Sayın Prof. Dr. Uğur Erdener (Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi Başkanı)
Atletler nasıl paslanırsa, bakımsız bahçe nasıl otlarla dolarsa, ihmal edilen yetenek de zamanla körleşir ve ölür. (Marcus Bach)
Maalesef olimpik spor ailesi istem dışı körlük içinde ki, görmek istemediklerini ya da açıklayamadıklarını görmüyor.
Dışarıdan bakınca olimpik aile kendinden emin görünüyor. Ama siz de takdir edersiniz ki emin olma hali, hiç şüphe duymamak, yanlış olduğu ihtimalinden kaçma halidir. Bir nevi korkaklıktır.
Olimpik aile, profesyonel spor yapısı yüzünden korkak oldu. Başarısızlıktan, küçük görülmekten korkuyor.
Gece ve gündüz birbiri ardınca gelir. Sevinç gider üzüntü gelir. Üzüntü gider, sevinç gelir.
Ama 1990’dan beri profesyonel spor yapısı uzun bir gündüz, olimpik spor yapısı da uzun bir gece yaşamakta. Çünkü olimpik aile bir uygulamayı yapıp, pişman olmuşsa bir daha onu yapmaması gerektiğini unutmuş durumda.
Akıl, cesaret ve strateji ile ilgili birkaç örnek vermek istiyorum.
Çok yakın bir zamanda bir grup insanın iş yeri Mars’ta olacak. 2050 yılına kadar elli bin insan tek yönlü biletle dünyadaki yaşamını bırakacak ve Mars’a gidecek.
İnsanoğlu enerji için fosil yakıtı kullanmaya devam ederek 2040 yılına kalmadan, bilim insanları başımızı belaya sokacağımızı söylüyor. İnsanlık bunu farkında ama inkar etmeyi tercih ediyor.
Bu ciddi durumu maskelemek için “cambaza bak” deniliyor ve dikkatlerin profesyonel spor yapısına çevrilmesi sağlanıyor. Böylece sabahtan akşama kadar “spor yapma seyret dur.”projesi gerçekleştirilmiş oluyor.
Ama dünyada gelişme olanca hızıyla devam ediyor. bilim adamları güneşin yarı ömrünü tamamladığını, 1 milyar yıl sonra radyasyon yayacağını, dünyanın buharlaşacağını ve ekseninden çıkacağını öngörüyorlar.
Bunun yanı sıra dünyaya 65 milyon yıl önce olduğu gibi gök taşı çarpabilir. Hatta volkan patlayabilir, bunlar güçlü olasılıklar.
Bilim adamları bu olasılıklara hazırlıklı olabilmek amacıyla, Mars’taki çok kötü koşulları uygun hale getirebilmek için, teknolojik ve bilimsel buluşlarla Mars’ın kuzey ve güney kutbuna 2 dev ayna yerleştirmeyi planlıyorlar.
Mars’ta çok fazla olan dev karbondioksit kaynaklarının küçük bir bölümünü eriterek, gezegenin ısısını artırmayı, ağaçları çılgınca büyüterek bol gıda kaynakları oluşturmayı planlıyorlar.
Haliyle bu planlamaları yapabilecek düzeyde bilgi sahibi ülkelerin, sporda da farklı gelişmeler içinde olduklarını görmüyor veya görmezden geliyoruz.
ABD ve Almanya mesafe dallarında çok başarılı genç atletler yetiştirdiler. Bunlar Tokyo ve diğer gelecek olimpiyatlarda başarıdan başarıya koşabilirler.
Bu arada Çin’de bir şirket sokak lambalarının pabucunu dama atacak bir teknoloji geliştirdi. Şirket 2020 yılında dünya yörüngesine yapay ay şeklinde bir uyduyu uzaya göndererek yerleştirecek.
Sekiz kat daha fazla ışık verecek ve 80 km2 lik alanı aydınlatacak. Bilim insanları gece ışığı fazla olursa, doğal yaşamın nasıl etkileneceğini hesaplıyorlar.
Bu arada yine Çin 2040, Ruslar 2030’dan önce insanlı roket indirmeyi düşünüyorlar.
Hindistan dört yıl içinde Mars’a robot göndereceğini açıkladı. Hem son uzay başarısızlığını silmek, hem de biz de varız demeyi amaçlıyor.
Almanya uçak ve otomobil şirketlerinin ortaklığı ile uçan taksi projesini üç yıl içinde hayata geçirmeyi planlıyor.
Günümüzde dünyada yayılan hızlı salgın depresyon. Beş kişiden biri modern zamanın çok zorlayıcı ve karmaşık olmasından şikayetçi.
Böyle bir dünyada spor insanlara ne sunuyor?
Profesyonel spor yapısı çözüm olarak seyirci olmayı bahis oyunlarıyla oyalanmayı sunuyor.
Çözüm olimpik ailenin elinde; sporseverleri dinlemek, anlamak ve sabırlı olmak zorundadır ki, taleplere uygun cevap versin.
Ama gereğini yapmıyor, uygun cevabı vermiyor. Eski çözümlerle yeni sorunlara çare bulunabileceğini sanıyor ve bunda ısrar ediyor.
Konuyu açıklamak için şu örneği vermek istiyorum. İş insanı Stephan Shwarzman Oxford Üniversitesi’ne yapay zeka araştırmaları için 150 milyon sterlin bağışladı. Onlara bu parayı eski oldukları için değil, iyi oldukları için verdi.
Olimpik aile bu tip destekleri iyi olarak alabileceğini unutmamalı.
Profesyonel spor yapısından adalet duygusu çıkıp gittiğinden ruhsuz et yığınına dönüştü, sonunu bekleyen ve gün sayan oldu. Son çare olarak da spor kovanının içine yabancı arıları soktu.
Olimpik aile spor kovanının yaşaması için, kovanı yabancı arıların istilasından kurtarmak zorunda.
Tokyo 2020’ye bir yıl kala sporseverler ‘kara göründü’ sesini duymak istiyorlar.
Sözlerimi Margaret Mead’la sonlandırıyorum. ‘Düşünen ve inanan bir avuç insanın dünyayı değiştireceğinden asla şüphe etmeyin. Aslına bakarsanız da dünyayı değiştiren hep onlar olmuşlardır.’
Saygıyla arz ederim.
Artun TALAY
Atletizm Atma Dalları Antrenörü