İlk bakışta dost ve şirin ürünler olarak gördüğümüz robotların koronavirüs gibi tehlikeli olan yanları da var.
Otuz yedi yaşındaki fabrika işçisi olan Kenji Urada bir robot tarafından katledildi. Cinayet soruşturmasının ilerleyen aşamalarında, robotun adamı sistem engeli olarak belirlediği, makinenin görevini engelleyen ve yok edilmesi gereken bir tehdit olarak algıladığı anlaşıldı.
Robot tehdidi ortadan kaldırmak için, devasa hidrolik kollarıyla Kenji Urada’yı yakındaki öğütme makinesine itti. Bu karar ile işçi hayatını kaybederken, robot hiçbir şey olmamış gibi işinin başına döndü.
Sao Paolo’daki bir cezaevinde, gardiyanlar bir dronun duvar üstünden uçup bahçeye paket bıraktığını gördüler. Paketin içinde uyuşturucu vardı. Kırkbeş kilo ağırlığındaki dronlar Latin Amerika’da, sınırın iki tarafında işleyen kamyonlara saklanabiliyor, alçaktan uçuyor, yüz kiloya yakın uyuşturucu taşıyabiliyorlar. Polis bunlarla uğraşıyor.
Stockholm’de bir işçi onarmak amacıyla bozulmuş olan robota yaklaştı. Robot hala açıktı, birden canlandı, adamı kafasından tuttu. Yoğun kaçma çabaları sonucu adam kurtuldu ama dört kaburgası bu arada kırılmıştı.
Amerika’da bir robotun kilitlenmemiş kafesine giren bir otomobil fabrikası çalışanı canından oldu. Adamı otomobil parçası sanan robot, işçiyi boynundan yakaladı ve havasızlıktan ölene kadar bırakmadı.
Robotlar o kadar geliştiler ki, sizi takip edebilirler, dinleyebilirler, toplantılar sırasında sessizce kenarda durup, her şeyi gözetleyebilirler.
Robotlar içeride olduktan sonra, bulunduğunuz binanın kapısına güvenlik görevlileri koysanız ne olur?
Bir de küresel gücün yapay zeka sahibi robotlar aracılığıyla dünyayı yönettiğini düşünün, ne büyük felaket olur!
Dünyanın en yetenekli gençlerinin yarısı, robot, bilgisayar ve cep telefonu teknolojisini uçurdular.
Bu gençlerin diğer yarısı da 85 trilyon dolarlık para hacmini, türev uygulamalarla sekiz yüz elli trilyon dolara taşıdılar.
Bu yetenekler eğer fizik, kimya, matematik ve biyolojiyle ilgilenseydiler, çoktan koronavirüs aşı ve etkili ilacını bulmuş olurlardı.
Spor Teşkilatı bu baş döndürücü gelişmelere bakarak, geleceği nasıl planlamalıdır?
Kaynakları bakımından çok güçlü bile olsa birleştirici bir amaç duygusu yoksa, birimler birbirinin tersi amaç peşinde koşabilirler.
Bürokrasi hem kızdığımız hem de vazgeçemediğimiz bir kurgudur. Sadece günlük işler içinde kalıp, rutinin dışına çıkılmadığını gösteren, her seferinde girişimciliği ve üretkenliği bloke eden bir yapıdır.
Buna rağmen bürokrasiden bir türlü ayrılamıyoruz. Çünkü yerine açık ve cazip bir yön duygusu getirmeden, bürokrasiyi dağıtmanın kaosa yol açacağını düşünüyoruz.
Spor Teşkilatında başarısızlığın nedeni, çalışanların hiçbir zaman dünya çapında mücadele eden bir ekibin üyesi olduklarını fark etmemiş, hissetmemiş olmalarıdır. Kaybetmenin ve kazanmanın sonuçlarının neler olabileceğini hiç anlamamış olmalarıdır.
Çalışanlar sürekli daha iyi yapma, daha sıkı çalışma, daha hızlı taşıma ve daha çok gol atmaya zorlanır ve onlar için ortada anlam taşıyan bir skor levhası yoksa oyuna ilgi duymazlar.
Ayrıca bir kısım çalışanlara maddi ödül vermek sorunu çözmez. Çalışan kişisel çıkarlarının peşinden koşar hale gelir ve uzun vadede spor teşkilatının başarısının sulandırılmasının önüne geçilemez.
Sonuçta tartışmaların çıkması, daha uyanık olanların daha çok yarar sağlaması gibi önemli ve beklenmedik zararlı yan sonuçlar doğurabilir.
Oysa skor levhasında stratejik niyet gereği sadece maddi tatmin değil, aynı zamanda heyecan da olmalıdır.
En iyiye yetişip geçmek, insanlara ve sporseverler beklenmedik yararlar sunmak, yirmi beş milyon lirasını sporcuya ve olimpiyat oyunlarında elli madalyanın üzerinde madalyaya sahip olabilmek gibi hedefler olmalıdır.
Spor Teşkilatı gelecek planlamasında, birçok projede kendisine farklı ortaklar bulabilir.
Bir Japon firmasının yetkilisi marka spor sektör liderini şöyle etkilemiştir.
“Batılı şirketler ağaçlar keserken biz evler inşa ediyorduk. Kaynağı yoğun ve zor bilimsel araştırmaları da batılı ortaklarımız yapmakta biz ise bunları kullanarak yeni pazarlar üretmekteyiz.”
Keşfetmek, üretmek, sunmak spor teşkilatının başlıca amacı olmalıdır. Böylece olağanüstü çabaların olağanüstü sonuçlar doğuracağı görülecektir.
Artun TALAY (Emekli Atletizm Antrenörü)