Dünyayı etkisi altına alan koronavirüs belası ülkemizi de olumsuz etkilemektedir. Tedbir için gönüllülük ve zorunlu korunma nedeniyle büyük bir çoğunluk evinde kalmaktadır. Evde kalanlardan biri olarak çoğunlukla televizyon izlemekteyiz.
Birçok kanalın olması nedeniyle de bazı programlar sosyal medya da ki paylaşımlarla görülmektedir. Bunlardan biri de “Kim milyoner olmak ister” yarışmasına kendisini “Koşan adam” diye tanıtarak programa katılabilmeyi başaran Akın Yeniceli’nin katıldığı programdır.
Atlet olmam nedeniyle bana gönderilen videoyu izlediğimde memnuniyet ve üzüntüyü aynı anda yaşadım.
Çünkü sanatçılığı ve de sunuculuğunu takdir ettiğim Sayın Kenan İmirzalıoğlu’nun yarışma öncesi yapmış olduğu sohbet bölümünü uzun tutmuş olması mensubu olmaktan gurur duyduğum atletizmin tanıtılmasına mizahi tarafı ağır bassa da katkı sağlamamıştır.
Üzüntüm Sayın İmirzalıoğlu’nun konuğu bir oyuncu değil, şampiyon bir atlet olduğunu söyleyen ancak doğru bilgileri vermeyen bir kişi olmasıydı. Şayet bu kişi bir oyuncu olsaydı bende Sayın İmirzalıoğlu ve stüdyoda bulunan kişiler gibi güler geçerdim.
Etik olan şampiyon bir atletin ne söylediğini biliyor olmasıdır. Ama söylenenler maalesef gerçeği yansıtmamaktadır.
Bu konuda ilgili Federasyon yetkililerinin bir açıklama yapmasını bekledim ancak yapılmadı. Camiama olan saygımdan dolayı bu açıklamayı yapmayı kendime görev saydım.
Programda yaşanan hususlara gelince:
1) 240 km’yi hiç durmadan ve bir şey yemeden 32,5 saatte koştum demesi inanılacak gibi değildir. Bunun mümkün olması eşyanın tabiatına aykırı bir durumdur.
2) Profesyonel bir hoca ile ilk çalışmasında, hocasının kendisine “nasıl koştuğunu görmem lazım” demiş olmasına rağmen kendisi 6 saat sonra hocayı arayarak ne yapacağını sormuş ve hocanın da “ben seni unuttum sen dön” demiş olması da garip bir durumdur. Gariptir çünkü profesyonel bir hocanın ilk antrenmanında sporcusunu unutması söz konusu olamaz, şayet olursa da bu kişi profesyonel olamaz. Bu durum bana Nasrettin hocanın bir fıkrasını hatırlattı. Hoca yatarken hanımının biraz öteye git demesi sonucunda evden çıkarak sokakta yürümeye başlamış. Karşılaştığı kişinin “Hocam bu saatte ve bu kılıkta nereye gidiyorsunuz” sorusuna da vermiş olduğu “bize uğra, hanıma sor hoca daha da gitsin mi” şeklindeki cevabı, bize bu olayı hatırlatmıyor mu?
3) Babasının kendisine özenmesine saygı duyarım. Ancak kaç yaşında olduğunu bilmediğim babasının hiç antrenman yapmadan kendisine verilen şort ve tişört ile 175 km’lik yarışmaya katılmış ve bitirmiş olması da gerçekle bağdaşması mümkün değildir. Çünkü hiçbir hazırlığı olmayan birinin 175 km’yi koşması imkânsız bir durumdur.
4) Dünya çapındaki bir ultra maratoncu ne yaptığını bilen biri olmalıdır. Böyle biri ifade edilen Fransız atletin arkasında giderek ve sözde sormuş olduğu sorulara sadece başını sallayarak vermiş olduğu cevaplardan dolayı yönünü bulamamış olması da mizahi bir durum olsa gerek. Çünkü ulusal ve uluslararası yarışmalar belirlenen kurallar çerçevesinde ve takibi de yapılarak organize edilir.
Maraton yarışması atletizmin en zor 24 branşından biri olduğu bilinmektedir. Sayın Akın Yeniceli’nin koştuğu mesafelere bakıldığında, ultra maraton yarışmalarının da zor olduğu anlaşılıyor. Ben işin zorluğundan ziyade söylenenlerin gerçeği yansıtmadığının üzerinde durmaktayım. Bu kişi aynı programda Uşak’tan İzmir’e 11 saatte koştuğunu da söylemiştir. Bu açıklaması da belirtilen saat diliminde mümkün olmayacak bir durumdur. Çünkü 213 km’lik mesafede 5 tane maraton mesafesi bulunmaktadır. Bu kişinin eğimi oldukça fazla olan 213 km lik mesafeyi 11 saatte koşabilmesi için 2 saat 12 dakikalık 5 maraton koşması gerekiyor. Bunun da mümkün olabilmesi söz konusu bile olamaz. Çünkü dünyanın sayılı maratoncuları bile bu sürede 5 maratonu koşamayacaklarını atletizmi bilenler çok iyi bilirler.
Sonuç olarak insanlar yaptığı işe ve bunu yapanlara saygı duyması gerektiğini etik bir kural olduğunu unutmamaları gerekiyor.
Saygılarımla,
Necdet AYAZ (Milli, şampiyon ve rekortmen atlet.)