İnternet artık masumiyetini kaybetti.
Birbirine bağlantılı dünyamız gün geçtikçe daha tehlikeli bir yer oluyor.
Bizler de açık teknolojiyi yaşamımıza aldıkça iyice savunmasız hale bürünüyoruz.
Bir siber saldırı örneğine bakalım, hackerlar 45 milyonun üzerinde müşterinin kredi kartı bilgilerini çalarak o zamana dek yapılmış en büyük perakende mağaza saldırısını gerçekleştirdi. Dava devam ettikçe bilgileri çalınan kurban sayısının 94 milyon olduğu anlaşıldı.
Saldırıya uğrayan şirketler saldırganları belirlemek ve bilgisayar ağlarını yeniden işlevsel hale getirmek için cömert harcamalar yapmak durumundadır.
Bunun dışında dikkatli müşteriler güvensiz olduğu anlaşılan şirketin hizmetlerini kullanmaktan kaçınabilirler ve satışlar düşer.
Çok sayıda şirket saldırıya uğradığını kabullenmekten rahatsız olur. Açıklamayı olabildiğince ertelemeye çalışırlar.
İnternet soyguncuları başka bir kıtadaki dünyaca ünlü bankanın kurumsal müşteri hesaplarını hackleyip 10.7 milyon doları çalmakla suçlandılar. Bu yüksek meblağdaki parayı yine aralarında binlerce kilometre olan 5 ülkedeki hesapları havale ettiler.
Dava açıldı ama davada yetki kimin, suçlu hacker’ın bulunduğu ülkenin mi?
Yoksa soyulan bankanın bulunduğu ülkenin mi?
Veya aralarında binlerce kilometre uzaklık olan paraların havale edildiği diğer 5 ülkenin mi?
Ayrıca soygun yapmakla suçlanan hacker kendi ülkesi dışında adları geçen bu ülkelere adımı bile hayatı boyunca atmamıştı.
Ne parmak izi, ne dna’sını bırakmış, patlayıcı boyalarla korunan paralara elini sürmemişti.
Daha önemlisi binlerce kiloluk nakit parayı fiziksel olarak taşıması gerekmemişti.
Her şey bir fare ve klavye yardımıyla yapılmıştı.
Tek yaptığı evindeki bilgisayar ekranının karşısına geçip, dijital izlerini saklamak için dolambaçlı sanal bir yol izlemekti.
Hacker’lar artık internette izlerini nasıl kaybedeceklerini öğrendiler.
Akıllı bir hacker Brezilya’daki bir bankaya düzenleyeceği bir saldırıyı katiyen Fransa’daki evinden yönlendirmez.
Onun yerine açık bir ağdan diğerine yönlendirir.
Fransa’dan başlar Yunanistan’dan geçer Suudi Arabistan’dan çıkar ve ilk hedefi olan Brezilya’ya ulaşır.
Üstelik Paris’teki bir polis memurunun Rio’daki birini tutuklama yetkisi de yoktur.
Yapılan bir araştırmaya göre hacker’lar ağınızı gözüne kestirdikten sonra savunmanızı %75 oranında dakikalar içinde, güçlü bir savunmanız varsa %15 oranında saatler içinde çökertebiliyor.
Sizi daha neyin vurduğunu anlamadan yumruğu yiyor nakavt oluyorsunuz.
Ondan sonra şunlar oluyor:
Hacker’lar aylar boyunca hiç çekinmeden size ait özel veri sistemleriniz içinde geziyor.
Bekliyor, izliyor, parolalarınızdan iş projelerinize kadar her şeyi topluyor.
Onların gözünde kolay lokmasınız.
Oysa evimizde elini kolunu sallayarak gezinen bizi duştayken videoya alan bir hırsızla karşılaşsak hemen çığlık atar telefona koşar polisi ararsınız.
Buna rağmen çoğumuz sükunetimizi bozmadan tüm tehditlerden habersiz bir şekilde keyifle yaşamaya devam ediyoruz.
Ama unutmayın kötü adamlar uyurken sizi seyredebiliyor.
KİM BU HACKER’LAR?
İyi eğitim almış iş bulamamış olanları da var.
Haksız yere işten atılmış olanı da…
Bu işi keyif için yapanı da var.
Çünkü okuduğum kitaplarda onlardan böyle söz ediliyor.
Başarılı, şöhretli, bankada yüklü hesabı olan profesyonel sporcular bazen psikolojik ve fizyolojik yıkım yaşıyorlar…
Bunun nedeni internet ortamında banka hesaplarının bir bölümünün boşaltılması olamaz mı?
ARTUN TALAY