Televizyonun gerçekleri karartıcı etkisine karşı “Tv. Free America Derneği” 1970’li yıllarda televizyon seyredilmesini engellemek için bildiri yayımlamıştır.
Fransa’da “Televizyonun İmha Şebekesi” hiç değilse haftada 1 gün televizyon açmayın eylemi için çağrıda bulunmuştur. Benzer girişim İtalya’da da yapılmıştır.
Eğlenmek isteyenler sinemaya, tiyatroya giderlerdi. Eğitilmek ve bilgi edinmek isteyenlerde gazete, kitap gibi basılı yayın organlarından yararlanırlardı.
Oysa televizyon günümüzde sadece eğlence boyutuyla ön plandadır.
Televizyon gerçeği ikiye böler. Reel gerçeklik ve medyatik gerçeklik diye.
Televizyonda görünen birinin ne söylediğinden çok aksesuarları, beden dili, giyimi ve dış görünüşü izleyicilerin daha çok ilgisini çekmektedir.
Columbia Üniversitesinin bir araştırmasına göre; izleyicinin dikkati %55 oranında görsel ve sözsüz etkilere yönelmektedir.
Ses %38 oranında içerik ise %7 oranında dikkate alınmaktadır.
Televizyonda işe yarayan haberler, sağlık, bebek bakımı, eğitim, vergi ve diğer pratik konularla sınırlı tutulmuştur.
Artık haber ve duygu iç içe geçmiş “information” halini almıştır. Çünkü duygunun görüntülenmesi izleyici üzerinde derin izler bırakmaktadır.
Televizyonda doğallığa asla yer yoktur. Böylece gerçek maskelenmiş olur.
Medyatik olmak imajıyla özdeşleşir ve imaj bir maske haline gelir.
Dursun Ç.’nin “Televizyon haberlerinde ideoloji” kitabı merak uyandıracak tarzda yazılmış.
ARTUN TALAY