Başarılı sporcu iyi antrenör olamaz tezini yıkan Yaşar Doğu oldu.
Hem de iyilik uzmanı olarak yaşamı süresince farklı sayfalar açtı.
Defalarca olimpiyat, dünya, avrupa şampiyonu olduktan sonra sporculuğu döneminde Kırkpınar pehlivanından bir meydan okuma Yaşar Doğu’ya geldi.
Yaşar Doğu bu meydan okumaya cevabı onu yenerek verdi ve minder güreşini kimsenin küçümsememesi gerektiğini herkese öğretmiş oldu.
Bundan sonra ikinci bir meydan okuma İran’dan geldi.
İran’ın bir üst sıklette olimpiyat ve dünya şampiyonu güreşçisi vardı. Kendisinin Yaşar Doğu’dan daha başarılı olduğunu söylüyordu. Bu nedenle İran’da Yaşar Doğu’yla güreş yapmak istiyordu. Yaşar Doğu bu meydan okumayı kabul etti, ama antrenörü sıklet farklılığı var ”sakatlanabilir” diye karşı çıktı.
Yaşar Doğu meydan okumayı kabul etti ve daha önceden kararlaştırılan gün ve saatte İran’da salonda ve minderdeydi.
Salon tıklım tıklım dolmuş ve basın günler öncesinden bu karşılaşmaya birinci sayfadan yer vermişti.
Yaşar Doğu maç saatinde minderdeydi ama rakibi karşısına çıkmamıştı.
Antrenörü nedenini sorup öğrendi ve Yaşar Doğu’yu bilgilendirdi.
Aynı sıklette İran’ın iki ünlü ve çok başarılı güreşçi vardı. Soyunma odasında sen değil ben güreşeceğim diye tartışıyorlardı.
Yaşar Doğu durumu öğrenince “İkisi de gelsin sırayla ikisiyle de güreşeceğim.” dedi.
Sırayla ikisini de yenince sporsever İran seyircisi ayağa kalkarak Yaşar Doğu’yu dakikalarca ayakta alkışladı ve takdir etti.
Yaşar Doğu’ya üçüncü meydan okuma Hindistan’dan geldi. Hindistan’ın dev gibi uzun boylu ve iri ağır sıklet güreşçisi vardı ve güreşmek için Yaşar Doğu’ya meydan okuyordu. Yaşar Doğu’nun antrenörü “Böyle saçmalık olmaz, ağır sıklette güreşmek saçmalığın ta kendisidir.” dedi.
Ama Yaşar Doğu, ”Ben kimseye minderden kaçtı dedirtmem. Türkiye’nin itibarını zedeletmem, gidip güreşeceğim.” dedi ve kararlaştırılan gün ve saatte Hindistan’a gitti.
Basın yine büyük ilgi gösteriyordu ve salonda iğne atsan yere düşmeyecek şekilde doluluk vardı. Yaşar Doğu minder kenarına geldi antrenörüyle birlikte yerini aldı. Büyük bir tezahürat eşliğinde Hindistan’ın ağır siklet dev şampiyonu elinde topuzlu asası ve pelerini ile salona girdi. Salondaki herkes nefesini tutmuştu.
Yaşar Doğu kalitesi, gücü, cesareti, soğukkanlılığı ve üstün tekniğiyle güreşi kazandı. Salon yine ayakta dakikalarca Yaşar Doğu’yu alkışlıyordu.
Hindistan şampiyonu, topuzlu asasını ve pelerinini Yaşar Doğu’ya, “Beni kimse yenemedi ama sen yendin, bunlar senindir diyerek” hediye etti ve Yaşar Doğu’yu içtenlikle kutladı.
Dünya basını artık Yaşar Doğu’yu yaşayan bir efsane olarak görüyordu.
Güreşi bıraktıktan sonra Yaşar Doğu’ya federasyon başkanlığı teklif edildi. Ama o antrenörlük yapmak istediğini söyledi ve reddetti.
Devlet büyükleri Yaşar Doğu’yu çok seviyor ve sayıyorlardı. Bu nedenle tüm kapılar Yaşar Doğu’ya açıktı.
Yaşar Doğu kafasındaki projeleri gerçekleştirmek için, kasaba ve köyleri dolaşıyor, yetenekli gördüğü gençleri Ankara’ya getiriyordu.
Ankara’nın İsmet Paşa semtinde kendi evinin yanına bir ev daha yaptırdı ve yurdun çeşitli yörelerinden seçtiği yetenekli güreşçi adaylarını bu evde yedirip, yatırdı. Evin avlusunda minder ve iki kazan vardı.
Minderde güreş yapılır, yan tarafta ağırlık çalışmaları yapılırken kazanın birinde gün boyu güreşçilere yemek pişer, öbüründe ise güreşçilerin spor giysileri yıkanırdı.
Tüm bu işleri Yaşar Doğu’nun vefakar eşi, eli öpülesi değerli annemiz hanımefendi yapardı.
Bu evde yetişen yetenekli gençler aynı zamanda Ankara içindeki güreş merkezine gidip antrenman yapar, her sabah beş kilometre koşar sonra kahvaltıya otururlardı.
Birkaç yıl sonra bu gençler Avrupa, dünya ve olimpiyat şampiyonu olmaya başladılar.
Yaşar Doğu bu şampiyonlar ve diğer şampiyonlar için devletin üst makamlarına gitti.
Önce onları çeşitli devlet kurumlarında işe soktu. Sonra da devletin Ankara Varlık Mahallesi’nde yaptırdığı yirmi dört bloktan birinin güreşçilere verilmesini sağladı.
Şampiyonlar böylece ev sahibi oldular.
Ama Yaşar Doğu kendisi için asla hiçbir şey istemedi.
Vefat edince de gönüllerde taht kuran Yaşar Doğu sivil olmasına rağmen Cebeci Şehitliği’ne defnedildi.
İsmet İraz aynı yoldan yürüdü ve Yaşar Doğu’nun iyiliklerini örnek aldı.
Günümüzde Ahmet Ayık, birçok iyilik projesine imza atmayı sürdürürken otuz beş yaşın altındaki şöhretlerin ilgisizliği ve kayıtsızlığı ise üzücüdür
Çünkü şov amacıyla hayır derneklerinin organizasyonlarına birkaç dakika katılarak gönüllerde taht kuracaklarını sanmasınlar.