Olgunluk bir merkeze oturma ama yaşamın son sözü değildir.
Olgun kişiler üretken olma ve bu üretkenliklerini başkalarına verme yolunda içten isteklere sahiptirler.
Üretip başkalarıyla paylaşırlar.
Sinir sistemine yönelik antrenmanlar, dünya sporunda roket rampası görevini yapacaktır.
Şu an insanoğlunun elinde bu konuda sonucu etkileyecek performans verileri maalesef yoktur.
Sinir sistemini performansa dönüştürme yolunda bazı çalışmalar altı grupta toplanmaktadır.
Eğimli bir yerde yokuş aşağı hızlı koşan sporcu mutlaka düz yolda koştuğundan daha iyi derece yapacaktır.
Bu nedenle yokuş aşağı hız koşularının etkisi üzerinde çalışmalar vardır.
Ayrıca salıncak antrenmanı ile sporcunun birim zaman içinde daha çabuk tepki vermesi üstünde çalışılmıştır. Sporcu her yönüyle güvenli bir salıncağa oturur, uzman biri onu arkadan hızlı iter, sporcu 2 m önündeki duvara gelince ayaklarıyla hızlı bir şekilde duvarı iter, uzman kişi hızlı iter sporcu duvara gelince kendini hızla geri iter, bu beş kez tekrarlanır. Sporcu salıncaktan iner, dinlenir ve 5 set bu çalışma tekrar ettirilir.
Sporcu düz yerde beline bağlanmış lastik halat bir düzenek aracılığıyla maksimum hızını aşacak şekilde çekilerek sürat koşusunu tamamlar ve bu çalışmayı setler.
Normal ebatlarda futbol sahası 10 derece eğimli bir alanda yapılır. Kalenin biri aşağıda biri yukarıdadır. Yukarıdaki takım aşağı kaleye doğru hızlı atak geliştirir, top hızla ayak değiştirerek öbür kaleye hücum edilir.
Alt kaledeki takım ise hızla gelişen atağı sağlam savunma ile önlemeye çalışır. 10 dakika sonra 8 dakika dinlenilir. Takımlar yer değiştirirler. Bu çalışma 4 set sürdürülür.
Basketbolda ise yine 10 derece eğimli basketbol alanında aynı uygulama yapılır. 5 dakika yukarıdan aşağı hücum 5 dakika sağlam savunma üstüne çalışılır. 7 dakika dinlenme verilir. Taraflar yer değiştirir. 4 set çalışılır.
Hentbolda da normal ebatlı yüzde 10 eğimli sahada basketbola benzer uygulama yapılır.
Voleybol, tenis, eskrim dallarında benzer uygulamalar olduğunu dünyanın ünlü spor üniversitelerinin yayın ve makalelerinde görüyoruz. Fakat voleybol, tenis ve eskrim ile ilgili doyurucu bir yayına henüz rastlayamadım.
Yüzmede ise akıntı arkadan motor ve güçlü dinamolarla verilerek, yüzücü daha hızlı yüzmeye teşvik edilir.
Salonda aynı işlem sabitlenmiş botlar içinde arkadan güçlü akım vererek kürekçilere çok hızlı kürek çekmeleri için uygulanır.
Salonda kürekçilerin ve yüzücülerin üretilen akıntıya karşı kürek çekmeleri farklı bir şeydir, konumuzla ilgili değildir.
Sinir sistemine yönelik çalışmalar adeta hızlı film şeridine benzerler ama belli bir süre sonra sporcuların eklem sakatlıkları ile karşılaştıkları görülmektedir.
Çünkü kaslar bu çalışmaya uyum sağlasalar bile eklemler sakatlanmaktadır.
Günümüzde de doktorların eklem sakatlığı oluşturduğu için squat ve derinlik sıçramalarına karşı olduklarını hatırlatmak isterim. Doktorlar bacaklar için bunların yerine başka şeyler bulun diye antrenör ve sporcuları uyarmaktadırlar.
Eklem sakatlıklarının ortadan kalkması bilimin ilerlemesine bağlıdır. Genetik alanındaki doyurucu gelişmelerle sakatlıkların kesin önüne geçilecektir.
İşte o zaman sinir sistemine yönelik antrenmanlar roket rampası görevini yapacaktır.
İnşaallah.
Çocukluk dönemi başkalarının insafına kaldığımız, etkin bağımlılık zamanlarıdır.
İşte bu nedenle sporda başkalarının bilgilerine bağımlı kalmaktayız.
Türkiye hiçbir masraftan kaçınmadan kendi spor üniversitesini kurduğunda tırcılık, derleme, tercüme, nakil işleri kenara bırakılacak akıl ve araştırma yoluyla birçok bilmediğimiz bilgiye ulaşma yolu açılacaktır.
Sporda rüzgarın yönünü değiştiremeyeceğimize göre, kendi duruşumuzu rüzgara göre ayarlamanın tekniğini öğrenip geliştirmenin yolu Türkiye Spor Üniversitesini kurmaktan geçer.
ARTUN TALAY