’te haftalarca bekledi ama Fischer gelmedi ve maç beklemeye alındı.
Fischer ödül olarak konan paranın dağıtılmasına, maçın İzlanda’da yapılmasına ilişkin sorunlar ileri sürüyordu. Her an geri çekilebilirdi.
Sovyet basını Fischer’in Spassky’i aşağıladığını ve çekip gitmesini söylüyordu. Ama Spassky Fischer’in yenebileceğini ve kariyerinin en büyük zaferini kazanabilmek için bu maçı istiyordu.
Haftalar sonunda Fischer geldi ama iptal tehdidini ve sorunları ileri sürüyordu. Maçın yapılacağı salonu sevmemişti. Işıklandırmayı beğenmemişti. Kameraların sesinden şikayet etti.
Hatta o Spassky’nin oturmaya razı olduğu koltuklardan bile hoşlanmamıştı. Beklemeyle geçen onca haftadan sonra insanlar çileden çıkmıştı.
Sovyetler Birliği insiyatifi ele aldı ve Spassky’i geri çekmekle tehdit etti. Nihayet beklemeyle geçen onca haftadan sonra Fischer oynamayı kabul etti.
Herkes rahatladı.
Ama resmi tanıştırma günü çok geç gelmişti. Jüri biraz daha geç kalırsa birinci maçı kaybedeceğini ilan etti.
Neler oluyordu, bir tür zihinsel oyun mu oynuyordu, çünkü Amerikalı danışmanları yanındaydı, yoksa Spassky’den korkuyor muydu?
Satrancın büyük ustaları basın toplantısı yaptılar ve Fischer’in büyük bir tedirginlik yaşadığını söylediler.
Birinci oyunu kaybetmeye 1 dk kala, 5.09’da Fischer ortaya çıktı.
Satranç turnuvasının ilk oyunu önemliydi.
Çünkü karşılaşmanın sonraki tonunu belirliyordu.
Ama Fischer korkunç bir hamleyi çok erken yaptı. Belki de kariyerinin en kötü hamlesiydi. Ama az sonra salonda büyük bir uğultuya neden olan cesur bir hamle yaptı ve Spassky’i çok şaşırttı. Spassky gerekli hamleyi yaparak ilk oyunu kazandı. Amcan kimse Fischer’in neyin peşinde olduğunu anlayamadı. Bilerek mi kaybetmişti yoksa sinirleri mi bozulmuştu? Hatta çıldırmış mıydı?
İlk oyundaki yenilgiden sonra Fischer salon, kameralar ve diğer her şey hakkında daha fazla şikayet etmeye başladı. Ayrıca ikinci oyunda hiç ortaya çıkmadı.
Oyunu hükmen kaybetti.
Bu kez organizatörlerin canı çok sıkılmıştı. Maç 2-0 dı. Şimdiye kadar böylesi bir konumdan satranç şampiyonluğuna yükselen olmamıştı. Fischer üçüncü oyunda kendisi için kazdığı çukura rağmen kendisinden emin görünüyordu. Gözlerinde vahşi bir bakış olduğunu tanıklar görmüştü.
Fischer Spassky’a tuzak bir hamle yaptı. Spassky hemen fark etti ama gereğini yapmadı. Bunu değerlendiren Fischer onu şah mat etti.
Fischer’in alışılmadık taktikleri Spassky’nin sinirlerini alt üst etti. Fischer hemen dışarıya koştu.
Yumruğunu avuçlarının içine indirirken “onu büyük bir güçle eziyorum” diye haykırıyordu.
Sonraki oyunlarda Fischer kendi tarzı olmayan hareketler yapıyordu.
Bu kez Spassky hatalar yapmaya başladı.
Hatta altıncı oyundan sonra ağlamaya başladı. Oyunu kaybetmiş ve sinirleri bozulmuştu.
Karşılaşmayı izleyen büyük ustalar “Spassky Rusya’ya dönebilir” yorumunda bulundular.
8. oyundan sonra Spassky neler olduğunu anladı. Fischer onu hipnotize ediyordu. Oyun sırasında Fischer’e hiç bakmadı. 14. oyundan sonra basın toplantısı düzenledi. Spassky zihnini kontrol edemediğini söyledi. Satranç masasında içtikleri portakal suyuna uyuşturucu katılıp katılmadığını havaya kimyasallar verilip verilmediğini ve oturduğu koltuğa bir şey konulmasından şikayet etti.
Durum tersine dönmüştü. KGB harekete geçti.
Koltuklar parça parça ayrılarak röntgenden geçirildi. Kimyagerler içlerinde hiçbir şey bulamadı. Spassky halüsinasyondan yakınmaya başladı. Oynamaya çalışıyor ama zihni dağılıyordu. Sürekli kazanırken kontrolü elinde tutan Spassky kaybetmeye başlayınca kontrolü de kaybetmişti.
Daha fazla devam edemedi. Ve 2 Eylül’de geri çekildi. Genç olmasına rağmen bu yenilginin etkisinden uzun süre kurtulamadı.
Fischer kazandığı “Yüzyılın Karşılaşmasında” şunu yaptı.
Spassky karşısındaki rakibin tarzını tahmin ediyor ve onun tarzına göre oyunuyordu. Bu nedenle Fischer inisiyatifi kendi tarafına çekmek için Spassky’nin dengesini bozmaya çalıştı.
Fischer bilinçli eleştirilerini oyun sırasında bekletmeleri, hataları bu nedenle taktin olarak yapmıştı.
Spassky soğukkanlı, dengeli oluşuyla tanınıyordu ama hayatında ilk defa rakibini çözemiyordu. Yavaş yavaş eridi.
Satranç hayatın yoğunlaşmış özüdür. Kazanmak için son derece sabırlı ve ileri görüşlü olmak gerekir.
Rakipler oynanan kalıpları fark eder ve analizlerini bu doğrultuda yaparlar. Tahmin edebilir bir şey vermemek oyuncuya büyük avantaj sağlar.
Rakip karşısındakinin ne yaptığını bilemediği zaman gerçek hayatta olduğu gibi korkuya kapılır.
Bekler emin olamaz ve şaşırır. Fischer “Yüzyılın karşılaşmasını” bu yöntemle kazandı.
Gelişmiş ülkelerin antrenör ve sporcuları çok iyi hazırlanıp bokstaki ünvan maçı ve satrançtaki yüzyılın karşılaşmasında uygulanan stratejik incelikleri bilerek 2020 Tokyo Olimpiyatına gidecekler.
İyi hazırlanmadan ve bunları bilmeden gidenler de sonuçlarına katlanacaktır.
ARTUN TALAY