“Sokakta oyna kaldırımda destekleriz…”
Son günlerde duymaktan en çok nefret ettiğim cümle.
Küme düştük diye sevdamızı da terk edecek değiliz. Bilakis daha sıkı, daha da gönülden bağlanacağız sevdamıza, kimsenin şüphesi olmasın.
Lakin her defasında sokakta oyna kaldırımda desteklerizi dillendirmek de nedir Allah aşkına?
Nedir biliyor musunuz arkadaşlar?
Küçük olsun, bizim olsundur.
Büyük takım olmayı, büyük camia olmayı başaramamaktır. Kaderine razı olmak, boyun eğmektir, az ile yetinmek, çoğu istememektir.
Eğer buna, yani kaderimize razıysak, prangalardan, zincirlerden kurtulamıyorsak, başarılı olamıyorsak da sonucunda ne yönetimden ne de futbolculardan hiçbir zaman şikayet etmemeye razı olmaktır.
Saba’ya, Erdi’ye, Orkun’a, kaplan Korcan’a, panter Ricardo’ya, aşılmaz duvar geri dörtlüye şükredip, Emre’nin, Paintsil’in kaprislerini sineye çekmektir.
Fenerbahçe maçında locaları rakip seyirciye tahsis edip, takımına stattan destek veremeden TV başında yüreğin ağzında maç seyretmektir.
Bu büyük yönetim ve onun dahiyane süper star futbolcularının bize bu sezon olduğu gibi lütfettiği büyük başarılarla(!) mutlu olmaktır.
Bahşedilenle yetinip, şükredip, kerhen dahi olsa fazlasını asla ama asla istememektir.
Hatta o kadar mutlu olmaktır ki mutluluktan sosyal hesaplar üzerinden birbirimizi suçlamak, birbirimizi yiyip-bitirmek, köy kasaba gezmeye devam etmek, tabiri caizse yine bu başarılarla (!) üç- beş tane Bizans yalamasının diline pelesenk olmak, dalga geçilmek ve maalesef ti’ye alınmaktır.
Takımın bize yaşattığı bu gururla kafamızı yerden kaldıramamak, kimsenin yüzüne bakamamaktır.
Vesaire, vesaire, vesairedir…
Hayır arkadaşlar maalesef öyle değil.
Biz taraftarlar olarak ufkumuzu açmazsak, vizyonumuzu genişletmezsek, bakış açımızı değiştiremezsek sokaklara, kaldırımlara, köy ve kasabalara mahkûm olmaya devam eder, daha onlarca bayramları da hem kendimize hem de ailelerimize zehir etmek durumunda kalırız.
Şu bir gerçek ki 50.000 kişilik statları doldurmanın 1.000.000 forma satmanın yolu sokakta oynamaktan, köy-kasaba gezmekten değil, şampiyon olmaktan, şampiyonlar liginde oynamaktan, sportif başarı yakalamaktan geçtiğinden emin olabilirsiniz.
Hepimizin hayali değil miydi 2010 yılında Şampiyonlar Ligi’nde Real Madrid’e tıklamak.
Ne oldu hayallerimizi de minimize mi ettik? Yıl olmuş 2021 rakip Real Madrid olacak derken birde baktık ki Real Menemen olmuş, olmuş da ne olmuş değil mi?
Kaldırımda desteğe devam…
Hayır gönüldaşlarım, spor kamuoyunda ve her platformda başarı istiyor isek sportif başarıyı yakalamak kaçınılmazdır.
Son maçımıza bir bakın bize verilen penaltıyı Bizansın 3 takımına çalabilir miydi hakem bozuntusu?
Kabul etsek de etmesek de bunların hepsinin arkasında sokakta değil, Süper Lig’de, Şampiyonlar Ligi’nde oynamanın verdiği güç yatıyor.
Başarılı olursan ekonomik gücün olur, sponsorda bulursun, futbolcular da bu takıma gelmek için can atar, vizyon sahibi, paralı, entelektüel, başarılı olacak güçlü başkan adayların da olur.
O seni seçmez, sen onu seçersin, alternatifsizlikten gelene ağam gidene paşam demek zorunda kalmazsın, birinin gelip de iyi veya kötü sana başkanlık yapmasını, o koltuğu doldurmasını beklemezsin, sahipsiz Ankara diye statları inletmezsin.
Hasılı arkadaşlar, lütfen sokak, kaldırım değil, bu 111 yıllık kulübün, koca çınarımızın yeri her zaman Süper Lig ve hatta Şampiyonlar Ligi’dir bunu unutmayalım ve bu düşünce ile hareket edelim.
Son olarak siz hiç 3 Bizans taraftarından “Sen sokakta oyna biz seni kaldırımda destekleriz” diye bir şey duydunuz mu, gördünüz mü? Onlar ikinciliği başarısızlık sayarken, biz kümede kalmayı, “Kümede Kalalım Ankara’yı Yakalım” diye başarı olarak kabul ettiğimizin farkında mısınız?
Kabuğumuzu kırma vakti gelmedi mi?
Uyanın lütfen gönüldaşlarım.
Sürçülisan ettiysem affola.
Kalın sağlıcakla.
SÖZ TARAFTARDA – METİN ÖZTAŞ
1 Yorum
İyide birader bu yolunda a.ş. taraftar gruplarının hiç mi suçu yok